Anayasa Mahkemesi'nin iki kararı
ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] CHP, "türbanlı örtünmeyi" yükseköğretim kurumlarında serbest bırakan Anayasa değişikliğini, DSP'nin de katılımıyla Anayasa Mahkemesi'ne götürecek. Bu biliniyor. Bilinen bir şey daha var: "Türban sorunu" 1988 ve 1990 yıllarında da iki kez Yüksek Mahkeme'de dava konusu oldu. Zamanın ANAP iktidarı 1988 yılında Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) eklediği 16. maddeyle "Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" hükmünü getirdi. Anayasa Mahkemesi bu maddeyi 1989 yılında iptal etti. İktidar "yılmadı": 1990 yılında bu kez aynı kanuna eklediği, bugün de tartışma konusu olan 17. madde ile şansını denedi: "Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir" şeklindeki hüküm de Anayasa yargısı tarafından 1991'de iptal edildi. 1989 kararı Yüksek Mahkeme'nin üçüncü kez nasıl bir karar vereceği henüz bilinmemekle birlikte, aynı konuda "içtihat" nitelikli iki kararın gerekçelerini hatırlamakta yarar var. İşte 1989'daki kararın bazı "çarpıcı" bölümleri: "Laik düzende özgün bir sosyal kurum olan din, devletin kuruluşuna ve yönetimine egemen olamaz. Devlete egemen ve etkin güç, dinsel kurallar ve gerekler değil, akıl ve bilimdir. Din, kendi alanında ve vicdanlardaki yerinde, Tanrı ile insan arasındaki inanış olgusudur. Kişinin iç-inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin, devlet işlerinde söz sahibi ve çağdaş değerlerle, hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı ve dayanağı olması düşünülemez. (...) "Laiklik bir bütündür. Özellikle eğitim-öğretim alanında laikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemli durulacak bir konudur. (...) Öğretim ve eğitim alanında da buyruklarıyla ilişki kurulamaz. Demokrasinin güvencesini ve Cumhuriyet'in özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlılık ve özenle korunması Anayasa gereğidir. (...) "Laikliğin, Türk devriminin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir. (...) Özgürlükler Anayasa ile sınırlıdır. Anayasa'daki laiklik ilkesine ve laik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz." 1991 kararı Anayasa Mahkemesi 1990 yılında YÖK'e eklenen 17. maddeyi, 1991 yılında verdiği "yorumlu" kararla iptal etti. Bu düzenlemenin "dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılmasını ve dinsel nitelikli giysileri kapsamayacağını" vurguladı. Maddedeki "yürürlükteki kanunlar ibaresinden sadece yasa hükmü değil, başta Anayasa olmak üzere yürürlükteki (laik) hukuk düzeninin anlaşılması gerekir" dedi. Ek 17. maddenin "normatif" anlamından "dinsel inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılmasının anlaşılması halinde Anayasa'nın 153. maddesine aykırılık oluşacağına" dikkati çekti. Anayasa Mahkemesi'nin "türban sorunuyla" ilgili bu kararları özü, sözü ve ruhuyla, "türban" dayatmasının Anayasal rejimin bütününü ilgilendirdiğini ortaya koyuyor. Kararların ana dayanağı, Anayasa'nın Cumhuriyet'in "laiklik" dahil temel niteliklerini belirleyen 2. maddesi. AKP-MHP ittifakı 2. madde engelini 10. ve 42. maddeleri değiştirerek aşmanın peşinde. Anayasa yargısı ise "stratejik" bir kararın eşiğinde... Bakalım ne diyecek?