Artan likidite ve şubat beklentileri
UZMAN GÖRÜŞÜ / Serhan YENİGÜN / Finansinvest
Avrupa Merkez Bankası'nın 21 Aralık'ta 523 bölge bankasına üç yıl vadeli ve %1 faizli olarak 489 milyar EUR kaynak sağlamasının ardından önceki akşam da ABD Merkez Bankası (Fed) daha önce 2013 ortasına kadar düşük kalacağını belirttiği faizler için bu periyodu 2014 sonuna kadar uzattı. İngiltere'de, Çin'de ve birçok gelişmekte olan ülke ekonomisinde daha para politikalarında gevşeme adımları bekleniyor. Artan likiditenin daha uzun bir süre yüksek kalacağına ve gerekirse daha fazla artırılacağına işaret eden bu karar ve uygulamaların küresel piyasalarda risk iştahını olumlu etkilediğini ve hisse senetleri, emtia gibi riskli varlıklara alım getirerek tahvil faizlerini ise aşağı çektiğini gördük. Bu pozitif rüzgâr kısa vadede etkili kalmayı sürdürebilir. Ancak, özellikle hisse senetlerinde yurtdışında dört aydır, yurtiçinde ise 10 Ocak'tan beri süren rallinin Avrupa Borç Krizi'ne ilişkin tedirginlik devam ederken nefesinin daha ne kadar yeteceği kritik bir soru işareti.
Şubat ayına baktığımızda Avrupa'da devam eden Yunanistan kaynaklı belirsizliğe İtalya, İspanya ve Portekiz odaklı risklerin de eklenebileceğini görüyoruz. Yüksek likidite ile bir süreliğine görmezden gelinen bu riskler özellikle İtalya konusuna odaklandığımızda Şubat ayı ve sonraki iki ayın zor geçebileceğine işaret ediyor. İtalya'nın Şubat - Nisan döneminde yaklaşık 160 milyar EUR itfa yükümlülüğü bulunuyor ve son dönemde azalan borçlanma maliyetlerine rağmen bu itfaların finansmanına ilişkin belirsizlikler hala varlığını koruyor. Ocak ayında 17 milyar EUR itfası olan İtalya bu dönemi rahat atlattı, ancak sonraki dönem aynı rahatlıkta geçmeyecek gibi görünüyor. Aynı dönemde Portekiz'in de borç çevrimi konusunda problemler yaşabileceği raporlanıyor.
2012 yılına daha genel bakarsak IMF, Dünya Bankası ve birçok uluslar arası yatırım bankası ve ekonomist tarafından küresel büyüme beklentilerinin aşağı revize edildiği bir dönemde parasal gevşeme politikalarının ekonomilere ne derece destek vereceği şimdilik belirsiz. Türkiye'de de 2012 yılının GSYİH büyümesi açısından 2011'e göre çok daha zayıf geçeceği hesaplanıyor. Cari açıkta beklenen azalışa rağmen, finansman olanaklarının Avrupa'da risklerin azaltıldığı bir dönemde geçtiğimiz yıla göre daha sınırlı olacağı tahmin ediliyor. Avrupa'da beklenen resesyonun umulandan uzun sürmesi ve İran, Suriye, Irak gibi ülkelere dair devam eden sıkıntıların artması halinde Türkiye'nin ihracatının yaklaşık olarak %70'inin gerekleştiği coğrafyadan elde edilen gelirde de bir azalış görülebilir.