Anayasa sorununu basite indirgiyoruz!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Parlamentoda partilerarası bir komisyon oluşturulmasıyla yeni bir anayasaya sahip olmamızın ilk adımı atıldı. 2011’de göreve başlayan parlamentoda da benzer bir komisyon kurulmuş, altmış madde üzerinde anlaşma sağlanmış, konu başkanlık sistemine gelince çalışmalar tıkanmış, sonuca varılmadan komisyonun faaliyeti sona ermişti. Şimdi de benzer bir durumla karşıyayız. İktidar partisi başkanlık sisteminin müzakeresi konusunda ısrarcı davranıyor, muhalefet ise karşı. Geçmiş tecrübemizden yola çıkarsak, başarılı sonuç beklememiz için güçlü bir gerekçeden mahrumuz.

Mutlaka yeni bir anayasaya kavuşmamız gerektiğine ilişkin tartışmalar sırasında  peşinen doğru olduğu benimsenen, ancak ciddi bir mantık süzgecinden geçirilmesi gereken iki varsayım  var. İlkin, seçimle göreve gelmiş parlamenterlerden kurulu heyetin yapacağı anayasanın başka yöntemlerle yapılmış olan bir anayasadan mutlaka daha demokratik olacağıdır. Üzerinde dikkatle düşünüldüğünde, bu varsayımın doğru olmadığı anlaşılır. Anayasanın yapılma ve kabul yöntemleri ile içeriğini birbirinden ayırmak lazımdır. Anayasanın bir halkoylaması ya da seçilmiş temsilcilerin vasıflı çoğunluğu ile kabulü günümüzdeki demokrasi anlayışına uygundur. Bu, belgenin meşruluğunun da temelini oluşturması nedeniyle bir mecburiyet olarak görülebilir. Buna karşılık, anayasanın parlamento tarafından hazırlanması içeriğinin demokratik olacağı anlamına gelmez.  Eğer şu andaki iktidar partisi tek başına anayasa yapabilecek sayıya ulaşmış olsaydı (ulaşacak olursa da diyebilirsiniz), sizce üç kuvvetin uyumunu esas alacağı söylenen böyle bir belgenin demokratik olması beklenebilir miydi? Ben emin olamıyorum. Anayasanın hazırlanmasının sadece bir parlamento imtiyazı olması gerekmiyor.

Gelelim ikinci varsayımımıza. Biz eğer yasalarımız “iyi” ve “doğru” yapılırsa, siyasi sorunlarımızı aşabilmeyi ve sağlam bir demokrasiye kavuşacağımıza güveniyoruz. Öyle mi dersiniz? Hep birlikte şahit olduğumuz gibi, yasa yapmak yetmiyor, başta siyasi kadrolar olmak üzere bütün devlet kurumlarının da yasalara uymayı kabullenmeleri gerekiyor. Şu anda yürürlükte olan anayasada öngörülmemiş olmakla beraber, Cumhurbaşkanımız icranın fiili başkanı gibi davranmakta, bir yaptırımla da karşılaşmamaktadır. Daha önceki yıllarda da bir başka cumhurbaşkanımız “anayasayı bir defa ihlal etmekle birşey olmaz,” diyerek yasalara uymamanın meşru olabileceği gibi hukuk devletinin temelini yıkabilecek kapıyı zaten aralamıştı. Demek ki, mükemmel kurallar koymak, denge ve denetleme sistemleri kurmak yanında, bu kuralların kutsallığına inanan, onlara uymayı şiar edinen bir siyaset kadrosuna ve anayasaya saygı göstermeyen siyaset adamlarını seçimde eleyen seçmenlere ihtiyacımız var.

Seçilmiş kadrolar anayasa yapsınlar demek sorunları gerçeklerden uzak biçimde  basite indirgemek oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019