Arap Baharı, Avrupa'nın savunmaya cesaret edemediği değerleri taşıy
Arap tarihi uzmanı Prof. Laurens, "Avrupa'nın tarih boyunca savunduğu özgürlük, eşitlik, kardeşlik, insan hakları gibi değerler, bugün Arap Baharı tarafından ön plana çıkartılıyor. Biz artık özgürlüklerimiz için ölmeyi göze alamıyoruz. Oysa Tunuslu veya Mısırlı gençler bunu gözlerimizin önünde yaptılar" diyor.
College de France profesörü Henry Laurens, Arap tarihi konusunda uzman isimlerden birisi. 2011 yılında farklı Arap ülkelerinde meydana gelen devrimlerin, Arap dünyasını yeniden tarih gündemine getirdiğini söyleyen Laurens, "Arap Baharı, Avrupa'nın savunmaya cesaret edemediği değerleri taşıyor" diyor. Laurens'in, L'Express dergisinde yer alan "Bugün, modernlik Arap ülkelerinden geliyor" başlıklı söyleşisi oldukça ilgi çekici.
Arapçada, "isyan" ve "devrim" kelimelerinin aynı kelime olduğunu ifade eden Laurens, Arap Baharı'nın, demokratik devrimler olduğunu söylüyor. "Bu ayaklanmaların hedefi, devrim yapmak değil; demokratik rejimlerin kurulmasını sağlamaktır. Bu mantık kapsamında, seçim sonuçları ardından devrimciler silinip gider" yorumunu yapan Laurens'in söyleşinden önemli satırbaşları şöyle:
Coşku ve dünyayı anlama isteği
"Benden günümüz Arap dünyasını tanımlamam istense, "coşku ve dünyayı anlama isteği" olarak tanımlarım. Bugünün Arap dünyasında Arap televizyon kanallarının da etkisi çok büyük. 1990'lı yıllarda ilk Arap televizyon kanallarının ortaya çıkması, devrimlerin ilk aşaması olarak değerlendirilmeli. Bu kanallar, habercilikte Avrupa tekeline son verdiler. 1991 Körfez Savaşı, CNN tarafından yansıtılmıştı. 2003 yılında ise, ABD'nin Irak işgali sırasında, El Cezire, Abu Dhabi TV, El-Arabia gibi kanallar ortaya çıktı. Bunun sonucunda ise Arapları ilgilendiren haberleri Araplar yapmaya başladı."
Popüler İslam, okumuş İslam'a dönüştü
"2011 devrimlerinin aktörleri İslam adına harekete geçmediler, fakat kötü rejimlerin kurbanı olan bu kişiler, İslamcıydılar aynı zamanda. Tunus'ta, Mısır'da devrik sistemin kurbanları birdenbire iktidara geldiler. Yine de yaşananlara İslami devrim diyemeyiz. Devrimin meyvelerini İslamcıların toplaması tamamen farklı bir konu. Müslüman toplumlarda yaşanan eğitim devrimi, dinin farklı bir boyut kazanmasını sağladı. Müslüman toplumların büyük bir bölümü okuma yazma bilmezdi ve dinleri büyük ölçüde gelenek ve batıl itikatlardan oluşurdu. Okullaşmanın ve okur yazarlığın artması ile, popüler İslam, okumuş İslam'a dönüştü. İnsanlar Kur'an'ı tek başlarına okumaya başladılar; yeni düşünceler geliştirdiler. Hatta dini yeniden tanımlamaya başladılar. Bu sürecin çok sayıda sonucu oldu. Öncelikle okuma-yazma bilen nesil, okuma-yazma bilmeyen ebeveynleri ile iletişim kurmakta zorlandı. Kullanılan kelimeler, referanslar, dünyayı algılama şekilleri farklıydı. Okuma-yazma bilen nesil, dış otoriteleri dinlemek yerine, kendi dünya görüşünü oluşturdu. Türkiye ve İran'da oldukça çarpıcı olan bireyselleşme, bugün bazı Arap ülkelerinde de izleniyor. Avrupalı bireye benzeyen bir zihinsel şema oluşuyor. Arap devrimleri 21. yüzyıla uygun bir modernliğe sahip. Lideri olmayan; tek bir sözle harekete geçen; organize grupların hakim olmadığı devrimlere şahit olduk. 21. yüzyılın büyük sosyal hareketlerinin aynı modeli izlemesi büyük bir olasılık."
İslamcıların durumu liberal burjuva demokrasisinin bulaştığı sosyalistlere benziyor
"İslam, standart bir din. Bu noktada gündeme gelen soru şu: Geleceğin standardını, normunu kim belirleyecek? Şeriat, özgürlüğe karşı olan sosyal bir norm anlamına geliyor. Her ne kadar Arap isyanlarının temelinde ekonomik ve sosyal unsurlar olsa da, toplum yapısı, tartışmanın merkezinde yer alacak. 2011 yılının en büyük kazancı bu tartışma, çoğulculuk ortamını yaratmak oldu. Bu standartlar hangi değerler doğrultusunda oluşturulacak, bu değerleri kim belirleyecek? İslamcılar kendilerini birdenbire gerçeğin ortasında buldular. Artık iktidar savaşı vermiyorlar; iktidarı ele geçirdiler. İslamcı reformlar yapacakları kesin, fakat İslamcı bir toplum kurma olasılıkları yok. Onların durumu, liberal burjuva demokrasisinin bulaştığı sosyalistlere benziyor. Aynı durumu yaşayacaklarını ümit edebiliriz. Somut bir örnek vermek gerekirse: Belirgin bütçe sorunlarından dolayı, Müslüman Kardeşler, Mübarek döneminin turizm gelirlerine ulaşmak zorundalar. Oysa turizm demek alkol içilmesi demek aynı zamanda."
Arap gençleri özgürlük için ölmeye hazır; biz değiliz
"Bugün ilerleme kaydedenler, Arap ülkeleri. Özgürlük devrimi gerçekleştiriyorlar. Devre dışı kalan bir bölge varsa, o da Avrupa. Arapların modern olmadıklarını söyleyip durduk her zaman. Bugün ise tam tersi söz konusu. İslam karşıtlığı tüm Avrupa'da kendini gösteriyor. Oysa , tarih boyunca savunduğumuz özgürlük, eşitlik, kardeşlik, insan hakları gibi değerler, bugün bizden çok, Arap Baharı tarafından ön plana çıkartılıyor. Biz artık özgürlüklerimiz için ölmeyi göze alamıyoruz. Oysa Tunuslu veya Mısırlı gençler bunu gözlerimizin önünde yaptılar. Suriyeliler her gün ölümü göze alıyorlar. Bizim artık cesaretimiz yok."