Ankara Buluşması ardından…

Fikret AYDEMİR
Fikret AYDEMİR [email protected]

Yılın son günlerinde dünyada ve Avrupa Bir­liği (AB) ile Türkiye ilişkilerinde iki önemli gelişmeye tanıklık ettik…

Dünyada Beşşar Esad’sız Suriye sürecinin başlaması ve buna bağlı olarak AB Komisyo­nu Başkanı Ursula Von der Leyen’in geçtiğimiz hafta ani Ankara ziyareti. Suriye’de Esad rejimi­nin yıkılmasının hemen ardından AB Komisyon Başkanı Von der Leyen, Ankara’da Cumhurbaş­kanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.

Bu programda olmayan, planlanmamış, ani zi­yaretin AB ile Türkiye ilişkilerine etkisi kısa va­dede ‘artı’ uzun vadede ise ‘nötr’ olarak özetle­nebilir.

AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ankara Buluşma­sı’nın ana gündemi elbette Suriye oldu. AB, “Su­riyeli göçmenler ve ülkede oluşturulacak yeni iktidarın kapsayıcılığı”nın altını çizdi. Türkiye, “Suriye’de terör örgütleriyle mücadele ve Türki­ye-AB ilişkilerine ivme kazandırılması”na vur­gu yaptı.

Karşılıklı ‘iyi niyet’lerin belirtildiği ‘Ankara Buluşması’nda hem Türkiye hem AB’nin “Suri­ye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarına verdiği önem” açıklandı. İlişkilerin geliştirilmesi arzu­su bir kez daha teyit edildi. AB, Türkiye’ye Su­riyeli göçmenler için 1 milyar euro daha yardım edeceğini açıkladı.

Türk diplomatik kaynaklar, “Von der Leyen, Türkiye’nin Suriye ve göç konusunda oynadı­ğı rolü Ankara’da kendi gözleriyle gördüğünü ve AB Komisyon Başkanı’nın, Suriye’ye öncelikle göç meselesi, ikinci olarak da jeopolitik açıdan cihatçı örgütlerin yeniden Avrupa için terör ris­ki içermesi endişelerini dile getirdiğine” dikkat çekiyorlar.

AB, PYD’nin kontrolündeki cezaevlerinde­ki yüzlerce Avrupalı cihatçının, ülkelerine geri dönmesinden endişe ediyor. Von der Leyen’in bu ‘endişeyi’ bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilettiği ifade ediliyor.

“Suriye hakkında ortak mesaj verme, istikrar sağlanması ve Suriye’deki bütün halkların hak­larının korunması” ortak mesajlarının verildiği ‘Ankara Buluşması’nda, AB ve Türkiye’nin “Su­riye’nin yeniden kalkınmasına, mültecilerin ge­ri dönüşüne yardım” ve “daha düzenli ve kapsa­yıcı bir ortak çalışma kararı üzerinde uzlaşmaya vardığı” belirtildi.

Erdoğan’a Brüksel daveti

“Türkiye aday ülke” ifadesini uzun zamandır kullanmayan AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, çok uzun zaman sonra ilk kez bu ifadeyi basın önünde kullandı. Askıya alınan ekonomi, ulaştırma, enerji ve siyasi alanda oluşturulan dört diyalog mekanizmasının yeniden açılma­sı kararlaştırıldığı duyuruldu. Böylece ‘Ortaklık Konseyi’ ve Avrupa Yatırım Bankası’nın da önü açıldı.

Brüksel’de AB Konsey Başkanı Antonio Cos­ta ile konuları görüşeceğini belirten Von der Le­yen, Erdoğan’ı Brüksel’e davet etti. Cumhurbaş­kanı Erdoğan bu davete olumlu yanıt verdi. Von der Leyen ayrıca, AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlusu Üyesini en kısa zamanda Ankara’ya göndereceğini duyurdu.

AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen’in Tür­kiye için net bir şekilde ‘aday ülke’ tanımlaması yapmasının önemli olduğuna dikkat çeken Tür­kiye, “yavaş yavaş diyalog mekanizmalarının ak­tif hale gelmeye başlamasından memnuniyeti”­ni dile getiriyor.

Türkiye son yıllarda özellikle, “Gümrük Bir­liği Anlaşması’nın yenilenmesi ve vize serbest­liği” konuları gündeme getiriyor ancak henüz olumlu herhangi bir adım atılmadı.

Bazı uzmanların beklediği gibi Suriye’deki ge­lişmeler Türkiye’nin AB sürecine yeni bir ivme kazandırır mı bilinmez. Ama hem Ortadoğu’da istikrar hem ABD ile ters düşmeden savunma sanayini zor durumdan çıkarma, hem de Orta­doğu’da yeni durumu şekillendirecek masada etkili olma politikasını sürdürmek isteyen AB, Türkiye’nin taleplerine ne yanıt vereceği merak konusu.

‘Ön alma ziyareti’

Türkiye ile 2016 yılında mülteciler için ‘Ge­ri Kabul Anlaşması’ yapan AB’nin yeni Suriye sürecinde en büyük endişesi, göçmenlerin yine Avrupa’ya akın etmesi ve boşaltılan Suriye ha­pishanelerinden çıkan ‘Avrupa vatandaşlığı’na sahip cihatçıların yeniden Avrupa’ya dönmeleri.

Avrupa’da aşırı sağcı partilerin daha fazla yükselmelerinden de çekinen AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen’in Ankara ziyareti, ‘mül­tecilere karşı bir ön alma’ olarak da değerlendi­riliyor.

Brüksel-Ankara hattında yaşanan bu sıcak ge­lişmelerin AB ile Türkiye ilişkilerine ‘pozitif et­ki’ etmesi için, bir değerler birliği olan AB için Türkiye’nin özellikle temel insan hakları, ada­let, hukuk devleti ve özgürlükler hakkında yapı­sal reformları hayata geçirmez ise ‘nötr etki’ ola­rak kalır…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Göç edebiyat taşır 18 Aralık 2024
AB’nin takımyıldızı 13 Kasım 2024