ATO Seçimlerinin Ardından

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Frankfurt kenti 75,000 Euro kişi başına gelir üreten bir ekonomiyken Ankara ekonomisi 10,000 doların altında kalıyor. Ankara kentinin kişi başına gelirinin kabul edilir seviyelere çıkartılması için gerekli ilk şart doğru vizyonun ve bu vizyona ulaştıracak stratejilerin oluşturulmasıdır.

Önceki yazılarımda da altını çizdiğim gibi, kent vizyonlarının, başta o kentte üretenler olmak üzere, kentliler tarafından hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde kentler arası rekabette yaya kalmaya devam edeceğiz. Vizyonların, valilik, belediye başkanlığı gibi kamu otoritelerince çizilmesi kısmi bakış açıları sebebiyle en baştan dar kapsamlı olmasına sebep olur.

Vizyon geliştirme ve gerçekleşmesinde rol alma açısından ticaret odalarının öncü olması ve sürece, sendikalar, kamu birimleri (belediye, valilik, Devlet Planlama Teşkilatı), halk kesimleri (gençler, kadınlar vs) gibi kentli paydaşların katılması gerekiyor.

Böyle bir sürecin yaşanabilmesi için önce ticaret odalarının kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor.

Her şeyden önce, odaların üyelerinin oy kullanma sürecini kolaylaştırması ve oy verme oranını yükseltmesi gerekiyor. Örneğin, Ankara için vizyon oluşturmayı bırakın, 125.000 civarında üyesi olan Ankara Ticaret Odası seçimlerinde en iyi ihtimalle on üyeden biri oy kullandı / kullanabildi.

Neden mi? Çünkü ATO'ya kanuni zorunluluk sebebiyle mecburen her yıl aidat ödeyen şirketlerin oy kullanma haklarını elde etmesi tam bir çile. Esasında her şey “yasal” gözüküyor ancak süreç tam bir çile. Form dolduracaksınız; formu bir elemanınızı göndererek sıralarda bekleyerek ATO'ya teslim edeceksiniz; birkaç gün bekleyeceksiniz; yine sıra bekleyerek formu geri aldıracaksınız. Formda en ufak bir hata yapmışsanız oy verme başvurunuz ret edilecek ve tüm bu sürece yeniden başlayacaksınız. Bu 'çağdaş' 'oy hakkı alma' süreci tam bir çile olduğu için ATO üyelerinin yüzde doksanı oy kullanamıyor ya da kullanmıyor (diğer odalarda durum nasıl bilmiyorum ancak çok farklı olmayabilir). Kullanılan oylar da, ancak her komitede oluşan gruplaşmalar tarafından toplanan yetki belgelerinden kaynaklanabiliyor. Sonuçta da 'tecrübeli' gruplar parsayı götürüyor. İki ayrı grubun olduğu bir komitede, 'tecrübeli' grubun 'sisteme karşı' diye nitelediği karşı gruba karşı 'siz tapulu araziye gecekondu yapmaya kalkıyorsunuz' yaklaşımının başka bir açıklaması olur mu?

Çağdaş devletlerde her vatandaşın doğal oy verme hakkı sahibi olması gibi ticaret odalarında da her üyenin oy verme hakkına sahip olması beklenir. Bu sürecin zorlaştırılması fiilen oy hakkının geri alınması manasına gelir.

Oy belgesi almanın zorluğu sebebiyle, ATO'ya gelmeyen yüz binin üzerinde üyeye ilave olarak, geçtiğimiz Çarşamba günü çok sayıda üye de, ATO'ya oy kullanmaya geldiği halde oyunu kullanamadı. Bunların çoğu, yıllardır süregelen ticari faaliyetlerinde itibar kazanmış, ATO üyelik aidatını ödemiş, vergi borcu olmayan ATO üyeleriydi. İtirazlarını yapacak mahal de bulamadılar zira ilçe seçim kurulu'na ayrılan bölümde gün boyunca uzun süre kimse yoktu.

ATO'nun daha çağdaş hale getirilmesi ve Ankara'nın kent vizyonunu çizen çalışmalara imza atması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018