Artan enerji maliyetleri ve yerli kaynaklar…
İhtiyacımız olan enerjinin yüzde 70'inden fazlasını ithal ediyoruz. Enerji ihtiyacımızı ithal ağırlıklı karşıladığımız için zaman zaman ödemeler dengesinden ve kurdaki oynamalardan, zaman zaman da uluslararası alanda çıkan sorunlardan dolayı petrol fiyatlarındaki artışlar enerji faturamızı oldukça yükseltiyor.
Yurt dışından döviz ile alınan petrol ve doğalgaz, yurt içine TL ile satıldığından bu ürünlerin fiyatlarındaki artışlar nihai tüketiciye yansıtılmadan uzun süre absorbe edilemiyor. Fiyatlara yansıtılan bu artışlar devletin vergi gelirlerinden vazgeçmek istememesinden ya da vazgeçememesinden dolayı da bizleri dünyanın en pahalı benzinini kullanır hale getiriyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın açıklamalarına göre son günlerdeki kurdaki ve petrol fiyatlarındaki artışların Türkiye'nin enerji maliyetine yıllık yansıması 3 milyar dolar civarında.
Bugüne kadar sahip olduğumuz su, güneş, rüzgâr vb. kaynakların potansiyelini harekete geçirip enerji ihtiyacımızı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan karşılayarak maliyetlerimizi düşürme yoluna gitmediğimizden yıllar yılı yüksek faturaları ödemeye devam ediyoruz.
Enerji ihtiyacının yerli ve yenilenebilir kaynaklardan karşılanması için son yıllarda Enerji Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar yoğun bir çaba içerisindeler. Ancak bu çabalara bazı kesimler tarafından -iyi niyet ve haklı gerekçelerle olanlar istisna- toptancı bir anlayış ile karşı çıkılıyor. Maalesef, bu toptancı karşı çıkan anlayışın 'Türkiye kendi kaynaklarını harekete geçirip büyümesin' anlamına geldiği unutuluyor.
Enerji Bakanlığı'nın bu konudaki çabalarının olumlu sonuçlar verdiğini görebiliyoruz. Enerji Bakanlığı verilerine göre 2013 yılının ilk 8 ayında enerji yatırımlarının; yüzde 52'ü termik, yüzde 36'sı hidroelektrik, yüzde 8'i rüzgâr, yüzde 3'ü de çöp, biokütle, atık ve jeotermal enerjisine yapılmış. Bu yatırımlar için harcanan para 6 milyar dolar. Yerli ve yenilenebilir kaynaklara göre devriye giren kurulu güç ise geçen yılın aynı dönemine göre 6 katı artmış durumda. İlk 8 ayda kurulan santrallerin toplam gücü 4.136 MW ve bu güç, ülkemizin kurulu gücünün yaklaşık yüzde 7'sine denk geliyor.
Bazı yerlere rüzgâr ve hidroelektrik santrallerinin yapılması doğru olmayabilir. Her yere hidroelektrik ve rüzgar santrali yapılsın demek ne kadar yanlış ise hidroelektrik ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasına toptancı bir anlayışla karşı çıkmak da bir o kadar yanlış.
İhtiyaçlarınızı imkânınız olmasına rağmen yerli kaynaklardan karşılamadığınız zaman ithalat için uluslararası piyasalarda belirlenen fiyatlara mahkûm oluyorsunuz. Uluslararası sistemdeki her sorun da enerji fiyatlarını yukarı doğru tetikliyor. Sadece Suriye ve Mısır'daki olaylar petrol fiyatlarında yüzde 10'luk bir artışa neden oldu. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın açıklamalarına göre şu ana kadar Mısır'daki olayların Türkiye'nin enerji faturasına yansıması 300 milyon dolar civarında. Suriye'deki olayların ve Suriye konusunun ABD ile Rusya arasında adeta bir bilek güreşi haline gelmesi petrol fiyatlarının düşmesine engel, hatta yükselmesine sebep olmakta. Bütün bunların üzerine ABD yaptırımları paralelinde İran ile yaşanabilecek olası bir sorunda Hürmüz Boğazı'ndan petrol sevkiyatının sekteye uğraması, kimi uzmanlara göre petrolün 150 dolarlara çıkmasına neden olacak.
Uluslararası piyasalarca belirlenen petrol fiyatlarına müdahale edemeyeceğimize göre petrol fiyatlarındaki artışlardan şikâyet etmek de maalesef sorunlarımızı çözmeyecek. Enerji maliyetlerinde artışlardan şikâyet etmek yerine, yerli ve yenilenebilir kaynakları harekete geçirerek ve gerekli tasarruf tedbirlerini alarak kendi çözümlerimizi üretebiliriz.
Yazıyı üzerinde herkesin mutabık kalabileceğini düşündüğümüz Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın şu açıklaması ile bitebiliriz sanırım: "Su, güneş, kömür, rüzgâr, jeotermal gibi yerli kaynaklarla ilgili çalışmalarımıza gösterilen tepkilerin ham petrol fiyatları 113 dolara çıktığında tekrar gözden geçirilmesi lazım. Bu kaynakların değerini anlamamız için etrafımızda savaş çıkması gerekmiyor. Bizim ne çevreden ne yeşilden ne de enerjiden vazgeçeceğimiz bir yapıyı kurgulamamız lazım. Türkiye, bütün doğal güzelliklerini koruyarak bu kaynaklarını çıkarabilir. Vatandaş, sanayici ve sivil toplum kuruluşlarından bu hassasiyete sahip olmalarını bekliyoruz."