Asıl soru

Prof. Dr. Burak KÜNTAY
Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI [email protected]

Hizbullah lideri Nasrallah’ın öldürülme­sinden sonra bölgede yaşanan gerginlik­lerin ve bu sürecin nereye gideceğine dair ya­pılan tartışmalar, enteresan bir boyuta ev­rildi.

Enteresan diyorum çünkü bir meseleyi uluslararası ilişkilerde değerlendirmeye baş­ladığınızda elinizde yeterli bilgi, veri ve altya­pı yoksa; bir noktadan sonra konuşulan konu­lar ve yapılan yorumlar olayı gerçekliğinden uzaklaştırıp, asıl nüvesinden farklı bir nokta­ya eviriyor.

Patlayan çağrı cihazlarının men­şei neydi, içine bombalar önceden mi koyuldu sonradan mı eklendi, Haniye suikastında Ha­niye’nin kaldığı ikametgahı gören bank ve ro­ket atıldığına inanılan noktadaki bank ne ka­dar zamandır oradaydı gibi sorular, olayı hem ana noktasından çarptırıyor hem de gerçekten lüzumsuz bilgi kirliliği ile asıl resmi görmemi­zi engelliyor. Bizim işimizde belki de en önem­li nokta; eğer detaylar ortaya çıkmışsa, bir ha­disenin ince noktalarını bilir hale gelmişseniz, kısacası elinizde veri varsa olayları mikro sevi­yede analiz edersiniz ve çok iyi netice alırsınız. Ama yok henüz bu bilgiler ortaya çıkmamışsa, elde kullanılabilecek veri azsa, o zaman olayla­ra daha makro seviyeden bakıp durumu anla­mak daha kolay olur.

İki temel sebebi olabilir

Şimdi gelelim sorulması gereken esas soru­lara. Bir kere her şeyden önce bu yaşanan ola­yın ve buna benzer daha çok taze yaşadığımız hadiselerin iki temel sebebi olabilir.

Biraz son­ra söyleyeceğim sebepten herhangi biri de ola­bilir, ikisi birden de olabilir. Devamlı gücün­den bahsedilen, Hizbullah’ın ve İran’ın için­de böyle saldırılar yaşanabiliyor, İsrail eli ile koymuş gibi kendine hedef bellediği isimleri ve yerleri bulabiliyorsa, bu çok net bir şekil­de İsrail istihbaratının yıllar içerisinde; İran, Hizbullah ve Hamas gibi ülke ve örgütlerin içi­ne sirayet ettiğini ortaya koyar.

Diğer taraflar­da da yıllardır anlatılanın aksine çok ciddi bir istihbarat zaafı olduğunu gösterir. İkincisi bil­memizi daha da zorlaştıracak hatta açık konu­şayım emin olmamız çok da mümkün olmayan bir husus. Hizbullah’ı, Husiler’i, Haşdi Şabi’yi tek başına hem finansal hem stratejik olarak İran sırtlıyor demek çok da gerçekçi olmaz. Daha çok yeni gördüğümüz bu teknolojik sal­dırıları yapabilen, elinde bunları yapabilecek teknoloji gücü olan; Amerika, Avrupa ve daha birçok ülke bu örgütlerin ortadan kaldırılması­nı isteyecek ama yapamayacaklar. Bu bana çok gerçekçi gelmiyor.

Stratejik hedefler mi değişti?

Benim kanaatim; mevcut dünya güçlerinin belli oranda Hizbullah başta bölgedeki güçle­ri her daim desteklediği ve açık söylemek ge­rekirse bu desteğin zaman içinde çok da müt­tefik görünen ülkelerin birbirine karşı kullan­dığı gerçeğidir.

Bugünkü durumda sorulması gereken esas soru; İran ya da başka bir ülkenin Hizbullah’a dair stratejik hedeflerinin değişip değişmediği meselesidir. Daha da açık söyleye­yim; Hizbullah ve bölgedeki bazı uydu güçler hiçbir zaman ispatlayamayacağımız ve net bi­lemeyeceğimiz bir şekilde, bir pazarlığın par­çası mı olmuştur? Yoksa kendilerini destekle­yen ülkeler ve güçler tarafından stratejik bir pazarlık unsuru olarak gözden mi çıkarılmış­tır? İşte sorulması gereken asıl soru bu.

Bazı sorular hiç de önemli değil…

Hizbullah’ın başına kimin geçeceği, yeni merkezin nereye konuşlanacağı, istihbarat açı­ğının kimden kaynaklandığı gibi sorular inanın hiç de önemli değil. Esas önemli olan biraz ev­vel bahsettiğim unsurlar. Hizbullah ve diğer un­surlar gözden çıkarıldı mı, çıkarılmadı mı? Bu sorunun cevabını bize önümüzdeki altı ay ile bir sene içerisinde yaşanacak hadiseler çok net bir şekilde verecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’a az kala 17 Aralık 2024
Suriye 10 Aralık 2024
Malumun ilamı 19 Kasım 2024
Akılda kalan sorular 12 Kasım 2024
Ruhsuz seçim 24 Ekim 2024
Değişen dünya 15 Ekim 2024