ANKEM Kongresi'nde küresel ısınma ve aşılar tartışıldı

Yavuz DİZDAR
Yavuz DİZDAR [email protected]

SAĞLIKLI YAŞAM / Dr. Yavuz Dizdar Yirmi üçüncü Antibiyotik ve Kemoterapi Kongresi bu hafta sonu düzenlenmekte, biz de size bu kongreden olan izlenimlerimizi aktarmayı istiyoruz. Çünkü ANKEM Kongresi'nin en önemli özelliği sosyal konulara da ilgi göstermesi, zaten bu yaklaşım ANKEM'i farklı bir yere oturtuyor. Bu senenin ana konularından biri de "küresel ısınma" idi. İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Mikdat Kadıoğlu ve Açık Radyo yapımcılarından Ömer Marda'nın katıldığı program ilgiyle izlendi. Dünyada 150.000 yılda bir derece fark olurken, şimdi 150 yılda bir derece ısındığını vurgulayan Kadıoğlu, bu 1000 katlık farkın eskiden insanları göç etmeye zorlarken, şimdi bu ısınmaya neden olanın doğrudan insan olduğunu vurguladı. "Buna en çok neden olan ülkeler kuzeyin zengin ülkeleri. Güneyin fakir ülkeleri ise bundan zarar görüyor. Bizim gibi ülkelerde araziye baskı var, orman kesip bataklıkları kurutuyorlar ve tarım alanına dönüştürüyorlar. Bunun dışında bir de su dengesi var, Biz 1970'lede dünyanın doğal kapasitesini zaten geçmişiz. En büyük problem ısınınca yağışın azalması. Avrupa Kyoto protokolüne bu nedenle çok sahip çıkıyor" dedi. Buradan çıkan sonuç şudur ki, Türkiye Kyoto'yu hızla imzalamalı ve gerekliliklerini yerine getirmelidir. Ömer Marda ise şöyle diyor: "Dünyanın önde gelen 500 şirketine önceliklerini sormuşlar, küresel ısınmayı sadece yüzde 10'u ön sıraya koymuş, beklenebilir meseleler arasında görülüyor. Yakıt üreten şirketler ister istemez bu sürece karşı çıkmıyor, ama bu onların hükümetler karşısındaki etkisini tartışmamamız anlamına gelmiyor. Siyasi karar alıcıların baskı altına alınarak buna dur dememiz gerekiyor. Yoksa beş kitle ölümünün en büyüğünün yaşanması bekleniyor". Yani sorunun çözümü dünya konusunda toplumsal duyarlılığın artırılmasından geçiyor. Sağlıklı bir toplumun temeli aşılardır "Aşı sağlık ve zenginlik" başlıklı konferansı veren Prof. Dr. Nuran Salma ise "Aşılar temiz sudan sonra en önemli halk sağlığı önlemidir, maliyeti azaltır ve toplumsal koruma sağlar. Burada aşılanmış kişiler, duyarlıları dolaylı olarak korurlar. Çoğu kitlesel aşılama toplumsal koruma sağlar, ama bulaşma olasılığı yüksek hastalık için daha fazla aşılama yapılmalıdır. Hepatit aşılamasının erken yaşta yapılmasının etkisi 65 yaş üstünde yüzde 77 koruma sağlıyor. İyi aşılama oranı sağlayamıyorsanız, hastalığı göreceksiniz demektir" diyor. 'Hükümetler sağlık hizmetini etik nedenlerle, hakkaniyet prensibiyle sağlarlar; sağlığın iyi olmadığı ortamda, çok çocuk doğurmanın sağlıksızlığın olumsuz etkilerini kompanse etmek yönünde işe yarayabileceğini! söyleyen Salman, "buna karşılık iyi durumdakilerde çocuk sayısı azalır, iş gücü verimlidir ve gayrisafi milli hasıla artar" diye ekliyor. Sonuç olarak aşılar sağlığı ve ekonomiyi korumanın en iyi yolu, bugün rahim ağzı kanserinden, rotavirüs enfeksiyonlarına, pnömokoktan, hepatite karşı pek çok hastalıktan sadece aşılanmayla korunmak mümkün. İşte akılcı sağlık yönetiminin yolu da buradan geçiyor. Bilim merakımız zayıf Türkiye, bilimsel konulara kamuoyu yaklaşımı açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri değil. 2007 Nobel Tıp Ödülü Öyküsü'nü anlatan Prof. Dr. Emin Kansu, kök hücrelerin ne olduğunu anlatarak sözlerine başladı. İlgi alanlarının çok değiştiğinden yakınan Kansu, bunların gençlere erken yaşlarda kazandırılması gerektiğini söyledi. "Tıp ödüllerinde yüzde 86 ABD, yüzde 15 Almanya, yüzde 23 İngiltere ödülü paylaşmışlar." diyen Kansu, toplumda bu konudaki merakın az olmasının üzücü olduğunu özellikle vurguladı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar