Aşırı ısınmadan aşırı soğumaya doğru
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
Gerçekler ile algılamalar arasında her zaman bir fark olduğunu söyleyebiliriz. Bu fark bazen ihmal edilebilir düzeylerde olmasına rağmen bazen çok büyük olabiliyor.
Bir olay, konu, nesne, kişi, olgu başlı başına anlam ifade edebilir ama özellikle piyasalar açısından "imaj" veya "görüntü"nün önemi de yadsınamaz.
"Gerçeği" olduğundan çok daha farklı mı görüyoruz yoksa aradaki fark ihmal edilebilir düzeyde mi?
Bize sunulan her şeyi "doğru" mu kabul ediyoruz, "grup algısı" etkili mi, algının "gerçek" üzerinde etkisi var mı?
Gerçek ile algılar arasındaki farkın çok açılması ve kapanabileceği olasılığının artması genelde piyasalarda önemli gelişmelerin zeminini hazırlar.
Aşırı ısınma argümanı piyasalarda adım adım güçlenen bir algıydı. Bunun durup dururken, sıfırdan ve tamamen temelsiz yaratılmış olduğunu iddia edemeyiz. Bu yönde veriler mevcutsa da bizim görüşümüz uzun zamandır genel ekonomik resmin aşırı ısınma şeklinde olmadığıydı.
Bu konuda algı-gerçeklik arasındaki fark önemli boyutlara da ulaşmıştı. Özellikle bir algı bombardımanı ile karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Örneğin dün açıklanan mart enflasyon verileri de aşırı ısınma algılamasını ciddi anlamda azaltacak bir veri olarak ele alınabilir.
Aşırı ısınma algılamasının yılın ikinci çeyreğinde kendisini "yavaşlama" gerçeğine bırakacağını tahmin ediyoruz. Son kapasite kullanım oranları ve bazı öncü göstergeler, ikinci çeyrekten itibaren büyüme temposunda bir düşüş yaşanacağına işaret ediyor. Ayrıca, baz etkisinin de devreden çıkacağını not edelim. Acaba aşırı ısınma yerini aşırı soğuma algısına bırakır mı? Bugün Merkez Bankası'nı yeterince sert frene basmadığı gerekçesiyle eleştirenler, ileride, bu tedbirler nedeniyle ekonomi durgunluğa giriyor diye eleştirir mi?
Uluslararası piyasalara baktığımızda geçtiğimiz Cuma günü ilginç bir oynaklık yaşandı. ABD verileri öncesi açıklamalar yapan bazı Fed yetkililerinin söylemleri daha "şahince"ydi. Özellikle iyi gelen istihdam raporu ve güçlü ISM verileri çok etkili olmadı. Fakat daha sonra NY Fed Başkanı William Dudley'in yaptığı son derece "güvercince" yorumlar küresel hisse senetleri piyasalarını oldukça olumlu etkiledi. Dudley'in açıklamalarının en ilginç (biraz da trajikomik) olanı ise Fed para politikası ile emtia fiyatlarındaki artış arasında hiç bağlantı olmadığıydı.
Asya piyasaları haftaya olumlu başladı. Örneğin Nikkei deprem sonrası dibinin yüzde 13 kadar üzerine çıktı. Japonya iTraxx 4bp daha daraldı. Tokyo Electric Power CDS (geçen hafta 425bp görmüştü) 55bp daralarak 335bp e kadar geldi. Yani algılamalar, piyasalarda fazla risk olmadığı yönünde...
Gerçek hayatta ise ilginç ve daha orta vade için riskli gördüğümüz bazı gelişmeler var. Örneğin piyasanın gündeminde çok yer almasa da Brent petrol fiyatının arka planda $ 119/bbl e kadar yükselmiş olması (bir hafta içinde yaklaşık 5 $ arttı) bunlardan biri olarak öne çıkıyor.