Ar-Ge yapan KOBİ

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

İhracata yönelik çalışmalarının maliyetlerini azaltmaya çalışırken, yalnız seyahat ve Pazar araştırma çalışmalarına ağırlık verdiklerini fark eden yönetici arkadaşımız, toplantının seyrini değiştirecek başka bir şey söyledi.

" Arkadaşlar, biz ihracata açılırken ürünümüzü de yeni müşterilerin talep ve beklentilerine uyarlamak durumunda kalabiliriz. Bu nedenle de Ar-Ge çalışmaları için de bir fona ve aramızdan veya dışarıdan bu işi yapacak kişilere ihtiyacımız olacak " diye konuştu. En hızlı cevap muhasebe müdürü arkadaştan geldi " patron biz kim, Ar-Ge kim, biz ne o paraları ne de elemanları bulabiliriz " diye endişesini dile getirdi. Diğer arkadaşları da başlarını sallayarak onu onaylar bir tavır takındılar. Oysaki yönetici arkadaşın aklında çok ilginç bir örnek vardı. Arkadaşlarına dönerek " bizim şu Hüseyin Beyi tanımayanız var mı " diye sordu. Herkes ara sıra firmaya gelen ve kendisi de başka bir üretim yapan bu kişiyi tanıyordu. Yöneticimiz devam etti " şimdi ben size Hüseyin Bey dostumuzun ihracat için çalışmaları bizden önce başlattığını söylersem hepiniz evet diyeceksiniz. Ancak sıkı bir Ar-Ge programını yürüttüğünü söylersem ne dersiniz " diye sordu. Herkes hayretle sözün sonunun nasıl geleceğini bekliyordu.

Hüseyin Bey ihracata yönelirken, hem kalite kontrol hem de yeni ürün geliştirme için teknolojik yönden zayıf olduklarını düşünmüş ve kalite kontrol çalışmalarını daha etkin bir hale getirmek ve Ar-Ge yapmak için laboratuara ihtiyacı olduğunu görmüş ve Dış Ticaret Müsteşarlığının TÜBİTAK eliyle verdiği Araştırma - Geliştirme (Ar-Ge) yardımından faydalanmıştı. Toplantıdakiler Hüseyin Beyin firmasının kendilerinden ne kadar küçük olduğunu bildikleri için, hayret içerisinde " bizim Hüseyin Bey mi Ar-Ge için laboratuar kurmuş " diye sordular.

Evet, Hüseyin Bey ihracat yönelik Ar-Ge ve kalite kontrol için gelişmiş bir laboratuar kurmak üzere ayağa kalkmış, ancak bu tür bir projeyi kendi kendine yapabileceğinden emin olamadığı için, işin uzmanı bir danışmandan yardım almıştı. İhracat yönelik ürün geliştirme ve kalite kontrolün etkinleştirilmesi için yaptıkları Ar-Ge projesini TÜBİTAK'a sunmuşlar ve yapılan denetlemelerden başarı ile geçmişler ve kendileri için dolgun olan bir miktarda destek almaya hak kazanmışlardı. Öğlen yemeğinden sonra Hüseyin Bey'in firmasına gidip kurulmaya başlamış olan laboratuarı gördüklerinde gözlerine inanamadılar. Geri döndüklerinde ise ertesi gün yapılacak toplantının gündemi belli idi " Ar-Ge yardımından nasıl yararlanırız." Hazırlık yapmak için www.dtm.gov.tr adresinde, ihracat ana sayfası sekmesinden İhracatta Devlet Yardımları sayfasına girip Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) Yardımına İlişkin Tebliğ açılarak incelenecekti.

Toplantıya başlamadan herkes birbirine tebliğ kapsamında verilen destek konularının çeşitliliğine şaşırdıklarını anlatıyordu. Bir de Hüseyin Bey gibi küçük bir firmanın bile bu tür bir destek alabilmesinin nasıl olabildiğini anlamaya çalışıyorlardı. Üstelik Ar-Ge çalışmaları için firma dışından destek alınabilmesi ve üniversitelerle işbirliklerinin de kapsamda olması bir hayli ilginç gelmişti. Özellikle de " Devletin cebinde akrep var, oradan para çıkmaz "diyen muhasebeci bir hayli şaşkın idi. Zira bu işte çalışan firma personelinin bile maaşları destek kapsamına giriyordu. Projede kullanılan alet, teçhizat, yazılım giderleri ile alınan danışmanlık ve eşdeğer hizmetler bile ödeniyordu.

İşin özeti konuya " devletten para koparmak " amacı ile yaklaşmayıp, " gerçek bir Ar-Ge ihtiyacını ortaya koyan proje " hazırlayarak, gelen bilim insanlarını konunun sağlam temellere yaslandığı konusunda ikna etmekte yatıyordu. Kuşkusuz kurallar sıkı idi, ancak profesyonel bir yardım ile bunu aşmak Hüseyin Bey için kolay olmuştu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019