Anayasamız kuvvetler ayrılığını öngörüyor

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Başbakanımız vatansever savcılar-yargıçlar ile vatanı sevdiği şüpheli savcılar- yargıçlar diye bir ayırım yaparak, pek çoğumuzu üzdüğünü sandığım bir düşüncesini dile getirdi. Bu hükmün arkasında Adana-Gaziantep arasında durdurulup aranmak istenen TIR kamyonları bulunuyor. Adana Savcılığı ihbar üzerine kamyonları Adana-Gaziantep otoyolunda durdurarak aramak istemiş; sürücüler Suriye’ye “insani” yardım taşıdıklarını söylemişler; MİT araya girerek, tartışmalı biçimde araçların aranmasını engellemişti. Bilahare, arama emrini veren savcılar görevlerinden uzaklaştırıldı, aramaya katılan polisler ve askerler sorgulandılar ve tutuklandılar.  Tutukluluk kararına itiraz edildiği, yargının da Başbakanımızı kızdıran tahliyeye karar verdiği anlaşılıyor. 

Son zamanlarda (kulunuz dahil) hukuk uzmanı olmayanlar bile öğrendiler. Suç işlediği gerekçesiyle gözaltına alınan veya tutuklanan kişilerin tekrar suç işleme veya delilleri karartmaları ihtimalleri bulunmuyorsa, yargılama sürerken serbest kalabiliyorlar. Kuralın mantığı sağlam. Mahkeme zanlıları mahkum etmeyebilir. Davanın beraatla sonuçlanması durumunda “tutukluluk” işlendiğini kabul edilmeyen bir suçtan “hapis yatmak” olacağından, bazı koşulların yerine gelmesi şartıyla kişinin serbest bırakılması hakkaniyete uygundur. 

Başbakanımız, anayasal yargı ile de ihtilafa düşmüştür. Anayasa Mahkemesi’nin bazı yasaları iptal etme kararlarını siyaset yapmak olarak nitelemekte, kamuoyuna şikayet etmektedir. Sayın Erdoğan, yanlış karar verdiğini iddia ederek, yargıyı kamuoyu nezdinde bu alenen eleştirirken, bir yandan yetkilerinin dışına çıkmakta, diğer yandan yargıya ne yapması gerektiği telkiniyle kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal etmektedir. Yürütmenin yargının kararlarına olağan yasal yollardan itiraz etme hakkı var; ancak kendini yargının yerine koyma hakkı yok. Demokrasilerde yargı, yürütmenin kanuna uygunluğu tartışmalı eylemlerine karşı vatandaşın sahip olduğu en güçlü dayanaktır. Yargıya saygı göstererek yürütme, istemese de, bu dayanağı desteklemek mükellefiyetindedir. 

Belli ki, temel bir sorunla karşı karşıyayız. Ancak sorun yargıdan ziyade başbakanımızın görev anlayışından kaynaklanıyor. Başbakanımız, çoğunluk oylarıyla iktidara geldiğinden yola çıkarak, ülkeye “hükmetmek” istiyor. Halbuki ülkemiz, anayasası “kuvvetler ayrılığı” ilkesine uygun olarak “yönetilmek” üzere tasarlanmış bir demokrasidir; büyük çoğunluğun oyuyla seçilmiş olanlar için dahi şahıs hükümranlığını öngörmemektedir. Anayasamızı değiştirmek zor. Başbakanımızın yaklaşımını değiştirmesi ise kolay ve daha isabetlidir. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019