Asıl mesele dövizle borçlanma mı, yurtdışı borçlanma mı?
Gence Kayacık - Kurumsal Finansman Uzmanı
BDDK’nın yayınladığı Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri’ne göre; Aralık 2010 döneminde, toplam kredi tutarı 526 milyar TL olup, söz konusu tutarın 142 milyar TL’si (yaklaşık 92 milyar dolar) döviz kredilerinden oluşmuştur. Aralık 2017 döneminde ise, toplam kredi tutarı 2.098 milyar TL olup, söz konusu tutarın 684 milyar TL’si (yaklaşık 181 milyar dolar) döviz kredilerinden oluşmuştur.
Döviz kredilerindeki bu artışın, döviz geliri olmayan KOBİ hüviyetindeki firmalara sağlanan ticari ve kurumsal kredilerdeki artış ile örtüşmesi sonrasında kurdaki dalgalanmalar kaynaklı riskler taşıyan yaklaşık 23 bin firma için “dövizle borçlanma kısıtı” getirilmiştir.
Yapılan değişikliklerle; temin edilen döviz kredilerinde;
a) Kullanım tarihinde, krediyi kullananın kredi bakiyesinin 15 milyon doların altında olması durumunda, kullanılmak istenen kredi tutarı ile mevcut kredi bakiyesi toplamı son üç mali yılın döviz gelirleri toplamını aşamaz,
b) Kredi bakiyesinin son üç mali yılın döviz gelirleri toplamını aştığının sonradan tespit edilmesi durumunda Türk finans sektörünce kullandırılan kredilerin aşıma neden olan kısmı geri çağırılır veya TL krediye dönüştürülür, hükümleri uygulamaya alınmıştır.
BDDK tarafından açıklanan veriler konunun sadece bir kısmına ışık tuttuğundan TC Merkez Bankası tarafından açıklanan “Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Kredi Borcu” verileri de yakından takip edilmektedir. Bu verilere göre kısa ve uzun vadeli özel sektör yurtdışı borçlanması Aralık 2010’daki 138 milyar 639 milyon 864 bin 710 dolar seviyesinden Aralık 2017’de 239 milyar 97 milyon 991 bin 864 dolar seviyesine çıkmıştır.
Kamuoyunda özel sektör yurtdışı borçlanmasının çok büyük bir kısmının finansal kuruluşlara ait olduğu algısı hiçbir veriye dayanmadan oluşsa da gerçekte bu borcun %46.59’unu finansal olmayan şirketler gerçekleştirmiş durumda.
Bu realitenin bilincinde olunarak, Sayın Başbakan Yardımcısı’nın açıklamasına göre toplam şirket borçlanmalarının %84’ünü gerçekleştiren 2118 adet büyük şirketin dövizle borçlanmalarına bir kısıt getirilmedi. Ancak Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin TC. Merkez Bankası Tarafından İzlenilmesine İlişkin Yönetmelik'le, yıl sonu itibarıyla döviz nakdi kredileri ile dövize endeksli kredileri toplamı 15 milyon doların üzerinde olan bu firmalara bildirimde bulunma zorunluluğu getirilmiştir.
Yeni düzenlemeyle birlikte Merkez Bankası bünyesinde firma bazında döviz kredileri kullanımının izlenmesini sağlayacak bir veri tabanı oluşturulacaktır. Buraya ulaşacak borç bilgilerine göre ileride yeni önlemlerin devreye sokulması planlanmaktadır.
Ancak unutulmamalıdır ki; Türk firmaları tasarruf birikimi - sermaye yetersizliği ve nakit akışı dengesizlikleri kaynaklı işletme sermayesi, proje – yatırım ve ticaret finansmanı ihtiyaçları sorunlarını gidermek için yoğun şekilde dış finansmana başvurmuşlardır, ve de büyüme yolunda her gün adım atma zorunluluğu ile karşı karşıya olduklarından borçlanma ihtiyaçları her geçen gün artmaktadır.
Bu gerçek ışığında, dış finansman kullanımının azaltılmasını zorlamaya çalışacak politikalar yerine yapısının çok açık şekilde tespit edilip kullanımını ve yönetimini daha sağlıklı hale getirecek politikalar hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde Türk firmalarının dışarıdan sağladıkları döviz kredilerinde yabancı bankalarla “faiz takası” (intereset rate swaps) işlemlerine girerek sadece kur risklerini azalttıkları ancak ülkemizin yürütmek zorunda olduğu dış politika sebebiyle karşılaşabilecekleri sistemik riski azaltmadıkları gerçeği ile karşı karşıya kalacağız.
Bu bilinçle ve yakın zamanda yaşananlardan dersler çıkararak ekonomi kurumlarımızın ekonomimizin selameti için proaktif stratejiler geliştirmesi elzemdir. Bu çerçevede Türk özel sektörünün yurtdışı borçlanmasının çok daha yakından takip edilmesi – tüm ince detaylarının (kullanım amacı, teminat yapısı, raporlama gereklilikleri, temerrüt halleri, ihtilaf halinde aktif husumet ehliyetine haiz alacaklılar, geçerli hukuk, tahkim yeri vb.) eldeki genel bilgilere ilaveten kayıt altına alınması, bu sayede TCMB veri tabanından sağlanabilecek analitik faydanın arttırılması, herhangi bir kriz anında yabancı bankaların sözleşmelerini ihlal etmeleri halinde bu eylemlerinin yurtiçinde – yurtdışında soruşturulmasını sağlayacak şekilde hazırlıklı olunması ve bunlar için hukuki altyapının hazır edilmesi gereklidir.