Anadolu iş insanlarına: Durum bu arkadaşlar!

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Harvard Business Review/ Türkiye’nin Ekim 2016 sayısında Manpower’ in eski CEO’su ve Başkanı Jeff rey Joerres’ le yapılan söyleşi yer aldı. Söyleşinin bir yerinde, “Birçok kişi hâlâ geçen krizden çıkış sürecinde olduğumuzu söylüyor. Ekonomik bakış açısından bunu anlayabiliyorum ancak bu, bir şirketin içinde çok anlam ifade etmeyebilir. Şunu demek daha iyidir: ‘Durum bu arkadaşlar. Her şey bir anda iyiye gitmeyecek bu nedenle ne yapıyorsak bundan keyif alalım. Hadi kazanalım.”

Diyebilirsiniz ki, kazanmasına kazanalım ama nasıl? Ekonomik kiriz sürerken, teknolojinin yarattığı dönüşümün yarattığı yeni ilişkiler ağı oluşurken nasıl kazanacağız?

Ürünlerin doğası değişiyor

Önce “ürünlerin doğasındaki değişikliğe” tanıklık gedeceğiz. Bilgisayar teknolojisindeki gelişme, entegre devrelerin ucuzlaması, bağlantı imkanlarının artması “ürünlerin doğasını” köklü biçimde değiştirecek. Her ürünün yapısı, işlevi ve kullanma biçimi farklılaşacak. Daha bugünden yaşamımıza giren farklı ürünler yarının bugünden çok farlı olacağının kanıtı.

Akşamdan sabaha olacak diyemeyiz ama çok yakın gelecekte teknoloji bir yandan insanın etkinliğini, verimliliğini yani performansını alabildiğine artırırken, öte yanda hızla insanın yerini alacak. Bu yeni iş süreci, bugüne kadar hiç tanık olmadığımız ölçekte işsizliğe yol açacak; yeni bir denge durumu yaratmak için olağanüstü çaba harcamak zorunda kalacağız. İşgücü profillerinin değişmesi, değiştirilmesi hayati önemde sorunlardan biri.

Uber örneğinde olduğu gibi, hiç bir otomobilin mülkiyetine sahip olmadan milyonlarca araca sahip olan platform, mülkiyet yapısının farklılaşacağını; “çok çalışırsam kazanırım ve kazancımı korurum” algısı değişeceğini, yeni mülkiyet yapısına kendimizi ayarlamamız gerekecek.
Toplumsal düzeni sağlayan yasalar; karşılıklı-bağımlılık ilişkilerindeki değişmelere göre yeniden gözden geçirilecek.

Bugünün işgücü profilleri ve iş süreçleri değişecek; büyük ölçekli yapıların erişebilirliğini besleyen küçük ve orta ölçek yapıların hızlarını ve esnekliklerini artıran işbirlikleri rekabet gücünde temel belirleyici etkenlerden biri haline gelecek.

Yaşayacağımız değişikliklerin listesini daha da artırabiliriz. Listenin uzunluğu “durum bu arkadaşlar” çağrısını pekiştirir, ama “hadi kazanalım” sözünü yaşam biçimi haline getirmemize yetmez.

Reel durumu yansıtan analizler

Eğer kendi geleceğimizi güven altına almak istiyorsak sağlam adımlar atmalıyız:

Birincisi, kendi iş yerimizin durumunu sadece cari rakamlarla değil, reel rakamlarla analiz ederek, gerçek yerimizi belirlemeliyiz. Ciromuzu, vergi öncesi ve vergi sonrası kâr durumunu, fonlarımızdaki büyüme ve küçülme eğilimlerini net olarak bilmeliyiz. Gerçeğimizi kendimizden saklayarak çok kısa dönemlerde kazanabiliriz ama uzun dönemli geleceğimizi güven altına alamayız.

İkincisi, medyadayı izlerken, iş arkadaşları arasında, mesleki toplantılarda dışarıdan edindiğimiz “malumatın” ne kadarını yarara dönüştürdüğümüzün hesabını yapmalıyız. Somutlaştırırsak, döviz kuruyla ilgili tahminlerin ne kadar uygulamaya yansıttığımızı izlemeli ve anlamalıyız. Faiz oranlarıyla yatırım maliyetlerimize etkilerini bilmeliyiz; işletme sermayesi ihtiyacını karşılamada nasıl bir araç haline getirdiğimizin farkında olmalıyız. Farkında olmak da yetmiyor; bilinçli bir yönetim için ne yapacağımız ve nasıl yapacağımızı planlamalıyız.

Üçüncüsü bilinçli iş yeri yönetimi konusunda bir ortak anlayışımız olmalı: Analiz ederek ve ölçerek geçmişte aldığımız sonuçları gözlemeliyiz. Geri- bildirimlerle elde ettiğimiz sapmaları düzeltmenin yol ve yöntemlerine hakim olmamalıyız.

Ölçme, kontrol,sapma,sapmaları düzelterek ilerleme mekanizmalarını işletmenin hayati önemini kavramamışsak, “durum bu arkadaş” diyenlere burun kıvırabiliriz. İnsan doğasında “alışkanlığın konforu” vardır. Alışkanlıklarımızı doğru ve kolay sanma eğilimi en büyük *afyondur”. Bugün yaşadığımız radikal değişmeler ise en küçük bir savsaklamaya büyük bedeller ödedecek özelliklere sahiptir.

Madalyonun diğer yarısı

Devletin teşvik sistemi çok önemli. Makro-ekonomik istikrarı güven altına alan siyasi beklentiler ve siyasi istikrar yatırım iklimi için hayatı önemde. Sermaye maliyetini belirleyen faiz oranlarını dikkate almadan iş yaşamının içinde kalamayız. Borsadaki hareketlenmeden elbet ki etkileniriz. İstihdam rakamlarına bakmak mutlaka gerekir. Ama Anadolu’ da çok önemli gelişmelere imza atan iş insanlarımız bir şeyi iyi bilmek zorundadır: Makro-ekonomik önlemler işimizin sadece yarısıdır. Diğer yarısı, işlerimizi alışkanlıkla yönetmekten hızla analizle yönetime geçiş yapmaktır.

Gündemdeki bir numaralı sorunumuz, ürünlerimizin doğasındaki gelişmelerin farkında olmak, ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı zihnimizde netleştirmektir. İkincisi, teknolojinin insanının yerini alma sürecininin hızlanmasına karşı alabileceğimiz önlemleri sorgulamak ve tanımlamaktır. Üçüncüsü de, üretimde faz aralıkları sıklaşan mekanda örgütlenmeleri yakından izleyerek; ülkemizi yabancı sermaye için cazibe haline getirecek yapılar oluşturarak işbirlikleri yapmaya hazır hale gelmektir.

Bütün içtenliğimle bir kez daha söylemek istiyorum: Durum bu arkadaşlar!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar