Anonim şirket hisselerinin devir kazançlarının vergilendirilmesi

Bumin DOĞRUSÖZ
Bumin DOĞRUSÖZ HUKUKA GÖRE [email protected]

Gerçek kişilerin kapalı veya aile tipi olarak adlandırılan anonim şirketlerde (AŞ) sahip oldukları hisse senetlerini elden çıkartmaları yoluyla sağladıkları kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu’muzun mükerrer 80. maddesi kapsamında değer artış kazancı olarak kabul edilmiştir. Bu yazımızda bu kazançların vergilendirilmesini irdeleyeceğiz. Borsada işlem gören senetler ise bu yazımızın konusu dışındadır. 

Anılan maddede, miras yahut bağış gibi yollarla karşılıksız (ivazsız) olarak iktisap edilenler hariç olmak üzere tam mükellef kurumlara ait hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren iki yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkartılmasından sağlanan kazançların değer artış kazancı olarak vergiye tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Maddeye göre; ivazsız elde olunan hisse senetlerinin elden çıkartılması ile bir bedel (ivaz) karşılığı edinilen hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren iki yıl geçmesinden sonra sağlanan kazançlar, gelir vergisinin konusuna girmemektedir.

Ancak hemen belirtelim ki bu düzenleme, gerçek kişilerin sahibi oldukları hisse senetleri için geçerlidir. Dolayısıyla, ticari işletmelere dahil hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar için geçerliliği yoktur.

Hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren iki yıl geçtikten sonra elden çıkartılması halinde doğan kazancın vergilendirilmeyecek olması, hisse senedinin iktisap tarihinin bilinmesini önemli kılmaktadır. Bu nedenle, hisse senedi alım satımı yapanların vergisel yükümlülüklerini tam olarak yerine getirebilmeleri açısından hisse senetlerinin iktisap tarihini bilmeleri gerekmektedir.

Burada karşılaşılan sorunlardan biriside, şirketlerin iç kaynaklı sermaye artırımları dolayısıyla edinilen bedelsiz hisse senetlerinde, iki yıllık sürenin nasıl hesap edileceğidir. Maliye Bakanlığının 232 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde kabul ettiği görüşe göre, hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, şirketlerin yeniden değerleme fonlarını, gayrimenkul satış kazançlarını veya geçmiş yıl kârlarını yahut benzeri iç kaynaklarını sermayeye eklemeleri dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, daha önceden sahip olunan ve bedelsiz hisse senedinin elde edilmesine kaynaklık eden hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacak ve süre buna göre hesaplanacaktır.
Şirketlerin dış kaynaklı sermaye artırımlarından edinilen bedelli hisse senetlerinin iktisap tarihini tespit açısından ise, bu sentlerin rüçhan haklarına bağlı olarak elde edilip edilmediğine göre bir ayırım söz konusudur. Anılan Genel Tebliğ açıklamasına göre, hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden iktisap tarihi olarak, sahip olunan ve rüçhan hakkını sağlayan eski hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır. Buna karşılık ortakların rüçhan hakları sınırlanmak suretiyle yapılan sermaye artırımlarında, bir başka deyişle rüçhan haklarına dayanılmayarak edinilen hisse senetlerinde ise, ortaklarca yeni bir alım işleminin gerçekleştiği kabul edilerek, bu satılan yeni hisselerin iktisap tarihine itibar edilecektir.

Belirli bir şirketin hisse senedinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra, alınan hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde mükellefler elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi işlem ile veya hangi tarihte alınan hisse senetleri olduğunu bizzat kendileri belirleyecektir. 

Buradaki kazancın tespitinde, satış bedelinden elden çıkarılan hisse senetlerinin maliyet bedelinin düşülmesi gerekmektedir. Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi dolaysıyla yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamıdır (VUK. md. 262).
Ancak bazı hallerde maliyet bedeli özel hesaplamaları gerektirmektedir. Şirketlerin iç kaynaklarından sermaye yedeklerini sermayelerine eklemeleri yoluyla artırımında bulundukları hallerde, bu işlem sonrasında, gerek önceden sahip olunan gerekse sermaye artırımı dolayısıyla alınan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedelinin, sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle tespit edilecektir. Şirketlerin kâr yedeklerini kullanmak suretiyle sermaye artırımında bulundukları hallerde ise, bu işlem dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli ile yeni alınan hisse senetlerinin itibari değerleri toplamının sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır.

Ancak birçok kapalı anonim şirkette hisse senetleri bastırılmamış durumdadır. Bu gibi şirketlerde, iki durum söz konusu olabilmektedir. Birinci durumda, şirket “ilmuhaber” adı verilen geçici hisse senedi çıkartmış olabilir. İkinci durumda ise şirketin hisseleri ne ilmuhabere ne de hisse senedine bağlanmış olabilir. Yani paylar, senede bağlanmamış durumda, çıplak halde olabilir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun, hisse devir kazançlarını kapsamına alan ve iktisaptan itibaren iki yıl geçtikten sonra satış kazancını verginin konusu dışına çıkartan mükerrer 80. maddesi hükmü, bu konuda devredilenin menkul kıymet olması koşulunu aramıştır.

Anonim şirketlerin hisse senedi bastırmadan önce hisse senetlerini bastırıp dağıtıncaya kadar geçerli olmak üzere ilmuhaber çıkartmaları da ihtimal dahilindedir. Pek çok şirket ilmuhaber ihracının maliyetsiz olması, hisse senedi gibi tedavül olanağının bu şekilde de sağlanabiliyor olması ve her bir hissedar için birden fazla payı ihtiva eder şekilde birer adet düzenlenebilmesi ve devir için birden fazla payı ihtiva eden birkaç ilmuhaberle değiştirilmesinin kolay olması gibi sebeplerle, ilmuhaber ihracı yoluna gitmektedir. Ancak yeni Ticaret Kanunu’nun yönetim kuruluna, payların hamiline olduğu hallerde, pay bedellerinin ödenmesini müteakip üç ay içerisinde hisse senetlerini bastırıp dağıtma yükümlülüğü getirdiğini de unutmamak gerekir (md.486/2).

Ticaret Kanunu’nun ilmuhaberlerin hisse senetleri yerine çıkartılacağını kabul etmesi dolayısıyla, ilmuhaberlerin devrinde elde edilen kazanç, aynı hisse senetleri gibi vergilendirilir. Yargı anlayışı da bu yöndedir.

Bir başka anlatımla iki yıl veya daha fazla süreyle ilmuhabere sahip olan bir kişinin, bu ilmuhaberlerin devrinden sağladığı kazançlar, gelir vergisinin konusuna girmez. Ancak burada önemli olan ilmuhabere sahip olunan süredir. Örneğin bir şirkette 20 yıldır ortak olmasına rağmen, devrinden 6 ay önce şirketçe çıkartılarak hissedarlara teslim edilmiş bulunan ilmuhaberlerin devir kazancı, bize göre vergiye tabi olacaktır. Burada önemli olan, hissedarlık süresi değil, hisse senedine veya onun yerine geçen ilmuhabere sahip olma süresidir.
İlmuhaberlerin devir şekli / usulü bu kıymetlerin hangi tür hisse senetlerinin yerine çıkartıldığına göre değişir. Buna dikkat etmek gerekmektedir.

Yukarda bahsettiğimiz gibi bir diğer olasılık da, anonim şirketin hisse senetlerini veya ilmuhaberlerini bastırmamış, yani hisselerin çıplak olması durumudur. Bu şekilde çıplak hisselerin devrinde, artık bir menkul kıymetin devrinden söz edilemeyeceği için, devir dolayısıyla elde edilen kazancın vergilendirilmesinde uygulanacak düzenleme mükerrer 80. maddenin 1. değil, 4. bendidir. Bu bent ortaklık hak veya hisselerinin devrini vergiye tabi kılarken, 1. bentte söz konusu olan iki yıllık süre gibi bir süre getirmemiştir. Dolayısıyla anonim şirketlerin hisse senedi veya ilmuhabere bağlanmamış payların devrinde, iktisap tarihi ile devir arasında geçen süre önem taşımaksızın kazanç vergiye tabi olacaktır.

Satış kazancının vergiye tabi olduğu hallerde, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 81. maddesine göre, satış kazancının tespitinde, maliyet bedelinin elden çıkarma işleminin yapıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsü’nce belirlenen üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranında artırılarak revize edilerek dikkate alınması gerekmektedir. Bu suretle, enflasyona tekabül ettiği kabul edilen kazanç kısmı vergi dışına çıkmakta, reel kazancın vergilendirilmesi sağlanmaktadır. Ancak bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının %10 veya daha fazla olması gerekmektedir.

2019 yılında elde edilecek değer artış kazançlarının vergilendirilmesinde kazancın 14.800 lirası vergiden istisnadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Konaklama Vergisi 29 Ekim 2019
Değerli Konut Vergisi 22 Ekim 2019
Yenileme Fonu… 15 Ekim 2019