Anonim şirket yönetim kurulu üyeliği ve vergileme
TBMM'ce kabul edilip Resmi Gazete'de yayınlanan yeni Türk Ticaret Kanunu ile anonim şirketlerin yönetim kurullarının yapısı ve görevlerinde önemli değişikler yapıldı. Bu değişiklikler yönetim kurulu üyelerinin niteliği ve görevlerine yeni bir anlayış getirdi. Bu çerçevede üyelerin şirketten elde edecekleri gelirleri ve vergilemeyi de etkileyebilecektir.
Yeni TTK ve yönetim kurulu ve işleyişi
Kanunun 359'uncu maddesine göre, "Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur. Temsile yetkili en az bir üyenin yerleşme yerinin Türkiye'de bulunması ve Türk vatandaşı olması şarttır.
Bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur; ayrıca, tescil ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin internet sitesinde hemen açıklanır. Tüzel kişi adına sadece, bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir.
Yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmaları şarttır. Yönetim kurulu üyelerinin en az dörtte birinin yükseköğrenim görmüş olması zorunludur. Tek üyeli yönetim kurulunda bu zorunluluk aranmaz. (Yönetim kurulu üyeliği için şirket ortağı olmak zorunlu değildir.)
Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir.
Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.
Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.
Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.
Yeni kanunun, yönetim organının yapılanması, yöneticilerin özellikleri, yönetim organını karar alma süreçleri ve yöneticilerin sorumluluk alanları başta olmak üzere birçok alanda modern hukuki kurumları yürürlüğe koyduğunu belirtmeliyiz.
Yönetim kurulu, yeni sistemde de şirketi yönetecek ve temsil edecek organ konumundadır. Ancak Yeni TTK, yönetim yetkilerinin bölünmesine ve çeşitli yöneticilere devredilmesine yönelik zengin alternatifler barındırmaktadır. Bu suretle kurumsal yönetim ilke ve esaslarına uyum sağlamak daha kolay olabilecektir. Şirketin etkin denetimi ve yönetimi açısından da yeni düzenlemeler önemli katkı sağlayacak niteliktedir.
Yönetim yetkilerinin bölünmesi ve devredilmesi, teşkilat yönergesinde (iç yönerge, TTK madde 367) somutlaştırılacaktır. Teşkilat yönergesi, genel kurul tarafından yürürlüğe konulan, esas sözleşmeye nazaran bir yan düzenleme oluşturan, yönetim yetkilerinin dağılımını, dikey ve yatay anlamda hiyerarşiyi belirleyen etkin bir iç düzenlemeye imkan verecektir.
Yönetim kurulu üyelerinin gelirleri ve vergileme
Yönetim kurulunun yeni yapısı ve işleyişi üyelere yapılacak ödemelerin türü ve miktarını belirlemede de etkili olacaktır. Normal görevleri yanında denetim, yönetim gibi iç işleyiş konularında ek görevler üstlenen üyelerle üstlenmeyenler arasında şirkete ayırdıkları zaman bakımından önemli farklar ortaya çıkabilecektir. Şirket ortağı olup olmamada farklılığa neden olabilir. Yönetim kurulu üyelerine ücret, huzur hakkı veya kar payı verilebilir.
Ücret gelirleri
Gelir Vergisi Kanunu'nun ücretleri tanımlayan 61.maddesinde "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." Şeklinde belirlenmiştir.
Ayrıca, bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret denildikten sonra 4. Bentte;
"Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler,'' ücret kapsamı içinde değerlendirilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 75'inci maddesinin 1.fıkra 3.bendinde ise; kurumların idare meclisi (yönetim kurulu) başkan ve üyelerine verilen kâr payları, menkul sermaye iradı olarak kabul edilmiştir.
Yönetim kurulu üyeleri yanında, personele de şirket karından pay (temettü) verilebilir. Verilen temettü ikramiyeleri ise Gelir Vergisi Kanunu'nun 61'inci maddesi hükmüne göre ücret niteliğindedir ve bu niteliği nedeniyle de Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında gider kaydedilir; temettü ikramiyesi ücret niteliği gereği olarak da gelir vergisi stopajına konu olur.
Bilindiği gibi ücret gelirleri ile menkul sermaye iratlarının vergilendirilmesinde bazı farklılıklar söz konusudur.
Ferdi ticari işletmelerin sahipleri ve kolektif şirket ortakları ile adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarına hizmetleri karşılığında sağlanan menfaatlerin ücret sayılması ve ticari kazançtan gider olarak indirilmesi mümkün değildir. (GVK'nın 41'inci madde)
Teşebbüs sahibinin eşine ve küçük çocuklarına ödenen ücretlere gelince bunların ücret olarak GV stopajına ve SSK'na tabi tutulması gerekmekle beraber gider yazılması imkânsızdır.
Buna karşılık anonim ve limitet şirket ortakları ile hisseli komandit şirketlerin komanditer ortalarına, her çeşit hizmetleri karşılığında bu şirketlerden ödenen ücretlerin, GVK'nın 61'inci maddesi kapsamanı giren birer ücret ödemesi olması sebebiyle vergi tevkifatına tabi tutulması zorunlu ve gider yazılması mümkündür.
Şu var ki, bütün bu ödemeleri ticari kazançtan indirilebilmesi için, bunların muvazaadan arî olarak ödenmeleri ve transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı sayılmayacak bir seviyede olmaları gerekir.
Örneğin, yönetim ve denetim kurulu üyelerine bu sıfatla yaptıkları hizmetler dolayısıyla her toplantı başına huzur hakkı olarak veya aylık ya da yıllık ücret şeklinde ödenen ücretlerin, bunlar tarafından verilen hizmetler ve yüklenilen sorumluluklarla mütenasip ve emsallerine uygun bir seviyede olmak şartı ile gider yazılmaları mümkündür.
Verilen hizmet ve yüklenilen sorumluluk ile mütenasip olmayan ve emsallerine göre göze çarpacak derecede yüksek bulunan ücretler, vergisel açıdan kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınır. Ödemelerden stopaj yapılmış olması bu hususu değiştirmez, üstelik yapılan stopajlar iade edilmeyebilir.
Ayrıca yönetim kurulu üyesinin başka işverenden aldığı ücret varsa ikinci işverenden alınan ücretin miktarına göre yıllık beyanname verme gereği doğabilir.
Limitet şirketlerde müdür sıfatını taşıyan ortak ve ortakların durumu, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinden farksızdır.
Menkul sermaye iradı gelirleri
Yönetim kurulu üyelerine şirket dönem karından pay verilmesi mümkündür. Bu durumda elde edilen kar payları (temettü) de gelir vergisine tabidir. Dağıtılan temettüler üzerinden %15 kar payı stopajı yapılır. Dağıtılan bu kâr payının yarısı GVK'nın 22'nci maddesine göre gelir vergisinden istisnadır. Maddenin ilgili hükmü şöyledir:.
Tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75'inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır. İstisna edilen tutar üzerinden 94'üncü madde uyarınca tevkifat yapılır ve tevkif edilen verginin tamamı, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 86'ncı maddesinde görülen şartlar gerçekleşirse menkul sermaye iradları için yıllık beyanname verilecektir.
Yeni TTK ile şirket ortağı olmaksızın yönetim kurulu üyesi olmak mümkündür. Bu üyelerin aldıkları huzur hakkı ve benzeri ödemelerin ücret olduğunda şüphe yoktur. Ancak şirket karından elde edilen kar payının ücret mi? Menkul sermaye iradımı olduğu tartışmaya değer bir konudur. Personele verilen kar payı ücret olarak kabul edildiğinden dolayı, ortaklık ilişkisi olmayan yönetim kurulu üyelerinin elde ettiği kar payı menkul sermaye iradi olarak kabul edilecek midir?