Anadolu iş insanları “iş yerlerini” sorgulamalıdır
Stephen Hawking, "Taklit,övgünün en içten şeklidir" der. Bu yazı bir taklitten daha ötede, hemen hemen tümüyle "iktibas"tır. Amerika' yı yeniden keşfetmeye çalışarak zaman harcamama gerekçesiyle aşağıdaki bilgileri hazır bir analizden ödünç alınmıştır. Kaynak raporu analiz eden Talip Aktaş’tır.
Ülkemizin büyük sorunlarından biri, çoğunluğumuzun "övgüyü gerçek, yergiyi yanlış" sayma anlayışıdır. "Övgüye kabız, sövgüye amel olmak" ne kadar tehlikeliyse, sadece övgülerle bir yere varmayı beklemek de o kadar tehlikelidir. Korkuların beslediği, şişmiş egoların yönlendirdiği kendimizi olduğundan farklı gösterme gayretinin çıkmazını göremezsek, büyük oto sansürü bir an önce aşamazsak, ulaşmak istediğimiz hedeflere varamayız.
Aktaracağım bilgileri birlikte izleyelim.Katılmadığınız düşünceler varsa söz veriyorum burada virgülüne bile dokunmadan yayınlayacağım.
- Ülkemizde küçük ölçekli imalat sanayinde kişi başına üretilen katma değerde Avrupa'da son sırada yer alıyor. KOBİ' lerimizin yüzde 92'sini oluşturan 1-19 arasında çalışanlara sahip işletmelerde satın alma gücü paritesiyle yılda 12.6 bin dolarlık katma değer yaratılırken, bu rakam Norveç' te 61 bin, Hollanda' da 60 bin ve İsveç'te 59 bin dolara ulaşıyor. Küçük ölçekli işletmeler bazında bakıldığında, ilk üç ülkede kişi başına üretilen katma değer bizim işletmelerimizin 5 katına ulaşıyor.
- İşgücü ölçüsü dikkate alındığında, 250 kişi üzerinde çalışana sahip imalat kesimindeki işyerleri dikkate alındığında, Türkiye'deki verimlilik düzeyi 29 Avrupa Ülkesi arasında Hirvatistan, Litvanya, Romanya, Bosna Hersek, Letonya ve Bulgaristan'ın üstünde 23'üncü sırada yer alıyor. Satın alma gücü paritesiyle üretilen katma değer ülkemizde 36.8 dolar düzeyinde iken, bu rakam ilk üç sırayı paylaşan ülkelerden Belçika' da 106.9 bin, Hollanda' da 103.5 ve Norveç'te 90.7 bin dolar.
- Türkiye' de imalat sanayinde faaliyet gösteren girişimlerin yüzde 92'si 1-19 çalışana sahip. Bu oran Yunanistan' da yüzde 97, Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 96, İtalya ve İsveç'te yüzde93, İspanya ve Fransa' da yüzde 92 düzeyinde. Avrupa ortalaması ise yüzde 90,5. Avrupa genelinde imalat sanayinin katam değerin yüzde 32'sini 1-19, yüzde 29'unu 20-49, yüzde 26'sını 50-249 ve yüzde 22'sini 250 ve daha fazla işgücü istihdam eden iş yerleri yaratıyor.
- Türkiye' de 1-19 kişi çalıştıran imalat sanayi işletmelerinin katma değer üretimindeki payı Avrupa ortalamasının yarısına yakın, yüzde 17 düzeyinde kalıyor.
Yerimizi bilelim
Hep birlikte ödünç aldığımız analizin bize ne söylediğine bakalım:
1) Rekabet edebilir ölçek sorunumuz var: 250 üzerinde iş gücü istihdam eden firmaların Avrupa ortalaması 0.75 ülkemizde ise 0.4'dür. Ayrıca, 100 bin kişiye düşen büyük ölçekli işyeri sıralamasında yüzde 2 ile Yunanistan ve GRYK'ndan sonra yoğunluğu en düşük olan üçüncü ülkeyiz.
2) Türkiye 29-49 ve 50-249 çalışanı bulunan işyerinin imalat sanayii içindeki payı da AB ortalamasının gerisindedir.Bu bizim "mikro-ölçek batağına" saplandığımızın açık kanıtıdır.Bu yapıyla "endüstri 4.0", "akıllı imalat" ya da "akıllı iş" düzeyini yakalamamızın imkan ve ihtimalı yoktur.
3) Türkiye analiz edilen işletmelerdeki "verimlilik düzeyinde" Avrupa ülkeleri içinde en gerilerde yer almaktadır.Son çözümlemede rekabet bir verimlilik savaşıdır; rekabet gücü yaratmayı uygulamada bir yere getirmeyi beceremezsek gerisi boştur.
4) Bütün ülkelerde,genellikle ölçek büyüdükçe verimlilik artmaktadır. Ülkemizin ağırlıklı olarak 1-19 kişi istihdam eden işyerlerine dayanması, onların da verimliliklerinin düşük olması, hızla bir yapı değişikliği yapmamızı gerektiriyor. Yapı değişikliğini herkes dillendiriyor ama harekete geçme hızımızın çok düşük olduğunu düşünüyorum.
5) Kalkınma Bakanlığı'nca yayınlanan "KOBİ'lerde Sektör ve Ölçek Bazında İşgücü Verimliliği, Türkiye-Avrupa Ülkeleri Karşılaştırması" adlı araştırma,işyeri ölçekleri büyüdükçe Avrupa ülkeleriyle verimlilik farklılığının azaldığını, işyeri performansının arttığını açıkça gösteriyor. O zaman neden bütün sistemi rekabet edebilir ölçek yaratacak biçimde ayarlamıyoruz?
6) Türkiye' nin rekabet edebilir ölçek, rekabet edebilir teknoloji ve rekabet edebilir yönetim anlayışı oluşturma konusunda elinden geleni yaptığını düşünenler varsa, gerekçelerini sunarlarsa, alıcı ruhla ikna olmaya hazırız.
7) KOBİ' lerin ihracatının yüzde 91.5'inin imalat sanayi ürünlerinden oluşması, bu iş yerlerinin rekabetçi yapıda olmasının önemini çok net olarak gösteriyor.
Yüzleşmek erdemdir
Bir kez daha Mevlana'yı anımsayalım: "Gerçek dostu olanların aynalara ihtiyacı yoktur". Anadolu'daki iş insanları dostlarımız kendilerini sorgulayacak dostlarla bir "durum değerlendirmesi" yapmalı, "varsayımlarını sorgulamalı" ve dünyada olup bitene uyum için yeni bir atılımı göze almalıdır. Hepimizin ortak geleceği içinde bulunduğumuz eşikte ciddi bir hamle yapılmasına bağlı.
Yüzleşmek, kendimize ve çevremize dürüst kalmanın en etkili aracıdır. Yüzleşmek erdemdir; pisliği halının altına süpürmek ise kendimizi kandırmaktır.