Anadolu'dan Şampiyon Çıkabilir mi? Ya da Rekabetin Ekonomi Politiği

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Geçen hafta bu sütunlarda "Anadolu'dan Şampiyon Çıkar mı ya da Türk Futbolu İçin Daha Fazla Bursaspor!.."başlığıyla bir yazıyı kaleme almış ve özetle şunları söylemiştik…

"Bursaspor'un bugün dolu dizgin gidişinin önünde sportif bir engel bulunmuyor. Ancak şampiyonluk ta sadece sportif performansla gelmiyor. Şampiyonluk yolu engebeli, dolambaçlı ve dikenli bir yol. Bu yolu tamamlamak için sağlam ve sağlıklı bir mali yapı da tek başına yeterli olmuyor. Çünkü futbol sisteminin işleyişi çok önemli bir etken. Sistemin temel dinamiklerindeki dengesizlikler giderilmediği sürece, Bursaspor tüm Anadolu'nun gücünü de arkasına alarak şampiyonluğa ulaşıp sıra dışı bir örnek olarak ismini Türk futbol tarihine altın harflerle yazdırması, hoş bir tesadüf olarak kalacaktır. Asıl olan Bursaspor'u yeni Bursasporlar'un izlemesine ve Bursaspor'un başarılarını kalıcı kılabilmesine olanak sağlayacak futbol alt ve üst yapılanmasının sağlanması; Anadolu kulüplerinin rekabet gücünün yükseltilmesi; Üç büyükler lehine haksız rekabetin minimize edilerek, dengeli gelir dağıtımının sağlanmasıdır."

Gerçekten de en son 1983-84 sezonunda Trabzonspor'un altıncı ve son şampiyonluğunu yaşadığımızdan bu yana Anadolu'dan şampiyon çıkmadı. Daha doğrusu çıkamadı. İstanbul'un üç büyük kulübü şampiyonluğu 26 senedir kimseye kaptırmadı. O zamanki adıyla Türkiye 1. Ligi, 1992'den sonra da "Süper Lig" olan Türkiye'nin profesyonel en üst futbol liginde rekabet böyle şekillendi. Bu süreç içinde şampiyonluğa çok yaklaşan, sezona çok iyi başlayıp, ancak sonunu getiremeyen takımlarımız oldu. Ama bu sezona kadar bizi en çok heyecanlandıran da Sivasspor oldu. Eğer Bursaspor bu konumunu devam ettirebilirse, Türkcell Süper Lig'de yeniden bir Anadolu ihtilali yaşamış olacağız. Ancak bu ne kadar kolay? Buna bir bakmamız gerekiyor. 53 yıldır sadece dört takımın şampiyon olabildiği; son 26 yıldır da üç İstanbul takımının ezici tahakkümüyle devam eden bir ligde yeni şampiyonlar çıkabilir mi? Bunun rekabet açısından ekonomisi nasıl? Mevcut yapı buna ne kadar izin veriyor? Salt bir yıllığına bile olsa bir Anadolu takımının şampiyon çıkması bu kısır döngüyü bitirebilir mi? İşte bu soruların yanıtını aramaya bu haftada Bursaspor özelinde devam edeceğiz.

Bursaspor şampiyon olabilir!

Bursaspor ya da bir başka Anadolu takımı Türkcell Süper Lig'de bu yılı ya da daha sonraki sezonları şampiyon olarak tamamlayabilir. Ancak şampiyonluğun kalcı ve sürdürülebilir olması analizimiz açısından anlamlı. Çünkü biz asla Bursaspor'un Türk futbolu için sıra dışı bir örnek olarak kalmasını istemiyoruz. Anadolu'nun her türlü haksız rekabete maruz kalmış ve adil olmayan gelir dağılımı nedeniyle finansal ve iktisadi sıkıntılar içindeki cesur ve özverili takımlarının önlerinin açılmasını istiyoruz.

