Anlaşıldı; sorumlular ölen işçiler, onlar dışında herkes pirüpak!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Kimi zaman ilk kez karşılaştığınız ya da televizyonda ilk kez gördüğünüz birinin yüzüne bakarak bir ön yargıda bulunursunuz. Bir düşünce oluşur kafanızda. “Çok sevimli” ya da “Güvenilir” de dersiniz, “Hiç güven vermiyor, sahtekar bir görünümü var” diye de düşünebilirsiniz. Bu kişi bir sporcu da olur, sanatçı da, politikacı da, işadamı da…

Soma’yı işleten şirketin yetkilileri de ekrana çıktıklarında kamuoyu bir izlenim edindi elbette. Acaba, haklarındaki genel kanı ne yönde oluşmuştur ki?

Ekranda izlediğimiz yetkililer, yaşananın bir “kaza” olduğunu anlattılar uzun uzun. Siyasilerimiz de… Böyle şeyler olurdu, tüm dünyada da olmuyor muydu zaten! Uzun uzun dinledik bu savunmayı. Daha da dinleyeceğiz belli ki…

Zaman zaman düşündüğüm bir konuyu, emekli bir hekim daha derinlemesine dile getirdi geçenlerde. Ben, 40-50 yıl önce üç mesleğin nasıl yapıldığını düşünürüm hep. Doktorların, emniyet görevlilerinin ve medya çalışanlarının nasıl görev yaptığına kafa yormaya çalışırım. 

Yıllar önce, doktorların elinde rontgen cihazı ve stetoskoplarından başka pek bir alet yoktu. Emniyet hizmeti yürütenler ne dinleme yapabilirlerdi; ne biber gazları, ne TOMA’ları vardı. Gazeteciler olarak bizlerin, faksı ilk kez gördüğümüzde ağzımız açık kalmıştı. İnternetin adını bile bilmiyorduk; yazılar yetiştirilemez, baskı geç kalır, Anadolu’ya bile gazeteler bir gün gecikmeyle giderdi.

Yıllar öncesinden bir karikatür hatırladım. Bir at arabası, tekerlekler köşeli, bir kişi diğerine “Artık şu dünyada keşfedilecek bir şey de kalmadı ki” diyor… 

Gazeteci ağabeyimiz Yalçın Bayer’in Hürriyet’teki köşesinde son yüzyıla sığan müthiş değişime ilişkin harika bir örnek vardı geçenlerde. Emekli hekim Prof. Sibel Göksel yazmış:
“Teknoloji her alanda etkili olur. 1880’deki ya da 1905’teki teknoloji ile bugünkü teknolojik imkanlar aynı değildir. Tıpta da öyle değil midir? Önceleri hastanın başına darbe indirilip bayıltılıp, elini kolunu bağlayıp operasyon yapılıyorken, anestenin devreye girmesiyle hasta konforlu bir şekilde opere edilmektedir. Hele bugün gelişen teknolojik olanaklarla girişimsel tedavi yöntemleriyle hastalar yapılan operasyonla ertesi gün taburcu olmaktadır. Tıpta olduğu gibi diğer birçok alanda da teknoloji birçok istenmeyen olayı önlemiştir. Yeter ki teknolojik olanaklar kullanılsın.”
Saygıdeğer hocamızın bu söyledikleri ve verdiği örnek karşısında ne denilebilir ki!

İki bakanlık karşı karşıya   

Bir tarafta, “bu normaldir” görüşünün belleklerimizde yer etmesini sağlama çabası. Ama öbür yanda da vicdanları yaralayan ve o yüzden bu yükü başkasına yıkma, en azından paylaşıp azaltma gayreti.

İnsanın bazen “İyi ki bir koalisyon hükümetiyle yönetilmiyoruz” diye şükredesi geliyor. Düşünsenize, iktidarda bir koalisyon hükümeti olsa, bu hükümetin Enerji Bakanlığı bir partide, Çalışma Bakanlığı başka bir partide bulunsa şu günlerde ne tartışmalar yaşanır, ne kıyamet kopardı. 

Bir facia yaşanmış, 301 işçi yaşamını yitirmiş, üstelik bu facia göz göre göre gelmiş, iki bakanlık, daha doğrusu iki bakan sorumluluk topunu adeta birbirine atıyor. Enerji ve Çalışma Bakanları birbirlerinin yüzüne bakmayacak duruma gelmiş, ama iktidar partisinin bazı yetkilileri ellerinde “Japon yapıştırıcı”, açıklama üstüne açıklama yapıyor, çatlağın büyümesini önlemeye, kamuoyunun da “yanlış düşüncelere” yönelmesini engellemeye çalışıyorlar. 

Ama neyse ki iki bakanımız da zaten “koltuk sevdalısı” değil. Bizde hükümette de, bürokraside de hiç kimse koltuk sevdalısı değil ya zaten! Ya bir de aksi olsaydı, kimse koltuğunu bırakmak istemeseydi; maazallah!

Sorumlular belirlendi!

Soma, milat olacakmış. Böyle diyenler çok da, buna inananlar da pek az sayılmaz. Soma’da facia yaşanacağı zaten ocak devredildiğinde belliymiş de, bunu biz bilmiyormuşuz. Aynı kömürün, aynı ocaktan çok daha ucuz bir şekilde çıkarılabilecek olmasının bir takım güvenlik önlemlerinin hiçe sayılması suretiyle mümkün olabileceğini yetkililerimiz basiretleri bağlanmış ve görememişler nedense. 

Bu yetkililerin sorumlu tutulmadıkları ortada, tutulmayacakları da. Soma’yı işletenler şimdilik sorumlu olacaklarmış gibi görünüyor. Ama burası Türkiye, neler neler olur. Biraz bekleyelim hele, düşsün şu tansiyon, bu konuyu o zaman değerlendirelim.

Geriye kala kala ölen işçiler kalıyor. Şehit saymaya karar verdik, peki kabul; ama bu durum maden faciasının sorumlusunun onlar olduğu gerçeğini değiştirir mi sanıyorsunuz! 
Öyle bir duruma geldik ki, yakın zamanda bir “etkili ve yetkili” kişi çıkıp, “Kardeşim bakın madende ölmeyenler de var, onlar sağ kurtuldu, ölenlerin hiç mi kabahati yok” derse şaşırır mıyız ki!

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar