Arkeoloji serüveninin bir parçası olmak…
Arkeoloji tuhaf bir şey... 30 küsur sene önce başlayan merakım zaman içinde nasıl tutkuya dönüştü, hayatımın vazgeçilmezleri arasına girdi, bunu anlatmam için sayfalar yetmez. Yine de söylemeye çalışmış; bu tutku, genişletilmiş ikinci baskısı yapılan “Bir Arkeoloji Detektifinin Maceraları” adlı bir kitaba dönüşmüştü…
Bu yıl 20. yaşını kutlayacak olan Tekfen Vakfı’nın desteğiyle yayınlanan “Ziyaret Tepe – Asur İmparatorluğu’nun Anadolu Sınırlarını Keşfederken” isimli kitabın Amerika Arkeoloji Enstitüsü (AIA) tarafından “Yılın En İyi Kitabı” seçildiğini öğrenince bunları düşündüm.
Kitabın tanıtım toplantısını hatırladım, sanırım 2017’nin Mart ayıydı. Tekfen Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dori Kiss Kalafat o gün yaptığı konuşmada “Bu projeye en başta maddi destek sağlayarak dahil olduysak da kendimizi kısa sürede olağanüstü heyecanlı bir zaman yolculuğunda bulduk. Kazı Başkanı Akron Üniversitesi’nden Profesör Timothy Matney ve dostum John MacGinnis her yıl kazı bitiminde eve dönüş yolunda bize uğrayarak kazıdaki gelişmeleri, yeni buluntuları bizlere büyük bir heyecanla anlattılar ve bizleri de bu serüvenin bir parçası haline getirdiler. Biraz da sıkıcı ders kitaplarından bildiğimiz binlerce yıllık tarih, gözümüzde gerçek insanların hikâyeleriyle canlandı” demişti.
Çok sevdiğim, saygı duyduğum Dori Hanım’ı kendime daha da yakın hissetmiştim o gün… İşte arkeoloji böyle bir şeydi; insanı sarıp sarmalayan bir heyecan, bir tutku… Çocukluğumdan bu yana zevk alarak okuduğum detektif romanlarındaki macera ve giz çözme merakımı da tatmin ediyordu sanıyorum zaman içinde yaptığım yolculuklar…
İnsanlık tarihindeki en önemli geçişlerin büyük bir kısmına sahne olan ülkemizin güneydoğusundaki Ziyaret Tepe Höyüğü’nde Asur İmparatorluğu’nun bilinmeyenlerine ışık tutması amacıyla başlatılan Ziyaret Tepe kazısı, kayıp bir dilin binlerce yıl sonra keşfedilmesini de sağlamıştı.
Bu kazının 18 yıllık hikâyesini anlatan, İngilizce ve Türkçe olarak basılan kitap, AIA tarafından; arkeolojiyi kurgusal bir dil kullanmadan halka anlatan ve sevdiren üslûbu, uygun fiyatı ve akademik anlamda da arkeolog adaylarına bir başucu kaynağı olması nedeniyle ödüllendirilmiş.
450'den fazla arkeoloğun bulduğu 48 bin nesne yanı sıra ortaya çıkartılan bir kraliyet sarayı, askeri kışlalar, mozaik döşemeler, ağırlık ve ölçü birimleri hatta oyunlar gibi gündelik yaşama dair pek çok buluntunun öyküsünü bir detektif romanı gibi okumuş, Asur’un başkenti Tuşhan’ı neredeyse adım adım gezmiş gibi olmuştum…
Bizzat projede yer alan Dori Kiss Kalafat, ödülün kutlanması amacıyla gerçekleştirilen mini toplantıda bu kez “Tekfen Vakfı olarak, her zaman amacımız kuruluş felsefemizde yer aldığı gibi ülkemizin kültürel değerlerini korumaktı. AIA tarafından verilen bu ödül ile çabamızın manevi karşılığını bir kez daha almış olduk, çok gururluyuz” diyordu.
Tuşhan’ın M.Ö. 8 yüzyıla ait kalıntılarına ev sahipliği yapan Ziyaret Tepe kazı çalışmaları, 2014 yılında sona erdi. Tıpkı bölgedeki birçok benzerleri gibi, Ilısu Barajı’nın altında kalacak olan ören yerinin kurtarılmasına yönelik gerçekleştirilen kazının hemen ardından kitap çalışması başladı. Asur medeniyetinin kültürel mirası hakkında daha çok bilgi vermek, bilinç kazandırmak, evrensel tarihimize ışık tutmak ve topraklarımızın kültürel zenginliğini gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla hazırlanan kitap, 2017 yılında yayımlandı.
Yazımızı, arkeoloji tutkusuyla buluşanların sayısının artması umuduyla Asurlu saray memuru Mannu-ki-libbali’nin yazdığı mektupla bitirelim:
“Hele şunlara gelecek olursak: Asurlu ve Arami kaâtipler, kohort komutanları, memurlar, bakırcılar, demirciler, araç gereç, teçhizat temizleyenler, marangozlar, yaycılar, okçular, dokumacılar, terziler, tamirciler, hangi birine gideyim? Biri bile yok ortalıkta. Nasıl emir vereceğim? Elimde listeler yok ki. Neye göre toplayacaklar onları? Bunun sonunda ölüm var. Kimse [kaçamayacak]. İşim bitti benim de!”