Geçen hafta bu sütunlarda yer verdiğimiz veriler bize; Türk futbol pastasının futbolumuzu daha ileri noktalara taşıyabilecek büyüklüklere ulaşamadığını; var olan pastanın paylaşımında çok ciddi dengesizlik ve haksızlıkların bulunduğunu; paylaşılan kaynakların ise verimli ve efektif kullanılamadığını; üç büyüklerin lehine amansız bir haksız rekabetin bulunduğunu gösteriyor. Yani İçinde bulunduğumuz mali ve iktisadi durum bugün Türk futbolunun ayağına pranga olmuş durumda. Futbol gelirlerinin dengede rekabeti sağlayacak, futbol kalitesini yükseltecek, teşvik ve şikeyi ortadan kaldıracak şekilde düzenlenmesi ve dağıtılması Federasyon'un önünde duran en acil görev...Bu sorunlarımızı gideremediğimiz sürece Türk futbolunda rekabete, kaliteye ve yeni şampiyonlara hasret kalacağımız görülüyor. Bu yapının oluşturulması, sadece lokal rekabeti getirmiyor. Avrupalı devlerle de baş edebilmenin yolu da buradan geçiyor. İşte bu koşullarda gerekli ve yeterli iyileştirmeleri sağlayabilirsek, o zaman yeni Bursasporlar çıkartabiliriz. Yoksa hayallerimiz sadece bir temenni ve dilek olarak kalır. Türkiye'nin 60'lı yıllarda yaşadığı toplumsal uyanış hareketinin, Süper Lig'de de yaşanabilmesi için Bursaspor çok önemli bir fırsat... Bu nedenle Türk futbolunda sloganımız: "İki, üç daha fazla Bursaspor" olmalıdır ki, hayallerimiz gerçeğe dönsün.

Turkcell Süper Lig'de rekabet analizi

Doç.Dr. Kutlu Merih ile 2006 yılında kaleme aldığımız Futbol Ekonomisi isimli kitabımızda, Türkcell Süper Lig'in çok detaylı tarihsel bazlı bir rekabet analizini yapmıştık. Bu analizimizde özellikle futbol ekonomisinde rekabetin nasıl ölçümlenmesi gerektiği üzerinde durmuş ve rekabetin üzerinde yükseldiği gelir dağılımındaki dengesizliğe ilişkin Lorenz Eğrisi ve Gini Katsayısı ile Turkcell Süper Lig'in bir tomografisini çekmiştik. Bu konuda Türk futbol ekonomisine orijinal bir katkı sağlayan Çukurova öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Güneş'in çok kapsamlı bir analizi yer almaktaydı. Biz bu analiz temelinde verileri biraz daha güncelleyerek ancak çok da detaya girmeden bu hafta biz bu iki kavram temelinde Türkcell Süper Lig'de Anadolu Kaplanları'nın İstanbul Triosu ile baş edip edemeyeceklerini inceleyeceğiz.

Lorenz Eğrisi

Gelir dağılımındaki eşitsizliği analiz eden bu yaklaşımı futbola uyarladığımızda, ilginçtir ki, çıkan sonuçlar sosyal ekonomide alınan sonuçlara yakın özellikler taşıyordu.

Yatay eksende nüfusun, dikey eksende de bu nüfusun elde ettiği gelirin kümülatif oranlarının bulunduğu Lorenz Eğrisi, gelir dağılımındaki eşitsizliğin grafiksel olarak gösterilme yollarından biridir. Eğrinin yatay ekseninde kişi veya hane halkları nüfusunun birikimli yüzde payları, dikey eksende ise bu kişi veya hane halklarının elde ettikleri gelirin birikimli yüzde payları yer alır. Lorenz eğrisinde Gelir dağılımda ülke nüfusu genelde beş eşit gruba ayrılır. Her bir parça nüfusun % 20' sini temsil eder. Böylece, her bir gruba düşen ulusal gelir hesaplanarak hane halkının yüzde dağılımı ile gelirin yüzde dağılımı karşılaştırılır.

