Arabulucukta yeni dönem başlıyor: Ticari davalar da kapsama alınacak
Avukat Özlem Biçer - PSL Hukuk
Değerli okurlar, bugünkü yazımda arabuluculuk konusundaki en son gelişmeleri ele alacağım. Bunun için öncelikle arabuluculuğa ilişkin kısa bir açıklama yapmakta fayda var. Arabuluculuğu özetle;
- Müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren,
- Tarafların kendi çözümlerini üretebilmeleri için aralarında iletişim kurulmasını sağlayan, gerektiğinde çözüm önerisi de getirebilen,
- Bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla yürütülen,
alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlayabiliriz.
Yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen iş veya işlemlerden doğan her türlü özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde tercihe bağlı olarak arabuluculuk yoluna başvurmak mümkündür.
Arabuluculuk kavramı, “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu”nun kabulü ile hukuk sistemimize yaklaşık altı yıl önce girmiştir. Ancak, geçtiğimiz yıla kadar beklenen etkiyi gösterememiş olduğu bir gerçek. Zira; arabuluculuk özünde gönüllülük esası ile yürütülen bir süreçtir. Ülkemizde uzlaşma kültürünün çok da yaygın olmadığını göz önünde bulundurursak tarafların uyuşmazlık çözümü için neden arabuluculuğu değil de Mahkemeleri tercih ettiği sorusunun cevabını bulabiliriz.
Geçtiğimiz yıl 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile esasında gönüllü olan bu süreç, iş davaları kapsamında zorunlu hale geldi. İş davalarında mahkemeye gitmeden önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildi ve 1.1.2018 tarihinden itibaren de uygulanmaya başlandı.
Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın istatistiklerine göre uygulamanın başladığı 2018 Ocak ayından Mayıs 2018’e kadar olan süreçte 38 bin 667 arabuluculuk başvurusu anlaşma ile sonuçlandı ve %65 oranında da başarı elde edildi.
İşçi ve işverenin eşit şartlarda olmadığı ve bu uygulamadan işçilerin zararlı çıktığı yönünde birtakım eleştiriler olsa da uyuşmazlıkların %65’inin arabuluculuk aşamasında çözümlenmesinin mahkemeler üzerindeki iş yükünü önemli ölçüde azaltmış olduğu tartışmasız.
Arabuluculuk elbette sadece yargının yükünü azaltmak amacıyla öngörülmüş bir süreç değil.
Arabuluculuğun taraflar açısından da aşağıda sayılan birçok avantajı bulunmaktadır:
- Mahkemelerde istinaf, temyiz ve icra aşamaları ile birlikte çözümü yıllar süren uyuşmazlıklar arabuluculukta en geç 4 hafta içinde sonuçlandırılıyor.
- Yine dava sürecinde katlanılan harç, gider avansı ve sair masraflar göz önüne alındığında arabuluculuk mahkemelere göre çok daha az maliyetli bir yol.
- Bunun yanı sıra; taraflar aksini talep etmediği sürece arabuluculuk süreci gizlilik ilkesi çerçevesinde yürütülüyor.
- Hepsinden önemlisi, arabuluculuk herkesin kazandığı ve herkesin masadan memnun ayrıldığı bir çözüme odaklanmış olduğu için ilişkiler de yıpranıp zarar görmüyor ve uzlaşma kültürünün toplumda yaygınlaşmasına katkı sağlanmış oluyor.
İş davalarında dava şartı olarak arabuluculukta beklenen başarıya ulaşılması neticesinde bu uygulamanın kapsamının genişletilmesi yönünde adımlar atıldı. Artık iş davalarının yanı sıra ticari davalarda da arabulucuya başvuru dava şartı olacak.
Buna ilişkin düzenlemeler Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi’nin 20. ve 21. maddelerinde yer almaktadır. Kanun teklifi, yakın bir süre önce TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi ve önümüzdeki günlerde de Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi bekleniyor.
Düzenlemeye göre; Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak aranacak.
Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte ticari davalarda yeni bir dönem başlayacak. Tasarıda alacak miktarı bakımından herhangi bir sınır öngörülmemiş durumda. Bu durumda; miktarına bakılmaksızın her türlü ticari alacak için öncelikle arabulucuya gidilecek.
Bununla birlikte, getirilecek olan bu düzenleme kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar için uygulanmayacaktır.
İş davalarında ulaşılan başarıya ticari davalarda da ulaşılıp ulaşılmayacağını zaman içerisinde göreceğiz. Kanunun kabulü ile birlikte bu hususta daha detaylı yeni düzenlemeler yapılması da muhtemel.
Arabuluculuk gönüllü olmasa da zorunlu olarak bir şekilde hayatımıza girdi ve uygulamada etkisini arttırdı. Önümüzdeki süreçte arabuluculuk müessesinin daha fazla karşımıza çıkacağını ve arabuluculuğa olan ilginin daha da artacağını düşünüyorum.