Anlayana çok şeyler söyleyen eğilimler!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel düzeyde geleceğe yönelik beklentilerin seri bir şekilde olumsuzlaştığı, finansal piyasalarda yüksek şiddette sarsıntıların yaşandığı bir haftayı geride bıraktık. Yaşananlar en karamsar tahminlerin bile ötesinde idi! Tetikleyici gelişmelerden çok, büyümeyi sürdüren kırılganlık ve genel güvensizlik algıları bu sonuçta belirleyici olmuş gibi görünüyor. 

Öncelikle riskten kaçınma eğilimini güçlendiren, tetikleyici gelişmeleri ve beklentiler üzerindeki etkilerini hatırlamakta yarar var. Küresel piyasalar Çin merkezli olumsuzluklara kayıtsız kalamıyor! Yeni yılın ilk haftasında, sermaye piyasalarındaki gerilemenin iki kez yüzde 7 düzeyini aşarak işlemlerin durdurulması ve söz konusu ülke parasının yüzde 5 kadar değer kaybetmesi daha önce yapılmış tüm hesapları bozdu. İşlem durdurmanın kaldırılması ve satış yasaklarının uzatılması durumu düzeltemedi. Küresel eğilimler ile Çin’dekiler arasındaki karşılıklı olumsuz etkileşimin, yıkıcı olmaya devam edebileceği endişesi güçlendi. 

İran ve Suudi Arabistan arasındaki yükselen gerginlik ise olumsuzluklar konusunda yardımcı roller üstlenerek beklentilerin bozulmasına katkı yaptı. Küresel endişelerin artması ve petrol fiyatlarının gerilemesi eşliğinde yaşanması, görmezden gelinebilmesini ve geçici olacağının varsayılmasını engelledi! Petrol kökenli büyük fon kaynaklarını ilaç gibi görüp sakin kalmaya çalışanların dengesini bozdu! Jeopolitik risklerdeki yayılma eğilimini hesaba katmak zorunda bıraktı! 

Sonuçta riskten kaçınma eğilimi tüm beklentileri aşacak şekilde güçlendi; sakin kalınabilmesini zora soktu. Gelişmiş ve gelişen tüm ekonomilerde sermaye piyasaları satış baskıları altında bunaldı; varlık değerleri erir iken bilançolara ilişkin beklentiler olumsuzlaştı. Döviz piyasaları, istikrarsızlık alarmını herkesin algılayabileceği şekilde yaydı. Emtia piyasaları da bu gelişmelerden payını aldı; altının diğerlerinden kısmen ayrışması, sistemik risk ve kırılganlık algılarındaki olumsuzlaşmanın işareti oldu. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki yılların en kötü ilk haftası sahne almış oldu! 

Geride bıraktığımız haftanın son işgününde açıklanan ve beklenenden çok daha yüksek çıkan ABD Tarım Dışı İstihdam verileri ise, yaşanan kafa karışıklığı sebebi ile geri planda kaldı ve yeterince fiyatlanmadı. Söz konusu veri tek başına, dolar faizlerindeki yükselişin devam edebileceğini düşündürebilir; fakat burada değerlendirmeye çalıştığımız gelişmeler ve yarattığı eğilimler, bu olasılığın zayıfl adığına işaret ediyor. Çelişkili gibi görünen bu durumu, ABD para otoritesinin başarısı olarak görmek gerekiyor. Küresel olumsuzluklar nedeniyle ABD güvenli liman olarak algılansa ve istihdam verileri sonrasında ABD merkezli varlıklar yükselmeye devam etse, dolar faizlerinin daha seri bir şekilde yükseltilmesi olasılığı güçlenebilir ve daha yıkıcı gelişmelerin sebebi olarak algılanabilirdi! 

Tüm bu gelişmeler Türkiye Ekonomisi açısından kırılganlığın yükselmeye devam ettiğine işaret ediyor, etkili ve yetkili kesimleri daha gerçekçi olmaya zorlayacak gibi görünüyor. Riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi ve fiyat oynaklıklarının çok tehlikeli olabilecek şekilde artması olumlu düşünmeyi olanaksızlaştırıyor. Merkez Bankamızın hem enfl asyon konusunda sıkı durması, hem de döviz likiditesini dengelemesi ve finansal istikrarı desteklemesi yönündeki tercihleri arasındaki çelişki büyüyor; bunlardan biri veya diğer ikisinden vazgeçmek zorunda kalınabileceği bir açmazın ciddi sıkıntılar yaratması ihtimali ön plana çıkıyor. Böyle bir şey olmaz diyenlerin, koşullardaki olağandışılığı dikkate alarak 2001 yılındaki krizimizin öncesini ve sonrasını anımsaması gerekiyor! 

Ya enflasyon konusunda sıkı durmaya ve yan tesirlerine katlanmaya çalışacağız, ya da tersini yaparak döviz likiditesini dengeliyor ve finansal istikrarı destekliyoruz diyerek sonuçlarına katlanmak üzere döviz rezervlerini hızlanan bir şekilde eritmeye devam edeceğiz! Siyasi iradenin gündemi ve iş dünyasının kafa karışıklığı, daha farklı düşünmeye izin vermiyor ve riskten kaçınma eğilimini beslemeye devam ediyor. 

Aza tamah edemeyenlerin çoğu hiç bulamayacağı gerçeğini, hiç akıldan çıkartmamak gerekiyor! Günü kurtarmanın gerekli, fakat kesinlikle yeterli olamayacağı bir dönem bizi bekliyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar