Anadolu Kaplanı zorda

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Başar Esad rejiminin sahip olduğu kimyasal silahlardan vazgeçmesiyle Suriye’ye yönelik askeri operasyon olasılığı iyiden iyiye azaldı. Ancak, iç savaştan kaçan Suriyeliler sığındıkları ülkelerin ekonomi, sosyal ve siyasal yapılarını zorluyor. Son iki yılda ülkelerini terk eden yaklaşık 2 milyon Suriyelinin büyük kısmı Ürdün, Lübnan ve Türkiye’ye dağılmış durumda. Türkiye’deki Suriyelilerin sayısı yaklaşık 500 bin. Wirtschaftswoche’deki yazısında Florian Willershausen, Anadolu Kaplanı olarak nitelendirdiği Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekonomisi en güçlü ili Gaziantep’in Suriyelilerin en çok tercih ettiği yerlerin başında geldiğini belirterek, sınıra yakın bölgelerde yaşayan mültecilerin sayısındaki artışın bölgede gerilimi arttırdığına dikkat çekiyor. Fakat sorun yeni değil; göç başladığından bu yana, özellikle alevi Türklerle Sünni sığınmacılar arasında gerilim var. Göç, bölgede sadece fiyat artışlarına değil, kaçak işlerden ve vergilendirilmemiş kazançlardan dolayı haksız rekabete de neden oluyor. Sığınmacıların ekonomik ve sosyal yapı üzerinde yük oluşturdukları açık.

Dünyadaki göçlerin önemli kısmı ekonomik nedenlerden kaynaklanıyor. Ekonomik faktörler kadar belirleyici olmasa da siyasi olay ve karışıklıkların da göçler üzerinde önemli bir etkisi var. Sığınmacıların hedef edindikleri ülkeler ise çoğunlukla ekonomik, siyasi ve sosyal yönlerden gelişmiş olan Batı ülkeleri. Sosyal, ekonomik ve siyasi boyutlarıyla birlikte ele alındığında göçlerin ülkeler üzerindeki etkisi karışık. Ülkeye göçmen akını işgücü arzını arttırsa da, istihdam ve milli gelir artışının bir garantisi yok. Göç nedeniyle gelir artsa bile artan gelir eşit olarak paylaşılmıyor. Ücretler gerilerken gelir dağılımı bozuluyor. Dış göçlere ülkelerin karşı çıkmalarının nedeni de bu. Bu olumsuz etkiyi bir ölçüde telafi etmenin yolu, ülkeye gelen göçmenlerin beraberlerinde sermaye getirmeleri. Fakat öyle olsa bile, artan nüfusun yeni altyapı yatırımları ve sosyal harcamaları gerektirmesi göç alan ülkenin üzerindeki yükü arttırıyor.

Ayın başında Amman’da Birleşmiş Milletler Bölgesel Kalkınma Örgütü’nün düzenlediği toplantıda Suriye’ye komşu ülkelerde yaşayan sığınmacıların sorunları tartışılarak; bu büyük kitlenin bulundukları ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarını olumsuz etkilediği görüşüne yer verildi. Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nın ortaklaşa hazırladıkları bir rapora göre, mülteci akınından en fazla etkilenen ülkeler Lübnan ve Ürdün. Suriye iç savaşının yol açtığı mülteci akınının Lübnan’ın milli gelirini son iki yılda yıl bazında yüzde 2.9 oranında azalttığı; ücretler, karlar, vergi ve yatırımlara bağlı olarak ortaya çıkan zararın 7.5 milyar doları bulduğu, işsizliğin iki katına ulaştığı söyleniyor. 550 bin civarında Suriyelinin yaşadığı Ürdün’ün sorunları da Lübnan’ınkine benziyor. Bu ülkenin mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcadığı para 1.5 milyar doların üzerinde. Türkiye’nin harcadığı para ise 2 milyar dolar civarında.

AB kaynaklarına göre, şu anda iki milyon olan Suriyeli sığınmacıların sayısının yakın bir gelecekte üç milyonu aşacağı tahmin ediliyor. Avrupa’da Müslüman nüfusun en kalabalık olduğu Fransa durumdan  rahatsız. Devlet Başkanı François Hollande’ın geçtiğimiz ay AB’ye bu konuda yaptığı çağrı düşündürücü. Hollande, Suriyeli sığınmacıları barındıran Türkiye, Ürdün ve Lübnan yardım edilmesini, aksi takdirde kamplarda yaşayan Suriyelilerin Avrupa kapılarını zorlayacaklarını söylüyor. Ancak, Fransa Başkanı’nın sözünü ettiği ekonomik yardımlarla göçün yol açacağı siyasi ve sosyal sorunları çözmek zor. Avrupa’nın göçmen akımından korkmasının en büyük nedeni de zaten bu. Soğuk Savaş döneminde Batı’yı olası bir Sovyet istilasına karşı koruma görevi verilen Türkiye’den şimdi Ortadoğu kaynaklı göçmen istilasına karşı durması isteniyor. Sığınmacıların ülkelerine geri dönme olasılığı yok. AB’de sığınmacılara iltica hakkı verilip verilmemesi konusunda ise fikir ayrılıkları sürüyor. Bizim hükümetin acaba bu konuda bir planı var mı? Bence, AB ile Suriyelilerin Birliğe üye ülkelere dağıtılmaları konusu bir an önce müzakare edilmelidir. Zira, bu kadar büyük nüfusu bölge ülkelerinin ne ekonomileri, ne de siyasi ve sosyal yapıları kaldırır. Soruna uluslararası çözüm gerekiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016