Lorenz eğrisi, eğer gelirin dağılımında bir eşitlik söz konusu ise herkesin gelirden eşit ölçüde pay aldığını ifade etmek için 'Mutlak Eşitlik Doğrusu' adını alır. Başka bir deyişle, gelirler bireyler arasında eşit olarak dağılmışsa Lorenz eğrisi mutlak eşitlik doğrusu ile çakışarak 45°'lik bir doğru biçimini alacaktır. Lorenz eğrisinin tam eşitlik doğrusundan uzaklaşmaya başlayarak daha çukur hale gelmesi gelir paylaşımında eşitsizlik olduğu anlamına gelmektedir.

Lorenz eğrisinin Türkiye 1. Futbol Ligi'ne uyarlanmasında gelir yerine puan, nüfus yerine takımlar baz alınmıştır. Yatay eksende takımların kümülatif oranları, dikey eksende ise bu takımların elde ettiği puanların kümülatif oranları yer almaktadır. Lorenz eğrisi yüzde olarak ligdeki toplam alınan puanların ne kadarını kaç takımın aldığını göstermektedir. İdeal / Mutlak eşit puan dağılımı sisteminde yüzdelik dilimler halinde yatay ve dikey eksenleri 20'lik dilimlere ayırdığımızda takımların kümülatif olarak % 20'si toplam puanın %20'sini, takımların kümülatif olarak %40'ı toplam puanın %40'ını almalı ve bu seri bu şekilde devam etmelidir. Bunun gerçekleştiği durumda 'tam eşitlik doğrusu' üzerinde bir denge sağlanır ve bu eşitlikçi durumu ifade eder. Pek çok nedenden ötürü bunun gerçekleşmesi oldukça zordur. Bu durumda eşitsizliğin ölçütünün ne olduğu önem kazanmaktadır. Lorenz eğrisinin tam eşitlik doğrusuna ne kadar yakın olursa bu arzu edilen duruma yaklaşıldığını gösterir. Mutlak eşitlik doğrusundan uzaklaşıldıkça eşitsizlik olduğu anlamına gelmektedir.

Sezonsal Lorenz Eğrisi Türkiye 1.Ligindeki bir sezon sonunda takımların topladıkları puanların toplamının , ligi oluşturan takımlar arasındaki dağılımını ifade etmektedir. Buradaki tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, Sezonsal Puan dağılımında puanın takımlar arasındaki dağılımı ön plandadır. Takımlar arasındaki güç dengesinin göstergelerinden biri olarak kabul edebileceğimiz toplanan puanlar ve bunların dağılımından beklediğimiz ilk hedef takımlar arasında puan eşitsizliklerinin belirlenmesidir. Bu anlamda analizimiz belirli bir grup takımı baz almakta ve statik bir analizdir.

Takımlar arası puan dağılımında eşitsizlikler, takımların aldıkları puanın büyüklüğüne göre belirlenir. Bu çalışmanın literatürde puan baz alarak uygulanmasının bir nedeni de futbolda sonuca dayalı ve puana bağlı oluşan ve başarıyı ve başarısızlığı kendi içinde sıralayabilen bir gösterge olmasıdır. Bu konuda en açık ve erişilebilir veriler mevcuttur. Aynı çalışmayı takımların gelirlerini baz alarak da yapmak mümkündür.           

Yapılan analizlerde Türkiye 1.Futbol en iyi dağılımın olduğu sezon 1979-1980 olarak karşımıza çıkarken; en kötü dağılımın olduğu sezonlar ise 1996-1997; 2004-2005 sezonlarını görüyoruz. Bu sonuçlar diğer analizlerimizle de paralellik gösteriyor. 53 yıllık toplam puan durumunun lorenz egrisine uyarlanması durumunda ise tüm Türkiye ligi tarihindeki özellikle 3 büyük kulübün ağırlığı daha net şekilde hissediliyor. Fenerbahçe, Galatasaray , Beşiktaş ve Trabzonspor'un 53 sezonda toplam puanların yaklaşık 1/3'ünü topladıklarını gözlemliyoruz. 65 takımın bugüne kadar ligimizde mücadele ettiği düşünüldüğünde sadece 4 takımın toplam puanların üçte birini almış olması ligdeki bu takımların ağırlıklarının ne denli yoğun olduğunun bir göstergesi olarak kabul etmek gerekiyor.

Buna karşın rekabet açısından bakıldığında ise bu durumun ne yazık ki çok da olumlu bir gösterge olarak algılanmaması gerekiyor. 4 takımı topladıkları puanlar açısından izleyen 8 takıma baktığımızda sırasıyla Ankaragücü, Altay, Bursa, Gençlerbirliği, Samsunspor, Göztepe, Eskişehirspor İstanbulspor ve Sivasspor izliyor. Diğer grupta yer alan bu 9 takımın bugün sadece dördü Türkiye süper liginde oynuyor.

Türkiye 1.Futbol Ligi 1959-2009 Lorenz Eğrisi

 Yukarıdaki tablo bize Turkcell Süper Lig'de gelir dağılımı açısından çok önemli bir dengesizliğin bulunduğunu ortaya koyuyor. Henüz gelirlerin bu kadar artmadığı başlangıç döneminde gelirlerin dağılımında çok büyük bir fark bulunmazken; Lig'deki tüm takımların gelirden eşit ölçüde pay aldığını gözlemleyebiliyoruz. Nitekim, Mutlak Eşitlik Doğrusu'na bakıldığında, Türkiye Profesyonel futbol gelirlerinin ligdeki takımlar arasında bir uçurum yaratmayacak şekilde dağıtıldığını; bu nedenle de Lorenz eğrisinin mutlak eşitlik doğrusu ile çakıştığını görebiliyoruz. Ancak daha sonraki yıllarda bu eşitlik eğrisinin hızla 45°'lik doğrudan uzaklaşmaya başladığını; bu nedenle Lorenz eğrisinin tam eşitlik doğrusundan uzaklaşmaya başlayarak daha çukur hale geldiğini ve gelir paylaşımındaki eşitsizliğin daha sonraki yıllarda giderek arttığını görüyoruz.

 Gini Katsayısı

Gelir dağılımı dengesizliklerini İtalyan istatistikçisi Gini bir katsayı ile göstermiştir. Gelir eşitsizliğini tek bir değerde özetleyen Gini katsayısı, kişisel gelir dağılımını ölçmede en çok kullanılan ölçülerden biridir. Katsayı sıfır ile bir arasında değerler almaktadır. Gelir dağılımı iyileştikçe katsayı sıfıra, gelir dağılımı bozuldukça katsayı bire yaklaşmaktadır. Gini katsayısının değeri gelir düzeyinin büyüklüğüne değil, farklı gelir düzeyleri arasında kalan kişilerin sayısına bağlıdır.

Gini oranı, Lorenz eğrisine bağlı olup Lorenz ile köşegen arasında kalan alanın,köşegenin altında kalan toplam alana oranına eşittir. Gini oranının artması eşitsizliğin arttığını, azalması ise eşitsizliğin azaldığını gösterir. Analizimizde Gini Katsayısı her sezon için ayrı ayrı hesaplanmış ve belirli bir sezonda puan dağılımının ne denli adil gerçekleştiği araştırılmıştır. Bu oran büyüdükçe puan dağılımdaki eşitsizlik artıyor demektir. Bir ligde puan adaletli olarak paylaşılmışsa Gini katsayısı "0"'a eşit olacaktır. Bu katsayısı arttıkça eşitlik bozuluyor anlamına gelir. "0" ve "1" katsayıları iki uç noktayı temsil etmektedir. Genellikle hesaplanan değerler bunların arasında yer almaktadır.

Türkiye Profesyonel Futbol Ligi'nde Yıllar İtibariyle Gini katsayısı Bakımından Gelir Dağılımındaki Dengesizliğin Gelişimi (1954-2009)

Lorenz eğrisinden hareketle hesaplanan Gini katsayılarının yıllık değişimleri yukarıdaki tabloda gösteriliyor. Yukarıda Gini Katsayılarının oluşturduğu dalgalı trendi gösteren eğilim çizgisi ile bu eğilimlerin doğrusal ortalama eğilimini gösteren doğrusal gini katsayısı eğilimini iki farklı trend olarak görebiliyoruz. Bu tabloya göre ortalama Gini katsayısı 14,8'dir. Lorenz eğrisinde gösterildiği gibi dağılımın en bozuk olduğu sezonlar olarak karşımıza 1996-1997(0,22), 2004-2005(0,20), 1988-1989(0,20), 1991-1992(0,20), 1992-1993(0,20) sezonları çıkıyor. Tablodan da görüldüğü üzere gelir dağılımındaki dengesizlik eğrisi özellikle 1980'den sonra hızla artmaya başlamış ve 1996-1997 sezonunda en üst noktaya gelmiştir. Ancak bu dengesizlik daha sonra Dr. Levent Bıçakcı federasyonunun 2005 yılında havuz gelirleri dağıtım kriterlerinde yaptığı değişikliklerle tekrar bir miktar azalmaya başlamış ve gini katsayısı sıfıra doğru yönlenmiş; ancak kulüplerin gelirlerinde özellikle de büyük kulüplerin yaptığı uzun vadeli sponsorluk sözleşmeleri, logolu ürün satımındaki gelir artışları; statların renove edilmesi nedeniyle maç günü gelirlerindeki artış, tekrar gini katsayısının yukarıya (1'e doğru; yani dengesizliğin tekrar giderek artması) yönlendiğini ortaya koyuyor.

Tarihsel demografi açısından rekabet

Lorenz eğrisi ve Gini Katsayısı ile Türkiye Profesyonel Futbol Ligi'nde gelir dağılımındaki dengesizliğin tarihsel gelişimini ortaya koyduk. Rekabet analizinin eksik kalmaması bakımından ayrıca bölgelere göre Türkiye Profesyonel Futbol Ligi'nde Temsil'e de bakmamız gerekiyor.

Aynı şekilde ekonomik analizlerde uygulanan bölgesel gelir dağılımı çalışmaları, 1. Türkiye Liginde mücadele eden takımların coğrafi dağılımı bağlamına uyarlandığında da 53 Yıllık sezonda yer alan 65 takımın coğrafi bölgelere göre dağılımında da dengesizlikler gözleniyor.

Bölgelere göre Türkiye 1.Liginde temsil edilme

Marmara  Yıl İç Anadolu) Yıl

Beşiktaş 53 MKE Ankaragücü 47

Fenerbahçe 53 Gençlerbirliği 37

Galatasaray  53 Eskişehirspor 23

Bursaspor 40 Kayserispor 15

İstanbulspor Aş 27 Ankarademirspor 13

Kocaelispor 20 Ptt 12

Vefaspor 14 Konyaspor 11

Sarıyer 13 Hacettepe 9

Sakaryaspor Aş 11 Şekerspor 6

Feriköy 9 Şekerhilal 4

Beykoz 8 Bşb Ankaraspor 4

Kasımpaşa 8 Yimpaş Yozgatspor 2

Karagümrük 6 Gençlerbirliği Oftaş Spor 2

Zeytinburnu 5 Kayseri Erciyes Spor 1

Bakırköyspor 3 Kırıkkale 1

Dardanel Aş. 3 Petrolofisi 1

İstanbul Belediye Spor  3  

Adaletspor 2 Güneydoğu Yıl

Beyoğluspor 2 Gaziantepspor 20

Yeşildirek 2 Diyarbakırspor 11

Balıkesirspor 1 Siirt Jetpaspor 1

Ege Yıl Karadeniz Yıl

Altay 41 Trabzonspor 35

Göztepe 25 Samsunspor 28

Denizlispor 16 Boluspor 20

Karşıyaka 16 Zonguldakspor 14

Altınordu 10 Çaykur Rizespor 15

İzmirspor 10 Orduspor 9

Vestel Manisaspor 5 Giresunspor 6

Aydınspor 3 Dç.Karabükspor 3

    Akçaabat Sebatspor 2

Akdeniz Yıl Dogu Anadolu Yıl

Adanaspor 21 Malatyaspor 10

Adanademirspor 17 Vanspor 5

Antalyaspor 13 Erzurumspor 3

Mersin İdmanyurdu 11 Elazığspor 2

Kahramanmaraşspor 1   

Bugüne kadar Marmara Bölgesi 21 takımla 1.ligde temsil edilmiştir. İç Anadolu Bölgesi ise 15 takımla temsil edilirken; Karadeniz Bölgesi 9 takımla; Ege bölgesi ise 8 takımla 1.Lig'de temsil edilebilmiş. Bu 4 bölge toplam temsilin yüzde 81'ini oluşturuyor. En az temsil edilme şansı bulunan bölgemiz 3 takımla G.Doğu Anadolu ve 4 takımla Doğu Anadolu Bölgesidir. Bu durum aşağıdaki tablodan da net olarak görülüyor.

Bölgelere göre Türkiye 1.Liginde Temsil Edilme ve Yüzde Dağılımı

Bölge Sezon Yüzde

Marmara 21 32

İç Anadolu 15 23

Karadeniz  9 14

Ege 8 12

Akdeniz 5 8

Doğu Anadolu 4 6

G.Doğu 3 5

Toplam 65 100

Temsil edilen her sezonu dikkate alarak yapılan ağırlıklı temsili baz aldığımızda ise Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray 53 sezonun hepsinde yer almaları nedeniyle temsilde Marmara bölgesinin ağırlığı artmıştır. Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege'nin ağırlıklı temsildeki payı %81'e kadar yükselmiştir. 

Futbolun ülke sathında yaygınlığı açısından bakıldığında Türk futbolunun tarihsel süreçte Marmara odaklı olduğunu ve bunu İç Anadolu, Karadeniz ve Eğe bölgelerinin takip ettiğini görüyoruz. İlk 3 bölgeye Eğe bölgesini de dahil ettiğimizde lig tarihinde 4 bölgenin ağırlığı % 81'e ulaşmaktadır ki, bu da bize ligin aslında 4 bölgeli bir lig olduğunu gösteriyor. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu takımları temsilde oldukça geride kalmış durumdalar.

Bursaspor bölgesel avantajlarını iyi kullanırsa şampiyon olabilir

Yukarıdaki verileri birlikte değerlendirdiğimizde Marmara Bölgesi'nin gerek ekonomik, gerekse demografik açıdan Türkcell süper Lig'de önemli bir ağırlığı bulunuyor. Bugünkü durum itibariyle Marmara Bölgesi'nden 7 kulüp Süper Lig'de top koşturuyor.

Bursaspor sahip olduğu camia, taraftar kitlesi, demografik ve sosyo-ekonomik ortam bakımından diğer Anadolu kulüplerinden farklı potansiyel ve yeteneklere sahip görünüyor. Türkiye'nin Süper Lig'e en çok takım veren Marmara bölgesinde yer alan Bursa ili, Bursaspor'a çok önemli avantajlar sağlıyor. Türkiye'de yaratılan Gayrisafi Milli Hasılanın üçte ikilik kısmının üretildiği bu coğrafya da yer alan Bursa ekonomik olarak ta diğer Anadolu takımları ve illerinden farklılıklar gösteriyor.

İstanbul'a fiziki yakınlık; Marmara Bölgesi'nin sağladığı sinerjik katma değer; kulübün sahip olduğu tarihi sportif başarı kültürü; güçlü taraftar ve her maçta dolan bir stat; sosyo-ekonomik yaşam biçiminin Avrupai bir nitelik taşıması Bursaspor'a çok farklı bir vizyon veriyor, çok özel bir misyon yüklüyor.

Bursaspor'un sahip olduğu yukarıdaki faktörler, Bursaspor'u şampiyonluğa yürütebilir.

SONUÇ

Yukarıdaki verilerin ışığında Türkcell Süper Lig'de genel bir rekabet dengesi analizini yaptığımızda; ülkemizde rekabetçi dengenin dengesizlik temelinde konumlandığını görüyoruz. Türkcell Süper Lig'de rekabeti belirleyen Marmara Bölgesi ve bu bölge içinde de İstanbul kulüpleri dönemsel ve tarihsel rekabette üstünlüğü ellerinde tutuyorlar. Bugüne kadar 15 ekibin İstanbul'u temsil ettiği profesyonel futbol liginde 3 büyüklerin kesin ve tartışmasız bir üstünlüğü bulunuyor. 53 yıllık profesyonel futbol liginde üç kulübümüzün toplam şampiyonluk sayısı 46'ya ulaşıyor. Trabzonspor'un 6 şampiyonluğunu da dikkate aldığımızda toplam 52 şampiyonluk sayısının %88'i üç büyüklere gitmiş durumda. Toplam 52 şampiyonluk sayısının %88'ini kendi aralarında paylaşan üç büyüklerin bu süreçte oluşan toplam puanların sadece %32'sini alabilmeleri ise sportif performans ile şampiyonluk arasında çok büyük bir çelişkinin de varolduğunu bize gösteriyor.

Dönem dönem Turkcell Süper Lig'de rekabetçi dengeye yaklaşılsa da genel olarak 90' l ı yıllardan bu yana rekabetçi dengenin giderek daha da bozulduğu gözlemleniyor. Özellikle Türkiye 1. Ligi'nin isminin değiştiği 1992 yılından bu yana haksız rekabetin giderek Üç Büyüklerin lehine çalıştığı; gelirlerde bu kulüplerin lehine bir yoğunlaşmanın yaşandığı; buna bağlı olarak şampiyonlukların da bu takımlara gittiği açıkça görülüyor.

Süper Lig'de toplam puanların 1/3'ünü alan üç takımın her sene 1/3 şansla şampiyonluğa ulaşmaları Türkcell Süper Lig'de dengede bir rekabetin olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu dengesizlik ekseninde ligde zaman zaman bazı Anadolu kulüplerinin çok önemli çıkışları gözlemlense bile, bu rekabetçi denge yeniden dengeyi sağlayacak şekilde konumlandırılmadığı sürece Anadolu Kaplanlarının şampiyonlukları kalıcı olamayacakmış gibi görünüyor. Dengede rekabeti kurabilmenin yolu Türk Futbol örgütlenmesinin yeniden yapılanmasından geçiyor. Gelirlerin dengeli dağıtılabildiği; giderlerin ve bütçelerin sıkı denetlenebildiği; kurumsal yönetimin egemen bir yapıya dönüştürüldüğü oranda performans ta dengeli olarak artabilecektir.

Ayrıca Süper Lig'in dengesiz demografik dağılımı da rekabetçi dengeyi olumsuz etkiliyor. Bu kapsamda daha çok takımın daha farklı bölgeden katılımına olanak sağlayacak bir futbol alt yapısının ve üst yapısının oluşturulması gerekiyor. Kanımca bu bağlamda 20 takımlı ligin bütün yönleriyle tartışılmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Lige katılan takımların bölgesel dağılımındaki dengesizlik, 7 bölgeli ülkemizi ve 53 yıllık geçmişi bulunan Süper Lig'i adeta 4 bölgeli bir lig haline getirmiştir. Bu bulgular etrafında rekabetçi düzen için neler yapılabileceği, gelir artırıcı politika önermeleri , rekabet yapısını düzenleyici önlemler ve öneriler bu sütunlarda ve kitaplarımızda detaylıca ele alındığından burada tekrar etmek istemiyoruz. Bu analizimiz içinde Bursaspor'un şampiyonluğunun teorik olarak mümkün olabileceğini; Bursaspor'un olası bir şampiyonlukta bile pratikte çok büyük zorlukların Bursaspor'u beklediğini tekrar vurgulayalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar