Anıların öğreticiliği

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Şişecam Planlama Müdürlüğü'nde göreve başladığım yıllar, Türkiye'nin "ithal ikameci politikalardan vazgeçerek dışa açık ekonomi yaratma" dönemi idi. Hızlı değişmelerin, etkile-yici dönüşümlerin yaşandığı bir zaman kesiti idi. O dönemin anılarını tartışmaya açmanın, hem kurumların iç dinamiğini kavramamıza hem de ülke genelinde kalkınma arayışında öğre-tici olabileceğini düşünüyorum.

Dışa açılma politikaları bizleri "McDonald" ile tanıştırdı.

Genel Müdürümüz Talat Orhan, "…kornişon tipi turşu talebinin şişe tüketimine etkile-rini"  araştırmamızı istedi. Planlama Müdürlüğü'nde yaptığımız toplantıya cam ambalaj pazar-lamadan sorumlu olan Ekrem Barlas' da katılmıştı. Araştırmayı  " Kornişon tipi turşu ve  yeşil zeytin işlenmesi"  alanlarına yaymamız gerektiğini söyledi.

Ekiple çalışma

Önce bir ekip oluştururduk. Ekibe Fransa'da üniversiteyi bitirerek ülkeye dönmüş iddi-ası olan bir genç arkadaşımız da vardı: Rıza Erdeğirmenci.

Önce Bursa'nın Yenişehir ilçesine gidecek, hasat mevsimi olduğu için  "kornişon tipi salatalık üretimini" inceleyecektik. Oradan Akhisar'ın Zeytinli Ova beldesinde  "yeşil zeytin işleyen atölyeleri" inceleyecektik. İzmir 'in Mustafakemalpaşa İlçesi'nde işleme tesislerinde gözlemler yaparak raporumuzu yetkililere sunacaktık.

İlk gittiğimiz yer Yenişehir oldu. Geleneksel tohumlarla dönüm başına 600 kg üretimin, hybrid tohum kullanılınca üç katına bin 800 kg düzeyine çıktığını saptadık. Ayrıca, salatalığı gün aşırı toplarsanız kornişon tipine uygun oluyordu. Bir gün gecikirseniz, amaca uygun ol-mayacak kadar büyüyordu.

Tarlalarda çapraz sorgulamalarımızı sürdürdük. Ülkemizde işgücü maliyetinin, korni-şon tipi salatalık üretiminde hızla ilerleyen Pakistan gibi ülkelerle karşılaştıramayacak kadar yüksek olduğunu saptadık.

İki gün süren çalışmalar sonunda sayfalar dolusu notlar aldık.

Akhisar'daki otel

Oradan Akhisar'a gittik. Geç vakit indiğimizde bize en iyi otel diye eski hükümet kona-ğından bozma yer gösterildi… Biz,  Arif Öztürk'ün dediği gibi,  "Hayvanıyla bir arada keyif çatan/ Bir miras yorganda dördü bir yatan" ortamdan geldiğimiz için oteli yadırgamadım. Ti-caretle uğraşan, İstanbul'da büyümüş ve Fransa'da öğretim görmüş Rıza Erdeğirmenci, otel odasını gördüğünde yüzü kireçle badana yapılmış duvar gibi bembeyaz oldu…

Geceyi Akhisar'da geçirdik… Ertesi gün  Karaosmanoğlu'nun başkenti Zeytinliova'da  yeşil zeytin işleyen atölyeleri gezdik.

Akşam yol uzun olmasına karşın Ayvalık'ta konakladık… Ertesi gün dönüp inceleme-lerimizi sürdürdük.

Gittiğimiz her yerin ve her işlemin fotoğraflarını çektik.

Bir gece İzmir'de kaldıktan sonra Kemalpaşa'ya gidip Salsan firmasının sirke imala-tında getirdiği yeni teknolojileri inceledik…

Beş gün süren araştırmamızda not aldığımız defterler doldu…

" Sen bu işi nereden öğrendin?"

Dönüşte Riza Erdeğirmenci İktisat Bankası'na transfer oldu. Raporu yazdım; üzerine kendi imzasını da koydum.

Şişecam Planlama Müdürlüğü'nde ilk  fotoğraflı raporunu bütün yetkililere dağıtmıştık.

Mehmet Kara, "…sen bu işleri nerede öğrendin?" diye soruyordu.

Rapor sadece görsel malzeme açısından zengin değildi… Raporun içeriğinde tohum-dan sulamaya, kornişon tipi turşu üretiminden  Gedelek'teki geleneksel üretime, yeşil zeytin-de kullanılan kostikin işlevine kadar herkesin ilgisini çeken ayrıntılar yer alıyordu.

Rapordan bir kopya da Riza Erdeğirmenci'ye gönderdim… Telefon etti, "Ağabey, o kadar karmaşık notları nasıl sistemleştirdin? Daha ilk gün kafamı kurcalamaya başlamıştı. Çok teşekkür ederim. Senden öğreneceğimiz çok şey var!" demişti.

Riza'ya o zaman  Biksan Kağıt Fabrikası'nda birlikte araştırma yaptığımız, YakaPöyry' den Eric Carlson'la yaptığımız çalışmadan öğrendiğimi anlattım.

Yurdakul Alpay, Mehmet Kara, Cenan Torunoğlu, Ergin Görk, Ayşen Zamanpur, Cey-da Erdem, Banu Börekçi, Nemci Bozantı, Rıza Erdeğirmenci ve Deniz Konrapa o çalışmanın canlı tanıkları… Şimdi hepsi aramızda.

Saha araştırmasına dayalı rapor yazmanın bu ilk örneğini daha sonra düzinelerce araştırmaya yansıttık… Bizim gibi ülkelerde hazır verilerin yetersizliği ve yanlışlığı dikkate alındığında saha araştırması olguların bileşenlerini, bağlamlarını ve genel bakışı yakalama-nın çok etkin bir yolu idi…

Bugün de  veri sağlığından kuşkunuz varsa, sahada çapraz araştırmalar yapılmalı… Sahayı iyi bilmeden  yapılan değerlendirmeler çok ciddi kaynak israfına yol açmaktadır. Bu israfla ilgili anıları da başka bir zaman anlatalım…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar