Austerity - prosperity

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

 

AB krizine kadar pek fazla duyulmayan İngilizce "austerity" sözcüğü, krizle birlikte haber ve yazılarda sıkça kullanılır hale geldi. Ekonomi yazınında kamu harcamalarının kısılması ve bütçe açığının azaltılması anlamlarına geliyor. AB'de resesyonu derinleştirdiği ve fakirliği arttırdığı gerekçesiyle "austerity" politikalarına karşı muhalefet büyüyor. Muhalif kesim, ekonomilerin daralmasına yol açan politikaların "prosperity", yani istihdam artışını ve büyümeyi teşvik eden ekonomi politikalarıyla ikame edilmesi gerektiği düşüncesinde.

Geçtiğimiz hafta ABD'nin Maryland eyaletinin Camp David kasabasında gelişmiş sekiz ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının yaptığı zirvenin (G-8), en önemli konularından biri buydu. Liderler, austerity'den prosperity'e geçiş konusunu tartıştılar.

Birçok Avrupa ülkesi ve ABD, kemer sıkma tedbirlerinden ziyade büyüme merkezli politikaların uygulamaya konulması konusunda ısrarlı.
ABD Başkanı Obama, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde AB'den kaynaklanacak yeni bir resesyonun küresel ekonomide yol açacağı tahribat dışında, büyüme yoluna giren ABD ekonomisini etkilemesinden endişeli. Almanya üzerinde büyümeye ağırlık veren politikaların uygulanması konusundaki iç ve dış baskı artıyor. İçte ve dışta giderek yalnızlaşan Merkel, bu baskıya daha ne kadar direnç gösterebilir?

Öyle ki, geniş çaplı yeni bir ekonomik kriz patlak verirse bunun sorumlusu uyarılara kulak asmayan Almanya olacak. Sorunların çözümü büyüme olmadan mümkün değil. Ancak, büyümenin ne şekilde gerçekleştirileceği belli değil. Almanya ve Fransa arasında bu konudaki görüş ayrılığı devam ediyor. Merkel, Avrupa bonosu çıkarılması fikrine olduğu kadar, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) rolünün arttırılmasına da karşı. Üzerinde düşünülen yapısal reformlar ve altyapı yatırımlarının kısa vadede büyüme sorununa çözüm getirmesi olanaksız.


***


Rivayet olunur ki, Almanya Başbakanı Merkel geçen hafta Yunanlı meslektaşına 17 Haziran'da yapılacak seçimle birlikte Parasal Birlik üyeliği konusunda referandum yapılmasını da önermiş. Alman hükümetinin yalanladığı bu haberin doğruluğunda Yunan tarafı ısrar ediyor. Geçici hükümetin sözcüsü konu hakkında artilerin bilgilendirildiğini açıkladı. Yunanlıların doğru söylediklerini düşünüyorum.

Geçen hafta Merkel'in, Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papoulias ile bir telefon görüşmesi yaptığı biliniyor. Görüşmede Merkel'in Yunanistan Cumhurbaşkanı'na seçimlerden ekonomik programın aksatılmadan sürdürülmesini sağlayacak dirayetli bir hükümetin çıkması yönündeki arzusunu ilettiği, Alman hükümetinin sözcüsü Georg Streiter tarafından doğrulandı. 

Esas ilginç olan, Yunan partilerinin konuya olan tepkisi. Mayıs'daki seçimlerde birinciliği korumasına rağmen oylarını büyük oranda kaybeden Yeni Demokrasi'nin tepkisi sert. Almanya'nın önde gelen muhafazakar eğilimli gazetelerinden Die Welt'in haberine göre, Yeni Demokrasi Partisi, Parasal Birlik'te kalıp kalmamak konusunda Yunan halkının referanduma ihtiyacının olmadığını, Merkel'in teklifinin kabul edilmez olduğunu; Almanya Başbakanı'nın yanlış zamanda yanlış teklifle ortaya çıktığını söylüyor.

Samaras'ın başında bulunduğu partinin üyeliği riske atmak istemediği belli. Fakat PASOK da farklı düşünmüyor. Hatırlayacaksınız; aylar önce iktidardaki PASOK'un lideri George Papandreou euro üyeliğinin devam edip etmemesini halk oylamasına götüreceğini söylediğinde en büyük tepkiyi Almanya ve Fransa'dan almıştı. Referandum olmadı, ancak bu siyasi manevra Papandreou'nun siyasi kariyerine de noktayı koydu. O zaman referanduma karşı çıkan Almanya şimdi referandumu gündeme getiriyor. Yine o zaman referandumu gündeme getiren PASOK, bugün buna karşı çıkıyor. PASOK'un yeni lideri Evangelos Venizelos referandum için bir neden olmadığı görüşünde.

Bu partilerin dışında mayıstaki seçimden ikinci parti olarak çıkan Sol Koalisyon ve Komünist Parti de referanduma karşı. Referandum olur mu olmaz mı şimdiden bilemeyiz. Büyük bir olasılıkla hiç bir parti buna onay vermeyecektir. Ancak, öyle olsa bile Parasal Birlik'ten çıkma yönünde bir sonuç çıkmaz.


***
 

Almanya'nın ziyaretçisi eksik olmuyor. AB'nin en büyük ekonomisi olmak kolay değil. Fransa'nın yeni Başkanı François Hollande göreve gelir gelmez geçen hafta ayağının tozuyla Berlin'i ziyaret etmişti. Salı günü de Yunanistan'ın ikinci büyük partisi Sol Koalisyon'un (SYRIZA) Başkanı Alexis Tsipras Berlin'deydi.

Gazetelere yansıyan haberlere göre, Tsipras Alman halkından destek istemekle kalmamış, bir de hafif yollu tehdit savurmuş. Partisinin elde ettiği başarının Parasal Birlik'ten çıkacakları anlamına gelmediğini, bilakis Parasal Birlik'in kurtarılması için büyük bir firsat olduğunu söylemiş, Tsipras. Seçimlerde Yeni Demokrasi ve PASOK'u destekleyen Berlin ve Brüksel'in endişesi demek ki boşunaymış.

Geçen hafta Almanya dışişleri bakanı Guido Westerwelle'nin yaklaşan Yunanistan seçimlerinde sadece siyasi görüşlerin yarışmayacağı, aynı zamanda euronun geleceğinin de oylanacağı yolundaki demecinin nedeni şimdi anlaşılıyor. Parasal Birliği kurtaracak siyasi hareket demokrasinin beşiği Yunanistan'dan doğuyor.

Ha az kalsın unutuyordum; Tsipras bir de, ekonomiye destek vermek için Almanlardan tatillerini Yunanistan'da geçirmelerini istemiş. Tabii bu, dolaylı yoldan komşu ülkelere gitmeyin anlamına geliyor. Aman dikkat edelim; Alman turistleri Yunanistan'a kaptırmayalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016