”Arap yatırımcı zaten geliyor; siz Asyalı yatırımcıyı çekmeye çalışın”
Türkiye'de katılım bankacılığı sektörünün son iki senede aktif büyüklüğünü ortalama yüzde 30 artı. Bunun yanı sıra, bankacılık sektöründeki aktif payı yüzde 5 seviyelerinde. Katılım bankacılığının Türkiye'deki önemli temsilcilerinden Türkiye Finans'ın yüzde 60'ı Suudi Arabistan'ın en büyük bankalarından The National Commercial Bank'a (NCB) ait. Türkiye Finans Yönetim Kurulu Üyesi ve The National Commercial Bank (NCB) Uluslararası Sektör Başkanı Donald Paul Hill, çoğunluk hissedarı oldukları Türkiye Finans ortaklığı, NCB için çok iyi bir yatırım olarak değerlendiriyor. Hill, Finans krizi ve Ortadoğu'da yaşanan siyasi gelişmeler sonrasında, Türkiye'nin gerek jeopolitik gerekse finansal açıdan sahip olduğu güçlü yapısı ile Körfez fonları ve yatırımcıları için çok güvenli bir bölge olduğunu da ifade ediyor.
DÜNYA'nın sorularını yanıtlayan Hill, "Türk bankacılık sistemi çok güçlü ve rekabetçi. Aynı zamanda son derece şeffaf. Türk bankaları çok güçlü pazarlama kültürüne sahipler ve bu güçlerini yenilikçi IT çözümleri ile destekliyorlar" derken Arap sermayesinin Türkiye'ye gelmeye devam edeceğini kaydediyor. Hill'e göre, Türkiye'nin Asya sermayesini ülkeye çekmek için mücadele etmesi gerekiyor.
Yunanistan sorunu hızla çözülmezse, yeni bir AIG durumu yaşanır
"Doğu Avrupa ve ABD'de yaşanan sorunlar, finans krizinin henüz sona ermediğinin göstergesi" diyen Hill, "Hem Avrupa, hem de ABD'de, sorunlar özel sektör bilançolarından, kamu sektörü bilançolarına geçti veya geçiyor. Ne derece büyük borç miktarları ile karşılaşacağımız ise henüz kesin değil" yorumlarında bulunuyor. Hill'e göre eğer Yunanistan'daki durum hızlı bir şekilde stabil hale getirilemezse, sisteme yönelik en büyük risk, AIG gibi bir durumun yaşanması olacak. "Bu endişe, Yunanistan'ın borcunu artıran türev enstrümanların yeterince şeffaf olmamasından kaynaklanıyor" diye ekleyen Hill, "Bir diğer endişe ise, büyük cari ve ticaret açıklarının nasıl çözümleneceğine yönelik bir uzlaşma zemini bulmak ve sürdürmek. Çözümlerin borçlu ülkeler gibi, cari ve ticaret fazlası olan ülkeleri de kapsaması gerekiyor" diyor.
E7'ler G7'leri geride bırakacak
PwC tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan raporda, Çin, Brezilya, Hindistan, Meksika, Endonezya, Rusya ve Türkiye'yi kapsayan E7 ülkelerinin finans piyasalarının, G7 ülkelerini geride bırakacağına; Çin finans piyasasının ise 2023 yılında ABD finans piyasından daha büyük olacağıan yer veriliyor. Genel anlamda bu tür tahminlerin zamanlama açısından yanıltıcı olabildiğini söyleyen Hill, şöyle devam ediyor: "Her ne kadar E7 ülkeleri konusunda uzman olmasam da, bu ülkelerin finans piyasalarının büyümeye devam edeceğini; hatta büyüme oranlarının G7 ülkelerini geride bırakacağını düşünüyorum. Peki neden böyle olacak? Sürdürülebilir büyüme, istikrarlı jeopolitik ortamlardan; dikkatli ve dengeli vergi ve para politikalarından; ve etkili finansal düzenlemelerden kaynaklanacak. Bu koşullara ulaşmak ve bu koşulları korumanın zor olduğunu tarihteki örneklerden biliyoruz. Dolayısıyla yolda tümsekler olacaktır; hatta yoldan çıkmalar bile söz konusu olabilir."
Katılım bankacılığının yenilikçi ürün ve geniş şube ağına ihtiyacı var
Genel resmin ardından Türk bankacılık sektörünü de değerlendiren Hill, Türk bankacılık sisteminin çok güçlü ve rekabetçi; aynı zamanda son derece şeffaf olduğunu söylüyor. "Türk bankaları çok güçlü pazarlama kültürüne sahipler ve bu güçlerini yenilikçi IT çözümleri ile destekliyorlar. Bu durumda bir değişiklik olacağını düşünmüyorum" diyen Hill'in, Türkiye'deki katılım bankacılığının gelişimine yönelik yorumları ise şöyle: "Katılım bankacılığının Türkiye'de yavaş gelişiyor olması bazılarını üzebilir. Gerçek şu ki, 25 yılın sonunda katılım bankacılığının payı hala yüzde 10'dan az. Fakat tüm hikaye bununla sınırlı değil. Türkiye'de katılım bankalarının milyonlarca müşterisi var. Katılım bankaları mortgage ve KOBİ bankacılığında oldukça aktif oldular. Katılım bankalarının perakende, KOBİ ve ticari müşteriler için yenilikçi ürünler geliştirerek ve alternatif dağıtım kanalları ile desteklenen geniş bir şube ağı kurarak büyümelerini bekliyorum."
Arap yatırımları büyümeye devam edecek
Hill, Türkiye'nin, bölgenin istikrarlı ve çekici yatırım alanı olarak ön plana çıktığını söylüyor. Hill'in yorumları şöyle: "Suudi Arabistan'da yaşıyorum. Ne yazık ki bugüne kadar Türkiye'yi ziyaret etmiş çok az arkadaşım ve meslektaşım var. Bu sayının artması için elimden geleni yapıyorum. Türkiye'yi ziyaret eden Suudi Arabistanlıların sayısı her geçen gün artıyor. Türk dizilerinin de bu yönde oldukça etkisi oldu. Bir kez keşfettikten sonra, insanlar yeniden gelmek istiyorlar. Türkiye'deki Arap yatırımları büyümeye devam edecek. Bunun başlıca nedenleri arasında Türkiye'nin yatırım merkezi olarak çekiciliği, turizmi ve genel anlamda ülkedeki jeopolitik durum. Bence Türkiye için en büyük zorluk, Asya'dan yatırım çekmek."