Asgari ücret” İyi bir matematikle hayata geçirilmeli; yük paylaşılmalı”
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür'e asgari ücretin arttırılmasına ilişkin sektör olarak nasıl baktıklarını anlatmasını rica ettim..
Reha Bey konuşmasına “Asgari ücret iyi bir matematikle hayata geçirilmeli; yük paylaşılmazsa asgari ücret herkese zarar verecek” sözleriyle başlan değerlendirmesini;
Asgari ücret, olması gerektiğinin dışında bir tartışma ortamına sürüklendi. İşveren olarak bu konuda konuşmanın zorluğunun farkındayız. Elbette, her işyeri kazandığı ölçüde, çalışanıyla ve “müşterisiyle” adil şekilde paylaşmalı. Çalışanların ücretleri bu konuda kritik. Merkez Bankası’nın yaptığı bir çalışmada hammadde ve personel giderleri, toplam maliyetin yüzde 74.9'una kadar çıkıyor. Tek başına personel, imalat, enerji, hizmetler sektörü gibi ayrımlarda 16 ile 33'e kadar çıkıyor. Merkez Bankası bu çalışmayı 20 + işyerlerinde yaptı. Toplam firmaların yüzde 80'ini oluşturan 20 kişiden az çalışanlı firmalarımızda personel giderinin maliyet içindeki yükü çok daha fazladır. Üstelik, sektörümüzün özellikle hammadde ithalatındaki bazı maliyet artırıcı unsurları da eklediğimizde, “2014 İSO 500”ün de net bir şekilde ortaya koyduğu gibi firmalarımızın kârlılığındaki düşüşleri, plastik sektörü dönem kârlılık oranının yüzde 3.5 olduğunu dikkate aldığımızda; asgari ücret artışının sektörümüze yaklaşık yüzde 5’lik bir maliyet artışı getireceği, kârlılık oranımızı ciddi bir risk altına alabileceği de dikkate alınmalıdır. Bilimsel veriler ortaya koyuyor ki, maliyetin kontrol altında tutulması için ücretler kritik rollerde.
Bunu verimlilikle birleştirdiğinizde daha da kritik hale geliyor.
PAGDER olarak arkadaşlarımızın yaptığı çalışmada net 1300 TL asgari ücret, yüzde 33.47 artış anlamına geliyor. Eğer bu ücreti, bütün işveren yüklerinde değişiklik yapmadan gerçekleştirirsek, her bir çalışan başına 1300 TL ücret dışında, 813 TL aylık yük üstlenmiş olacak.
Bir başka anlatımla, 31 Aralık günü her bir çalışan için kazanmamız gereken para 1.560 TL iken, 1 Ocak günü 2.113 TL olacak.
Sadece bu değil, buna bağlı olarak, her bir işçinin kıdem tazminatı yükü-riski, aradaki fark kadar katlı artacak. Biliyorsunuz kıdem tazminatı yıl X aylık brüt ücrettir.
Sosyal güvenlik primleri, net ücret pazarlığı yapan işyerlerindeki gelir vergisi ayarlamaları, işsizlik, sağlık sigortası primleri ve ücret dışı yükler konusunda işveren yükü alınmadan ücret bu oranda artırılırsa yanlış bir hesap yapılmış olur.
Peki 31 Aralık günü iş ortamında, piyasada, vergilerde, verimlilikte, küresel krizde, enflasyonda, enflasyonda yaşanan olumsuzluklar 1 Ocak günü ortadan kalkacak mı? Bir kez daha söylüyorum. İşveren olarak asgari ücret üzerine konuşmak zor. Çalışan herkes ücretinin yükselmesini ister. Biz de daha fazla ücret ödemeyi isteriz. Hükümetin brütle işveren üzerine binen yükü teşviklerle kaldırması/azaltması durumunda, işçinin eline geçecek net 1.300 TL ile ne bizim ne de diğer işverenlerin bir derdi olduğunu düşünmüyoruz. Ancak bu işin matematiğinin iyi yapılması gerekiyor. Bu matematik hesabın cevap vermesi gereken sorulara birlikte bakalım:
- Ücretler yükselince, firma kârlılıkları düşerse yatırımlar ne olacak?
- Firmalar bir gecede oluşan 800 TL'lik ek yükü finanse etmek zorunda.
- Bu finansman nereden gelecek? Krediler zaten pahalı ve maliyet, yük ve risk demek.
- Mutlaka yükün bir kısmının finanse edilebilmesi için ürün-hizmetlere zam yapılacak ve böylece, oluşacak enflasyonun maliyetini, refah kaybını nasıl karşılayacağız?
- Asgari ücretin bu olağanüstü artışı elbette işyerinde ücret ayarlamalarını gerektirecek.
- Ücret zammı yapmayan her işletmede iş barışı bozulacaktır.
- Bu kaçınılmaz, toplam personel yükünün gideceği boyut kağıt üzerinde görünenin çok üzerine çıkacaktır.
Bakın imalat sanayisinde toplam maliyetin yüzde 16'sı ücretlerden gelir.
Her bir ücret artışı; firmanın sırtındaki ağırlığı, örneğin enerjiye göre daha fazla artırıyor.
Plastik sektörü hammaddede dışa bağımlı bir sektördür. Personel maliyeti + hammaddede ki yapısal sorun, 250 bin kişinin istihdam edildiği bir sektörü olumlu etkileyecek değildir. Oluşacak ek kıdem yükünün riskini taşımak istemeyen firmalar işçi çıkarmaya başladılar bile. Kıdem riski nedeniyle çeşitli yollara giden firmaların doğru düzgün çalışan işletmelere karşı elde ettikleri haksız avantajlarla haksız rekabet edecekler.
- Doğru düzgün çalışan kayıtlı işverenlerin suçu nedir?
- Haksızlığa uğrayan işçilerin günahı nedir?.
Önerimiz, Asgari ücret iyi bir matematikle hayata geçirilmeli; yük paylaşılmalı” sözleriyle değerlendirmesini sonlandırdı...