Anayasa'dan önce sırada yıllardır bekleyen yasalar var

Anayasa değişikliği ekonomiyi, iş ve aş sorununu nasıl etkileyecek bilemiyoruz ama, ekonomiyi, iş ve aş sorununu doğrudan ilgilendirecek yasalar yıllardır TBMM komisyonlarında sürünürken Anayasa tartışmalarının onların önüne geçmesi ve Anayasa değişiklik teklifi ile ilgili çalışmalar nedeniyle ekonomiyi çok hem de pek çok ilgilendiren tasarıların belli olmayan tarihlerde ele alınmak üzere rafa kaldırılması üzücüdür.

Belki politikacılar bu konudaki ertelemenin önemini fark edemiyor. İş çevrelerinin ve meslek kuruluşlarının görevi bu işin önemimi anlatmaktır.

DÜNYA'da dün "Dört yasanın bir başka bahara kaldığı" nı hatırlatan bir haber vardı. Bu habere bağlı olarak TBMM'de ele alınamayan yasa tasarılarının ekonomi ve iş alemi için önemleri belirtiliyordu.

Bu yasa tasarıları,

(1) Türk Ticaret Kanunu Yasa Tasarısı,

(2) Türk Borçlar Kanunu Yasa Tasarısı,

(3) Hukuk Usulü Mahkemeleri Yasa Tasarısı ile

(4) Ticari Sır ve Kişisel Sırlar ile ilgili yasa tasarısıdır.

Bırakınız içeriklerini, isimlerinden de anlaşılacağı gibi bu dört tasarı da iş aleminin işleyişini kolaylaştıracak düzenlemeleri hedef almaktadır.

Hükümetin bu günlerde maalesef gündemi dış ve iç politika sorunları ile o kadar yoğun ki, Başbakan Sayın R.T. Erdoğan ekonomi konularına vakit ayıramıyor. Sadece kendisine aktarılan bilgiler çerçevesinde ekonomide işlerin çok iyi gittiğini tekrarlıyor.

Ekonomide işlerin çok iyi gittiği rahatlığı ile dış politika ve iç politika konularına yoğun ilgi gösteriyor.

Şimdilerde dış politika gündeminde ABD ziyareti var. Güvenlik Konseyi'nde İran'ın nükleer faaliyetine bağlı olarak alınacak kararda Türkiye'nin reyi önem kazandı. Ermenistan ile ilişkiler yine öne çıktı. Azerbeycan ile ilişkiler soğudu. İsrail ile gereksiz bir gerginlik yaşanıyor. İçeride Anayasa tasarısı nedeniyle bardakta fırtınalar koparılıyor.

Ekonomide sadece olumlu göstergelere bakarak rahatlamak yanlış olur. Milli Gelirdeki küçülmenin beklenenden iyi çıkması, 2009'un kötü rakamlarına göre 2010 yılının ilk 3 ayında GSYH 'de artış bekleyişi, enflasyonun yüzde 10'dan yüzde 9'a gerilemesi, ihracat artışı iyimserliği artırıyor.

Fakat işsizlik, giderek artan ithalat nedeniyle büyüyen cari açığın 30 milyar dolara doğru tırmanışa geçmesi, tarım ürünleri üretici fiyatlarındaki artışın bir yılda yüzde 22 olarak açıklanması, üretimin bir türlü artamaması, kanuni tabibe uğrayan KOBİ banka kredilerindeki artış hiç de iyi göstergeler değil.

Tabii ki kötümserlik işe yaramaz. Ama ileri ölçüdeki iyimserlik de sorunların teşhis ve tedavisini önler.

Tarım Dünyasından

DÜNYA'nn "Tarım Dünyasından" köşesi, medyada tarım konularının tarafsız gözle ve ciddi olarak ele alındığı, sadece tarım konularının işlendiği tek köşedir.

DÜNYA'da Nezih Demirkent'in açtığı bu köşede 14 yıldır Ali Ekber Yıldırım yazıyor.

Türk basınında Sadullah Usumi'den sonra sadece tarım konusunda yazı yazan tek gazeteci olan Ali Ekber Yıldırım, uzmanlık alanında konuları işlerken siyasi yaklaşımlardan her zaman uzak durmuştur.

Daha önceki hükümetlerin tarın bakanları ile olduğu gibi bu hükümetin Tarım Bakanı Mehdi Eker ile de iyi ilişkiler içindedir.

Geçen hafta sonu CNNTürk'de programlanın bir Bakan-Gazeteci buluşmasına bakanın, Ali Ekber Yıldırım ile birlikte olmamak için katılmaması üzüntü yaratmıştır. Burada büyük olasılıkla bir yanlış anlama vardır. Bakan böyle bir yaklaşım içinde olamaz.

Çünkü eğer bakanlar kendi konularında uzmanlaşmış gazetecilerin şu veya bu şekildeki haber ve yorumlarını bahane ederek kendilerine göre gazetecileri cezalandırmaya kalkarlar ise o zaman bakanlıkların ilgi alanlarında uzmanlaşmış gazeteci kalmaz. Gazeteciler belli konularda uzmanlaşamaz.

Sanırım Ali Ekber Yıldırım'dan sonra günlük gazetelerde tarım konusunda en fazla yazı yazan benim. Şimdi meraklanmaya başladım? Acaba Tarım Bakanı yazılarımdan memnun mu, değil mi, beni seviyor mu, sevmiyor mu?