Asırlık yüzlere bakarken…

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Önümüzdeki Pazartesi gününe kadar “Yaşlılara Saygı Haftası” imiş. Her sene 18-24 Mart tarihleri arasında kutlanıyormuş. Bu haber gözüme çarpmazdı aslında (yaşlılığı üzerimize kondurmazsak böyle oluyor!), ama geçtiğimiz günlerde katıldığım Türkiye’nin asırlık yüzleri belgeseli tanıtım toplantısından bu yana aklıma düşüverdi işte!

Tabii önce edebiyat... Hemen kitaplara sarıldım, belleğimdeki şiirleri yeniden, yeniden okudum. İşte ikisi: Biri, Attilâ İlhan’ın “İhtiyarlar Balladı”, diğeri Yahya Kemal Beyatlı’nın “Eylül Sonu.” Onları mutlaka bir yerlerde okumuş veya duymuşsunuzdur, ama birkaç dizeyi yazmadan yapamayacağım:

“ellerini kaldırsalar yıllar dökülüşür / birazdan yalıda sanki buluşacaklar / bir yerde saat çalsa o sevgili görünür / umut heykeli midir ay ışığı örtünür / bir pencere açılsa unutulmuş şarkılar / çocuk bahçelerinden nasıl yankılanırlar / kalkan her vapurda giden bir yolcu var / gönderilen her mektup onları götürür” diyordu Attilâ İlhan. Yahya Kemal ise Kanlıca’dan yola çıkarak anlatıyordu onları: “Günler kısaldı... Kanlıca’nın ihtiyarları / Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları. / Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa... / Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa...”

Toplantıda beş bölümlük belgeselden izlediğimiz tadımlık görüntüler, ihtiyarlıktan korkutmadı, hattâ keyfini çıkarabileceğimizi hissettirdi. Eski çağlarda 25-30 yaşına bile gelmek mucizeyken bugün insan ömrünün ortalaması 60’ların üstüne çıkıyordu ve bu rakam, her geçen yıl yükseliyordu… Günümüzde 60, 70 yaşlarındaki insanlara artık  “yaşlı” bile denmiyordu. İstatistikler ülkemizde 100 yaşına girenlerin, başka deyişle asırlık çınarların sayısının 33 bini bulduğunu gösteriyordu. Bundan sadece 30 yıl sonra 100 yaşında olanların sayısının bugünkünden 7 kat fazla olması bekleniyordu.

Pfizer’in “Sen Çok Yaşa” kampanyası dahilinde destek verdiği belgeseli gazeteci ve yönetmen Nebil Özgentürk ile “Bir Yudum İnsan” ekibi hazırlamıştı. Türkiye’nin dört bir yanında 100 yaşını aşmış insanlarımızın izini sürmüşler, ortaya “Asırlık Yüzler: Yüzyılın Sağlığı, Yüzyılın Tanıklığı” belgeseli çıkmıştı.

Uzun yaşamın sırlarını aralamaya çalışan belgesel, bir asrı devirenlerin sağlıklı, huzurlu dünyalarına uzanırken bir günlerinin nasıl geçtiğini kayıt altına alıyordu. Onların tarihin canlı tanıkları olduğunu unutulmadan yaşadıkları dönemin hayat koşullarına dair merak edilenlerin yanıtları da anlatılıyordu. Belgesel, zaman zaman hüzünlü, zaman zaman neşeli hikâyelere tanıklık ediyor, “neyi asla yapmıyorlar?”, “neleri ortak yapıyorlar?”, “nelerden vazgeçemiyorlar?”, “alışkanlıkları, olmazsa olmazları, ellerini sürmedikleri neler?” gibi soruların cevapları da aranıyordu. Önde gelen hekimler ise uzun ve sağlıklı yaşama dair ipuçlarını sıralıyorlardı. İhtiyarlayınca da mutlu olunabileceğini hatırlattı bana Özgentürk’ün belgeseli. Yarınlara eksilmeyen umudum daha da artarak kutlamak istiyorum “Yaşlılar Haftası”nı...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar