Artçılar çok önemli
Moody's'in Türkiye notu yatırım yapılamaz düzeye indi. Uluslararası iki büyük kurum Fitch ve Moody's tarafından yatırım yapılabilir konumda iken, şimdi sadece Fitch tarafından yatırım yapılabilir ülke gözüküyoruz. Tabii bir de Japon kredi kurumu Japan Credit Rating (JCR) tarafından yatırım yapılabilir ülke konumunda gözüküyoruz.
Moody's Nisan 2014'de durağan olan görünümümüzü negatife çevirdiği için, o tarihten bu güne kadar, bu değerlendirmenin devamında not indirilebilir diye düşünen yabancı fonlardan kısmen satışlar gelmiş olabilir. Belki de bu nedenle not indirimi sonrası ilk iş günü olan dün, makul bir değer kaybı yaşadık. Hatta dün tüm gelişmiş batı borsalarında da düşüş olduğuna bakılırsa, BIST oldukça makul bir düşüş yaşadı diyebiliriz.
Bugün Avrupa borsalarında yükseliş yönünde açılışlar yaşanması bekleniyor. Buna paralel BIST 'de de kısmi alıcıları görebiliriz.
Artçılar Gelecektir!
Not indirimi sonrasında alıcı olmayacağı için, satışların bir anda olmayacağını, sonraki gelişmelere göre BIST'de yaşanacak satışların zamana yayılacağını yazdığımı biliyorsunuz. Bu nedenle tekrar uyarıyorum! Sakın bugün diyelim ki alıcılarla güne yükseliş yaşayarak başladık diye, ''tamam bu iş bu kadarmış. Artık yine yükselişe döneriz'' rahatlığına kapılmayınız.
Çünkü, şimdilik batı ülkeleri genelinde kabul gören bir rating kurumu tarafından halâ yatırım yapılabilir ülke konumunda olsak da, yakın zamanda satış baskısı yaratacak artçı gelişmeler yaşanabilir!
Nedir Bu Artçılar?
En yaralayıcısı geriye kalan özellikle Fitch olmak üzere, JCR'ın da notumuzu yatırım yapılabilir listeden çıkartması olur. Özellikle Fitch tarafından böyle bir karar alınması çok ciddi bir düşüş dalgası yaratır. Kurdaki tepkisi de daha fazla olur. Bu risk şu an için mevcuttur. Hükümetin alacağı kararlar ile bu riskin derecesini azaltıp, yok etmeye çalışmalıyız.
Ülke notu düşünce, bankaların notları da ülke notundan yüksek olamayacağı için, Moody's bankalarımızın notlarını da yatırım yapılabilir düzeyin altına çektiğini açıklayacaktır. Bankalardaki satış baskısının daha yüksek olmasının ana nedeni bu durumdur. Bu yönde açıklamalar geldikçe, banka hisseleri ara satış dalgalarına maruz kalabilir.
Sadece yatırım yapılabilir ülkelere yatırım yapan yabancı büyük emeklilik ve sigorta fonları mecburen Türkiye'yi portföylerinden çıkartmak durumunda kalacaklardır.
Aynı şekilde, her türlü ülkeye yatırım yapan, ama yatırım yapılabilir ülkelere daha büyük pay ayıran fonlardan da, Moody's not indirimi sonrasında Türkiye'nin fonlarındaki not dilimlerini azaltmak yönünde kararlar alınacaktır. Bahsettiğimiz paylar Türkiye varlıkları ile ilgilidir. Yani sadece hisse senedi değil, özellikle ülke tahvilleri ve euro bondları da kapsar.
Moody's not indirimi sonrasında ilgili fon yönetimleri çok geçmeyen bir süre içinde Türkiye ile ilgili düzenlemelerini yapıp, açıklayacaklardır. Bu açıklamalar satış baskısı yaratacak açıklamalar olacaktır. En iyimseri, ''Türkiye'ye yatırımlarımız sürecek ama Türkiye payımızı % 3.8'den % 2.5 seviyesine indiriyoruz'' gibi olumsuzluk içeren açıklamalar olacaktır.
Bunun bir örneğini JP Morgan'dan duyduk! Türkiye'nin 31 Ekim'de Temel Gelişen Piyasa Endeksi'nden çıkartılacağını açıkladı. Yaklaşık 48 Milyar Dolar büyüklüğündeki fonun Türkiye payı 3.5 Milyar Dolar civarındaydı. Gördüğünüz gibi bu tip açıklamalar ve gelişmeler zamana yayılacağı için, düne ait beklenti yazımda belirttiğim gibi, Moody's not indiriminin etkilerini bir kaç ayı bulabilecek bir süre boyunca yaşayacağız. Benzer kararlar duyuldukça, endeks ve özellikle banka hisseleri üzerinde satış baskıları sürmeye devam edecektir. Tam yükseliyor derken, alıcıyı gördükleri anda yabancı satışlarının geldiğini göreceğiz.
Aynı şekilde ülke notunun inmesi nedeniyle, başta bankaların notları olmak üzere, önemli sanayi şirketlerinin hisse değerlendirmelerinde de aşağı yönlü not indirimleri açıklanabilir.
Ağırlıklı olarak yabancı satış baskısı yaşayacağımız için, yabancıların likit olması nedeniyle tercih ettikleri ana hisseler daha fazla etkilenecektir. Doğal olarak ellerindeki hisseleri satmak durumunda kalacaklardır. Yani bu süre içinde bir dönem yabancıların yoğun olduğu hisselerden uzak durmak gerekebilir.
Hisseler Pahalı Diye Düşmeyecek!
Bu uyarımı sık sık tekrarlıyorum. Beklediğimi söylediğim bu satış baskısı ve fiyat düşüşleri hisseler pahalı olduğu için yaşanmayacak. Bilançoları kötüye gittiği için de olmayacak. Asıl düşüş nedenleri ülke notumuz düştüğü için, fon paylarının azaltılması nedeniyle geçici bir süre için oluşacaktır. Bu yüzden, bu düşüşlerde oluşacak fiyatlar bir süre sonra çok uygun alım fırsatları yaratacaktır.
Hatta Türkiye'ye girmek istediği halde bir türlü yer alamamış başka fonlar bu ortamı Türkiye'ye girmek için de kullanabilirler. Ancak, bir süre satış baskısı azalana dek, izlemeyi ve alabileceklerinin çok daha küçük bir dilimini bu fiyatlardan, çok daha büyük dilimini ise daha düşük fiyatlardan almayı hedefleyeceklerdir.
Eğer Moody's sonrası kalan yatırım yapılabilir notlarımız da düşecek olursa, bu takdirde döviz ve faiz ataklarını da görebiliriz. Ancak dünyanın içinde bulunduğu ortam nedeniyle, döviz ve faizde tehlikeli bir baskı yaşayacağımızı düşünmüyorum.
Hatta diyebilirim ki, döviz bir kaç ay sonra şu anki gördüğü seviyelerin de altına inebilir. Dolar için 3,0272 benim açımdan önemli ve güçlü bir teknik dirençtir. Bu seviye bir şekilde görülür ve kırılacak olursa, belki devamında 3,09 seviyelerini de görebiliriz. Ancak şu an için dövizde bu yönde bir baskı görmüyorum.
Suriye'deki Gelişmeler Önemlidir!
Moody's not indiriminin ABD ile Suriye politikası üzerinde yaşadığımız ayrışmaların etkisi ile gerçekleştiğine inanan biriyim. Bu yüzden Suriye'deki gelişmeler not riskimizin artçılarını azaltabileceği gibi, daha da arttırabilir. Bunu yaşayıp göreceğiz.
Uluslararası Ortam Lehimize!
Türkiye için Moody's not indirim kararı olası etkilerinden çok daha ağır sonuçlar doğurabilirdi. Ancak dış şartların durumu bu riskimizi daha hafif etkilerle atlatmamıza yarayacaktır!
Dünya genelinde halen büyüyememe sorunu yaşanıyor. Bu nedenle FED ve ECB faiz artışlarına gidemedikleri gibi, halen varlık alımları ile piyasaya düşük faiz ile likidite vermeye devam ediyorlar. Japon Merkez Bankası da aynı şekilde likidite yaratıcı kararlar almış durumda. FED 2017 faiz planında sadece iki adet faiz arttırımı yapmayı planlıyor. Ama tabii bunlara da fazla bel bağlamamak lazım. Çünkü ABD'de Kasım seçimlerinde Trump'ın seçilmesi halinde FED politikalarında önemli değişiklikler olabilir.
Brent petrol fiyatları lehimize bir seyir izliyor. En büyük ithalat harcamamız olan petrol fiyatlarında, üretim kotaları konusunda özellikle İran ve Suudi Arabistan arasında bir uzlaşma olmazsa, brent petrolde yeni düşüşler dahi olabilir diye beklentiler var. Gelişmiş dünya ekonomilerinde halen ciddi sorunların sürüyor olması nedeniyle, petrol üretim kotalarında azaltma ya da dondurma yönünde bir uzlaşma bile olsa, brent petrol fiyatlarının olası artışının yine de sınırlı kalmasını bekliyorum.
AB içinde bazı ülkeler için halen önemli finansal kriz riskleri sürüyor. Aynı şekilde Alman bankaları da dahil, AB bankacılık sektöründe yeni bir finansal kriz riskinden de çekiniliyor. Bu riskler dağılmadan ECB'nin varlık alımlarını sonlandırması biraz zor gibi gözüküyor. ECB piyasaya likidite verirken, FED'in faiz artışına gitmesi ABD'ye rekabet riski yaratacağı için FED'in de eli bağlanıyor.
Rusya İle İlişkiler Eskisinden İyiye Gidiyor!
Uçak düşürme sonrası iyice kopma noktasına gelen ilişkilerimiz yeniden düzeldi. Hatta Gazprom'un AB ülkelerine gaz taleplerini direkt Türkiye'ye yapmaları telkini ile ilişkiler iyice üst düzey bir hale bürünmüş durumda.
Ama Riskler de Var!
Suriye savaşı her türlü risklere açık. ABD ile karşılıklı gerilimlere de girebiliriz. Bir anda Esad yönetimi ile uzlaşmaya varacak gelişmelerin içine de girebiliriz. Ayrıca piyade gücümüzün Suriye'ye girmesi halinde diğer savaş kayıpları risklerini de taşıyoruz.
Seçim Riskleri!
ABD ve özellikle Almanya seçimlerinde kazanacak adaylara göre farklı siyasi risklerimiz oluşabilir.
Aynı şekilde, her ne kadar içeride seçimlerin 5 yılda bir ve zamanında yapılması konusunda partiler arasında uzlaşmalar olsa da, ben yine de tarihinden erken bir seçim yaşama riskimizi güçlü görüyorum.
Devlet içinde bu denli bir paralel yapılanma ağı örmüş FETÖ terör örgütünün, siyaset içinde yer almayacağını düşünemiyorum. Bu nedenle meclis yapılanmasındaki FETÖ ayıklanmasının yapılabilmesi için meclisin yenilenmesinin gerekeceğini düşünüyorum. Bu yüzden de hiç beklenmedik bir anda yeni bir seçim daha yaşayabiliriz.
Ancak, olası yeni bir seçimde siyasi bir risk ya da değişiklik beklemiyorum. Hatta ne kadar yakın olursa, CHP dışındaki muhalefet partilerinin seçim barajına takılma risklerinin o kadar yüksek olacağını düşünüyorum. Yani yakın tarihli bir seçim kararı alınması halinde, anayasal çoğunluğun iktidar partisine geçeceği görüşündeyim. Bu gelişme başkanlık rejimine geçiş gündemini yeniden öncelikli bir konu haline getirecektir.
Neyse, şimdilik sakin bir şekilde, piyasalar kalkıyor acaba almayıp kaçırıyor muyuz telaşına kapılmadan, olası Moody's artçılarını beklemek ve izlemek doğru olacaktır diyorum.
Umarım ben yanılırım ve BIST dünkü düştüğü seviyenin altına inmez ve beklentim dahilindeki ek düşüşleri yapmayıp, yükseliş sürecine girer. Ama siz yine de detaylı izahını yaptığım açıklamalarımı göz ardı etmeyiniz derim!
Saygılarımla...