Atilla Karaosmanoğlu
Atilla Karaosmanoğlu hayata veda etti. Türkiye de seçkin ve yurtsever bir aydınını, uluslar arası çapta yetkin bir iktisatçısını, 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilâtı’nı kuran çekirdek kadronun önde gelen isimlerinden birini kaybetti.
Hükmünü her yerde icra eden bir kanun Karaosmanoğlu’nun kariyerini de etkiledi: Kötü para iyi parayı piyasadan nasıl ve neden kovuyorsa, bu ülkede aydın birikiminin değerini bilmeyen, planı komünistlikle eş tutan, plan değil pilav isteyen siyasetçi çapsızlığı da Karaosmanoğlu gibi 24 ayar bir iktisatçıyı haklı olarak küstürdü ve önce OECD’ye ardından Dünya Bankası’na kaptırdı.
Türkiye kaptırdı ama, Dünya Bankası’nda başkan yardımcılığına kadar yükseldiği yaklaşık 30 yıllık dönemde Karaosmanoğlu, görev alanında bulunan Çin, Hindistan, Güney Kore gibi, Türkiye ile hemen hemen aynı zaman dilimlerinde “kalkınma yoluna” çıkmış ve uluslararası iktisat dilinde “az gelişmişler” sınıfında oturan ülkelerde deyim yerindeyse “baş tacı” edildi.
Çin, Kore, Hindistan planlama süreçlerinde Karaosmanoğlu’nun adetâ peşinde koştular. Fikir, öneri, tecrübe ve Dünya Bankası kaynaklarını kullanımda verdiği katkılardan, desteklerden, eleştirilerinden istekle yararlandılar.
Türkiye’nin siyaset kadroları değerini bilmemişti ama meselâ Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Zhao Zyang teamüllerin ötesinde onu plan çalışmalarında ve uygulama süreçlerinde “Devlet Reform Komisyonu” toplantılarına başkanlık ettirecek kadar önem ve değer vermişti.
Bu ülkenin çoğunluğunun farkında bile olmadığı “ağır dram” aydının değerini bilmezlikle başlar, mahpus damlarından çürütmekle devam eder ve nihayet “katletmeye” kadar gider. Kalıtımsaldır. Bu nedenle dram kimi zaman dışlamalar kimi zaman duruma göre küstürmeler hâline bürünür. Karaosmanoğlu’nun öyküsü dramın “değer bilmezlik” bölümünde yer alır.
Yakın tarih sahnesinde
Karaosmanoğlu Türkiye’nin yakın tarihinde iki kez sahneye çıktı: 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin hemen sonrasında DPT’nin kuruluşu ile Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı (BBYKP) nın hazırlanmasında kurucu plancı olarak baş rollerden birini oynadı. Çekirdek kadrodaki arkadaşlarıyla birlikte siyasi engellerle boğuştu, olmayacakları gördü, buna rağmen birinci planı hükümete teslim etti
İkincisi, 12 Mart 1971 askeri müdahalesinin “yarı sivil” siyasi şartlarında başta toprak reformu olmak üzere “köklü” reformlar” yapmak vaadiyle merhum Başbakan Nihat Erim tarafından kurulan ve 10 bakan arkadaşıyla birlikte istifa ederek ayrıldığı kısa ömürlü birinci hükümette “reformlardan sorumlu” bakan olarak yer almıştı..
Karaosmanoğlu’nun devlet ve hükümet görevlerinde geçen kariyer dönemlerinin ortak özelliği göreve çağırılmaktır. DPT’nin kuruluş süreci daha 27 Mayıs öncesinde Demokrat Parti Hükümeti’nce başlatılmıştı. Bu amaçla Türkiye’ye davet edilen Hollanda Planlama Teşkilatı Başkanı Prof. Tinbergen de Karaosmanoğlu’yu ilk çalışma grubuna seçti. Aynı şekilde 12 Mart’ta Dünya Bankası’ndan ayrılarak hükümete katılması da Erim’in ısrarlı çağrılarıyla gerçekleşmişti.
Karaosmanoğlu Türkiye’nin hayati kırılma- gerileme- toparlanma-atılım süreçlerinin ikisine “içinde” yaşayarak, rol alarak, stratejik önemde katkılarda bulunarak katıldı. Bu ülkenin, bu toplumun, bu siyaset erbabının, Türk iktisat dünyasının ona bir teşekkür borcu yok mu?
Ve bakalım bugün Kalkınma Bakanlığı adını alan DPT’nin kurum ve ülke tarihini unutmamış kıdemli kişileri ve kendisi de plancı olan Bakan Cevdet Yılmaz, Karaosmanoğlu için bir sempozyum veya en azından bir anma toplantısı düzenler mi? Anısına saygıyla…