Anayasa Mahkemesi’nin ek vergi kararı ve “kamu yararı” dilemması
Anayasa Mahkemesi (AYM) geçtiğimiz hafta, 2023 Mart’ında çıkan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un kurumlara ek vergi getiren düzenlemesinin (7440 SK md.10, f.27) Anayasa’ya (AY) aykırı olmadığına karar verdi (K.2024/82). AYM özetle, bu düzenlemenin;
-Gerçek geriye yürütülen bir kural olmakla birlikte, deprem gibi toplumu temelden sarsabilecek olaylar nedeniyle getirilen kanuni düzenlemelerin geriye yürütülebileceğine,
-Kanunilik ve belirlilik ilkelerine uygun olduğuna,
-Mülkiyet hakkını ihlal etmediğine, zira deprem nedeniyle mülkiyet hakkının bu şekilde sınırlandırılmasında kamu yararı olduğuna ve deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların hangi araçla giderileceğinin takdirinin yasa koyucuya ait bulunduğuna,
-Deprem gibi olağanüstü olayların yaşandığı dönemlerde ekonomik kayıpların telafisi amacıyla, ölçülü olmak kaydıyla ek vergi getirilebileceğine, 7440 SK ile getirilen ek verginin indirim imkanından yararlanılan tutara göre hesaplandığı için verginin mali güçle orantılı olması ilkesi ve bu bağlamda eşitlik ilkesine aykırı olmadığına oybirliğiyle karar verdi.
Dolayısıyla, AYM kısaca şunu dedi: Deprem gibi olağanüstü durumlarda getirilecek ek vergiler bazı Anayasal ilkelere aykırı olsa da iptal edilmeyebilirler. Çünkü, bu ek vergiler kamu yararına hizmet etmektedirler. Buradaki kamu yararı ise, depremin yol açtığı ekonomik kaybın telafisidir. Bu karar, genel bir yaklaşım şekli ortaya koyduğundan, ek vergiden etkilenen mükellef işletmelerden çok daha fazla bir etki alanına sahip: Hem yurt içinde hem de yurt dışında!
AYM’nin incelediği konu:
AYM, nakit sermaye artışında faiz indirimine (KVK md.10, f.1, b.ı) getirilen ek verginin AY’ya uygun olup olmadığını inceledi. Bir şirketin öz sermayesi, özellikle de nakit sermayesi ne kadar güçlüyse, ticari hayattaki başarı şansı ve devamlılığı o kadar yüksek olur.
Finansal yapısı güçlü şirket -dış kaynağa bağımlı olmaksızın- kendi imkanlarıyla yatırım yapabilir, ticari faaliyetini rahat sürdürebilir ve ekonomideki türbülanslara karşı daha dayanıklı olur. Böyle bir şirketin alacaklıları da rahattır; alacaklarını zamanında ve eksiksiz elde ettiklerinden, ticari faaliyetlerini bu güvence içinde planlayabilirler. Dolayısıyla güçlü işletme, yatırım, istihdam, sorunsuz tedarik zinciri ve para akışı anlamına gelir. Güçlü işletmelere sahip bir ülkenin ekonomisi sağlam olur. Bu şekilde vergi gelirleri de artar.
Bu nedenle, mevcut yasa sayesinde, nakit sermaye artışına giden ya da yeni kurulan şirketler, arttırdıkları veya yeni koydukları nakit sermaye üzerinden belli bir kısmı (Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası faiz oranının %50’sini, yurtdışından sermaye getirilmesi halinde %75’ini) kurumlar vergisi matrahı hesaplanırken indirebiliyorlar. Yani daha az vergi ödüyorlar. Yasanın amacı, şirketlerin nakit sermaye artışını desteklemek; çünkü bunda kamu yararı var.
Kamu yararı dilemması:
AYM’nin bu kararı tartışmaya çok açık. Aynen ek motorlu taşıtlar vergisinde olduğu gibi, bu kararın mihenk taşı da “kamu yararı”. Bu nedenle de, gözler kararı okurken, “kamu yararı nedir”, “farklı kamu yararları olduğunda önceliğin hangisine ait olduğu neye göre belirlenecek”, “yasa koyucunun kamu yararı konusundaki takdir yetkisinde sınır yok mudur”, “gereklilik ilkesi içi boş bir ilke midir?”, “yasa koyucu tutarlılık ilkesine uygun davranmak zorunda değil midir?” gibi soruların cevabını arıyor.
Buradan AYM’ye soralım:
1-2023 yılındaki elim depremlerden hemen bir ay sonra çıkartılan 7440 SK, aynı zamanda “Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi affı”nı, yasa koyucunun ifadesiyle, “kamu alacağı yeniden yapılandırması”nı getiren bir kanun! 7440 SK ile, 1 trilyon 300 milyar TL kamu alacağının yeniden yapılandırılması öngörülüyordu, ki bunun 838,3 milyar TL’si vergi borçlarıydı (ek vergi ile tahakkuk eden rakam ise 200 milyar TL). 7440 SK o kadar cömertti ki, 2022 yılına ilişkin daha beyannamesi verilmemiş vergilere bile yeniden yapılandırma yolu açtı (geçici 1. madde).
Ancak AYM, 2023 Ekim’inde verdiği kararla (K.2023/191), 7440 SK’nın bu dünya vergi hukuku tarihinde eşi zor görülür geçici 1. maddesinin dahi Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verdi. 7440 SK ile, bir yandan depremlere rağmen büyük bir kamu alacağından vazgeçilirken diğer yandan ek vergi getirilmesi büyük bir çelişki değil midir? Madem ki depremler nedeniyle kamu gelirine ihtiyaç var, o zaman bu kadar büyük bir kamu alacağından vazgeçilmesinde nasıl bir kamu yararı var? Gelir ihtiyacı olanın, öncelikle kendi alacağının peşine düşmesi gerekmez mi?
Yasa koyucu, takdir yetkisini, “deprem nedeniyle büyük bir kamu gelirine ihtiyacım var, ama buna rağmen devletin çok büyük bir alacağından vazgeçiyorum, buna karşılık bazılarına ek vergi getiriyorum” şeklinde nasıl kullanabilir?
2-Nakit sermaye artışında faiz indirimi dahil, kurumlara tanınan tüm vergi avantajlarına kamu yararı düşüncesi temel teşkil eder.
Tamamen yasa düzenlemesine güvenerek, parasını KKMH’ye yatırabilecekken finansal yapısını güçlendirmek için nakit sermaye artışına giden ya da diğer vergi istisna ve indirimlerinden yararlanarak yatırım yapan bir şirket, bundan sonra ülkede yatırım konusunda nasıl davranır? Yabancı yatırımcının mumla arandığı bir dönemde, yabancı yatırımcı yasal düzenlemelerine güvenilmesi zor bir ülkeye gelir mi? Bu karar ile kamu yararı gerçekten de korunmuş mudur?