Anadolu’nun Nabzı’ hastalığın nedeni de çaresi de siyaset diyor
Gazetemiz DÜNYA, güzel bir çalışmaya imza attı. 37 merkezde iş dünyasından 158 yönetici ile güncel sorunlar üzerine bir anket yaparak Anadolu’nun nabzını tuttu. Organize sanayi bölgeleri başkanları, ticaret ve sanayi odası başkanları, iş dünyası örgütleri temsilcileri, yönetim kurulu üyeleri gibi yönetici düzeydeki kişilerin katıldığı bu çalışma, gerçekten ekonominin ve iş dünyasının nabzının nasıl attığını, neden böyle attığını, nabzın sağlıklı tempoya ulaşabilmesinin ilacının ne olduğunu anlamak isteyen için çarpıcı, net ve uyarıcı sonuçlar ortaya koyuyor.
Anket aynı zamanda iş dünyasının mevcut ortamda -tahmin edilebilir nedenlerle- demeçlere yansı(ya)mayan düşüncelerine de tercüman olmuş.
Anket öncelikle işlerin kötü gittiğini ortaya koyuyor. İşlerinin geçen yıla göre durgunlaştığını veya çok durgunlaştığını söyleyenlerin oranı yüzde 55.7’yi buluyor. Canlandı diyenler ise sadece yüzde 15.2. Anket işlerin neden durgunlaştığını da ortaya koyuyor. İşlerinin durgunlaştığını söyleyenlerin yüzde 61.4’ü nedenin iç siyasi konjonktür olduğunu, yüzde 17’si de dış siyasi konjonktür olduğunu söylüyor. Durgunluğa yol açan nedenler arasında finansman sıkıntısı ve talep yetersizliği gibi faktörlerin payı, iç siyaset faktörünün yarısı kadar bile değil.
Anket iş dünyasının gelecekten de pek umutlu olmadığını da gösteriyor. “İşler ne zaman açılır?” sorusuna verilen yanıtlar arasında ilk sırada yüzde 30.7 ile “belirsiz” yanıtı geliyor. İşlerin 2017’de de açılmayacağını 2018, 2019 veya 2020’de açılabileceğini tahmin edenlerin toplam oranı yüzde 43.2. İş dünyasının dörtte üçü ya önünü göremiyor ya da işlerin iki yıldan önce düzelebileceğine ihtimal vermiyor. Anketin çözüme ilişkin sonuçları da aynı ölçüde dikkat çekici.
Kısa vadeli çözümlere ilişkin olarak “Ekonominin şu anda çözülmesi gereken en önemli üç sorunu nedir?” sorusuna verilen yanıtların başını yüzde 81 gibi ezici bir ağırlıkla terör çekiyor ve bunu yüzde 56.3 ile dış politika izliyor. Finansman ve maliyet sıkıntıları ile sanayi politikaları gibi ekonomiye ilişkin faktörler, siyasi faktörlerin çok gerisinden geliyor.
Orta vadeli çözümlere ilişkin yapısal reformlara ilişkin soruya verilen yanıtların ezici ağırlığı da ekonomi tarafında değil, siyaset tarafında. İlk sırada yüzde 75.3 ile adalet sisteminin kalitesinin artırılarak hızlandırılması, ikinci sırada yüzde 68.4 ile eğitim sisteminin ekonominin ihtiyaçlarına göre dönüştürülmesi geliyor. Yüzde 21.5 ile daha alt sıralarda olmakla birlikte seçim sistemi ve siyasi partiler kanunun düzeltilmesi de öncelikli reform önerileri arasında yer alıyor. Ekonominin en büyük yapısal sorunu olan cari açığa ilişkin reform taleplerinin payı yüzde 35-36 ile politik reform önerilerinin ancak yarısı kadar ağırlığa sahip.
Açıkça görülüyor ki mevcut ortamda ekonominin de, iş dünyasının da birincil sorunu ne kredi faizlerinin yüksekliği, ne finansman sıkıntısı, ne bankalar, ne de talep yetersizliği. Ekonominin birincil sorunu, artık ekonomik faktörler değil, iç ve dış siyasetteki gelişmeler.
Ne iç siyasette ne de dış siyasette öngörülebilir bir durum ve umut verici gelişmeler olmadığı için de ekonomi aktörleri önünü göremiyor. Bu yüzden ankete katılanların yüzde 69.6’sı, şu an ekonomideki en büyük sıkıntının “belirsizlik ortamı” olduğunu söylüyor.
Anket bir şeyi çok net olarak söylüyor: Ekonomideki kötü gidişin birinci nedeni iç ve dış siyasetteki yanlış gidiştir. Ekonomideki kötü gidişi de ancak iç ve dış siyasette izlenen yolun terk edilmesi tersine döndürebilir. Son derece kırılgan bu ekonominin, bu sorunlu siyasetlerin yükünü pek fazla taşıma gücü ve şansı yok.