Aşil topuğumuz bütünlüğümüzün bozulmaması
Bazen çöküşler çok önemli yükselişlerin de başlangıçları olabilirler. 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının ardından beklenen oldu. Yabancı kuruluşlar ardı ardına gelen açıklamalarında Türkiye’de artan riski vurguladılar. Korkular oldukça yersiz. Bankacılıkta disponibilite standartları oldukça düzgün çalışıyor. Merkez Bankası’nca genişletilen likidite olanaklarına talep oluşmadı bile. Moody's Türkiye için 2016 büyüme tahminini yüzde 3'e indirdi, cari işlem açığının GSYİH'e oranının yaklaşık %3.4'ü kadar olacağının altını çizdi. Mayıs “sanayi üretim istatistikleri” yıldan yıla %5.6 artışı ifade ediyor. Darbe girişimi belirsizlikleri artırdı. Bu doğru. Ancak düşünüldüğü kadar abartılı değildir. Kısa sürede belirsizlik ortadan kalkacak ve eski temposuna geri dönecektir. Gelişmeler, Rusya ve İsrail ile olan ilişkilerin de düzelmesinden olumlu etkileniyor.
Her şey W.Shakespeare’nin şu sözünü hatırlatıyor: “İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk görür; kötümser kişi ise kabuğun altında yine yara görür.” Her şey bakış açısına bağlıdır. Deutche Bank, Avrupa'lı bankalara ilişkin risklere dikkat çekiyor. İspanyol BBVA'nın Garanti Bankası'nın %39.9 hissesine sahip olduğunu, UniCredit'in Yapı Kredi Bankası'nın yüzde 40.9'unu kontrol ettiğinden dem vuruyor. Türkiye ekonomisi bu türden endişeleri yansıtacak düzeyden çok uzaklardadır.
Kredi derecelendirme kuruluşları yatırımcısını bilgilendirecektir. Bunun koşulu da kredi derecelendirmesinden geçmektir. Büyük Durgunluk krizinin başlangıç evresi mortgage açmazına düşen ülkeler meselesiydi. Bu dönemde kredi derecelendirme kuruluşları çok kötü bir sınav verdiler. Bugün varlıklarını “alternatifsiz olmak” sözü açıklayabilir. Henüz günümüz küresel ekonomisinde yerlerine geçebilecek bir sistem ya da kuruluş bulunmamaktadır.
Fitch Ratings, değerlendirmesinde Türkiye'nin kredi notunu en düşük yatırım yapılabilir seviye olan "BBB -" ve görünümü "durağan" olarak teyit etmiştir. Moody's ise Türkiye'yi yatırım yapılabilir seviye sınırı olan "Baa3" seviyesinde ve "negatif" görünümle değerlendiriyor. Türkiye'nin S&P nezdindeki kredi notu ise, yatırım yapılabilir seviyenin hemen altında "BB+"'da ve "negatif" görünümdedir.
Ekonomik açıdan kritik bir dönemdeyiz. Bu doğru. Öyleyse bir analitik açtı oluştururak gerçek resmi ortaya koyarak, neyiz ne değiliz endişelerine son noktayı koyalım.
Likidite talebimize neden olan gelişmeler nelerdir?
1. Cari açığımız: Cari açığa mal dengesi ve hizmet dengesi olarak iki temel başlıktan bakalım.
a. Mal dengesi Rusya ve İsrail ile olan anlaşmaların ardından hızla toparlanıyor.
b. Hizmet dengesi terör kontrol altına alındıkça turizm gelirlerini artırmayı sürdürecektir.
2. Tasarruf yetersizliğimiz: Tüketimdeki düşüş ile tasarrufumuzu teşvik eden adımlar geri dönebilir. Biraz zamana ihtiyacı var.
3. Büyük ölçekli yatırımlarımız: Büyümek aynı zamanda küresel bir ekonomi olmak gibi önemli başlıkların içi doldurulmaktan geçiyor. 3.Köprü, 3.Havalimanı gibi büyük ölçek projeler, dış finansmana gereksinim duyuyor.
Küresel likidite arzına neden olan gelişmeler nelerdir?
1. Bedava para ortamı Euro Bölgesi, ABD ve Asya ekonomilerinde devam etmektedir.
2. FED faiz artışını 2017’ye ertelemiştir.
3. BOE, BOJ parasal genişleme hamlelerinin süreceğini ifade etmektedir.
Sonuçta küresel paranın adresi yüksek reel getiri olanağı sunan gelişmekte olan ülkelerdir. Korkumuz şu olmalı. Bize tanınan bu küresel fon imkanını en yüksek verimle değerlendirebilecek miyiz? Çünkü, küresel işbirlikleri ve karşılıklı bağımlılıklar, oldukça kaygan asimetriler üzerinde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada şekilleniyor. Zincirde bir tek halkanın dahi kopmuş olması, bağlantılar ağının bütünde çöküşe neden olabiliyor. Çok dikkatli olmak lazım.