ARÇELİK Ar-Ge Merkezinde geleceğe umutla baktım…

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Şişecam 'da çalışırken "Kurumsal Ar-Ge' yi kararlılıkla sürdüren kuruluş" olduğumuzu söyler, araştırma merkezinin geleceği inşa etmedeki önemini önemle vurgulardık.

IBM ,MCDonald ,Simens, Cocacola vb. küresel şirketlerin Ar-Ge Merkezlerine ilişkin haber ve yorumlar, dünyanın gidişatının göstergeleri olmaları nedeniyle her zaman ilgimizi çekerdi;onların düzeyinde Ar-Ge merkezlerine sahip olma özlemimiz canlılığını ve diriliğini korurdu.

Bugün ülkemizde 50'den fazla eleman çalıştıran Ar-Ge merkezinin sayısı 87'yi aştı…Bazı kaynaklar Ar-Ge alanında çalışanların sayısının da 13 bine ulaştığı belirtiyor.

Dünya ölçeğinde etkinlik gösteren bazı firmalar satış gelirlerinin yüzde 5'i ile 15'ini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyor. ABD'de milli gelirin yüzde 2.67'si, Japonya'da yüzde 3.22&si, AB Ülkeleri ortalaması ise yüzde 1.83'ünü oluşturuyor.

Ülkemizde Ar-Ge'ye ayrılan pay ise milli gelirin yüzde 0.85'ı çıkarılabildi.

Diğer ülkelerin Ar-Ge harcamaları ile ülkemizdeki harcamaların gelişimini sağlıklı analiz etmek için rakamların hangi yöntemle hesaplandığına da bilmeliyiz…Genel ve kategorik anlatımlar, ortaya konan veriler, eşdeğerliği yansıtan metotlarla yapılan hesaplamalar gerektiriyor.

ARÇELİK'in bugün bulunduğu konumda olmadığı dönemlerde bile, "kurumsal Ar-Ge yatırımlarını" ısrarla sürdürmesini ilgiyle izliyordum. Tunalı Ortaokulu'ndan öğrencimiz olan İsmail Hakkı Sağır'a her uğradığımda merkezle ilgili sorular soruyor; yanıtlarını dinlerken heyecanlanıyordum.

Yöneticisi Dr. Cemil İnan'ın rehberliğinde Arçelik A.Ş. Araştırma ve Geliştirme Merkezi'nin önemli bir bölümünü gezme fırsatı buldum.

Merkez Ar-Ge'de 180 yetişmiş, nitelikli insan çalıştırıyor. Tüm Ar-Ge çalışanlarının kuruluş bütünündeki sayıları 800'a ulaşıyor.

Geçen yıl Ar-Ge Merkezin başvurularından 140'ı patente dönüşmüş . Türkiye'de patente dönüşen başvuruların üçte birini tek başına bu merkez gerçekleştiriyor.

WİPO uluslar arası bir kuruluş. Bu kuruluşun patente dönüşen Ar-Ge çalışmalarına ilişkin 500 kuruluş sıralaması yapıyor. ARÇELİK dünya genelinde 137'ıncı sırada…Merkezde çalışanlar bu başarıyı asla yeterli bulmuyor; daha alt sıralara doğru ilerlemek gerektiğinin altını özenle çiziyorlar.

Emeği geçenleri analım

İkinci 10 yılını tamamlayan "kurumsal Ar-Ge çalışmalarının" öyküsünü mutlaka ayrıntılı biçimde yazmalıyız ki, başka kuruluş ve kurumlara rol modeli olsun…Çünkü 1990'lı yıllarda kurulan,lisans alarak üretmeyi, teknoloji geliştirmeye dönüştürme amacıyla yola çıkanlar, daha da önemlisi, yarattığı sonuçlar kolay gözlenemeyen bir alanda yatırımları ısrarla sürdürmenin arkasında duranlar hakkı teslim edilmesi gereken kahramanlardır… Sabır ve kararlılık gerektiren bir alanda sessiz sedasız önemli işler yapan insanlara vefa göstermeliyiz.Böylesi bir tutum yaratıcı insanların en önemli besin kaynağı olacaktır.

Arçelik Araştırma ve Geliştirme Merkezi'nin "öncü Ar-Ge" ve "uygulamalı Ar-Ge" alanında yarattığı güven verici ilerlemenin, özellikle ilk beş yılının önemi büyük. Çünkü bu ilk adımda, yaratılmak istenen sonuçlarla ilgili aşırı ya da noksan bir değerlendirme yapılsaydı; kurumsal Ar-Ge çalışmaları "kuluçka döneminde" tökezleyebilirdi. Ama, yüksek düzeyde ikna gücüne sahip o ilk liderler , sermaye sahibini de arkalarına alarak bugün ki birikimin yaratılmasını sağladı.

Kitabı yazılmalı

Arçelik A.Ş. Araştırma ve Geliştirme Merkezi'nin "öyküsü" mutlaka bir kitabın satırlarında ve sayfalarında belgelenmeli…

Merkezi gezerken saygı uyandıran ve ilham veren gelişmelerin şaşırtıcı derecede çok olduğunu gördüm. Kişiler gibi, kurumlar da liderlik eder. Gerçek liderler de, saygı uyandıran ve ilham veren özellikleri olanlardır.

Anladığım kadarı ile merkezde çalışan herkes, "hüner ile yaratıcılık" arasındaki farkın bilincinde…Kendi çalışma alanlarında ve projelerde, dünyada bilinenlere erişmenin, onları en ileri düzeyde yaşama taşımanın bir ilk adım olduğunu benimsemiş ve içselleştirmiş… Çalışmalarda metot üzerinde özellikle durulmuş…Amerika'yı yeniden keşfetme yerine, keşfedilenleri içselleştirme gibi amaca hızla götüren en kısa yolun farkına varılmış…Ama bütün takım, başkalarının yapabildiği işleri hüner düzeyinde yapmanın uzun dönemli geleceği güven altına almayacağını da kavramış…Hünerle yetinmeden, hünere akıl katarak "yaratıcılılığı" geliştirerek, teknolojide öncülüğü elde tutmanın önemi kavramış ve gereğini yerine getirmek için de canla başla çalışıyor.

Dün toplu iğne bile üretemediğini söyleyerek ezilen bir toplumda, bugün "Ekoev Projesini" görünce şaşırmamak mümkün değil.Yeraltındaki su deposundan, gök yüzündeki güneşe, toprağın derinliklerinden, bulutlu havada aydınlatma maliyetlerini düşüren uygulamalara kadar uzanan, geleceğin evini yaratmaya dönük çalışmalarda "görgüye dayalı düşünceden, soyutlama yeteneğine" uzanan algılama derinliğini ve zenginliğini görünce,alınan mesafe karşısında saygının ötesinde , güven duymanın da huzurunu yaşayabiliyoruz.

Malzeme özelliklerinden, titreşim testlerine, uygun boyama yönteminden, insan yaşamını kolaylaştıran daha birçok projeye sahip olan, her an yeni bir bilginin, yaşamımızı zenginleştiren bir uygulamanın peşinde olan onlarca insansın emeğinin karşısında da saygıyla eğilmek gerekiyor

Eğer ekonomimizi dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında görmek istiyorsak Arçelik A.Ş. Araştırma ve Geliştirme Merkezi düzeyinde çok sayıda merkeze sahip olmalıyız…

Uluslararası rekabetin kalbini oluşturan Ar-Ge çalışmalarını yakından izlemeli ve araştırmaları yapanları yüreklendirmeliyiz…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar