Ana gündem merkez bankalarının kararları olacak
Üzeyir DOĞAN
Marbaş Menkul
Cuma günü açıklanan ve 200 bin civarında artış beklenirken 74 bin gelen ABD tarım dışı istihdam artışı ve ardından Fed üyelerinden gelen açıklamalar Fed’in tahvil alım programında nasıl bir strateji izleyeceği konusunda kafa karışıklığı yarattı. Atlanta Fed Başkanı Lockhart hafta başında kötü gelen istihdam verisine rağmen Fed’in tahvil alımlarında azaltıma gitmeyi bu ayki toplantıda da devam ettirebileceğini söyledi. Aslına bakılırsa biz de bu görüşü destekliyoruz. Fed’in sadece bir aylık veriye bakarak politikalarında değişiklik yapmayacağını düşünüyoruz. Üstelik biz açıklanan veriye de kuşkuyla yaklaşıyoruz. Bu verinin, haftalık işsizlik başvuruları, ADP özel sektör istihdamı gibi öncü verilerle ve sanayi üretimi, kapasite kullanımı, perakende satışlar gibi ekonominin genel işleyişi hakkında bilgi verilerle ciddi şekilde ayrıştığını düşünüyoruz. Bu durum bizde ya ABD’deki soğuk havanın veride aşırı etkili olduğu (mevsimsel etki) ya da verinin sonraki ay ciddi bir revizyona uğrayabileceği endişesi uyandırdı. Bu nedenle bu veriyi teyit edecek yeni veriler gelmediği sürece bu veriye kuşkuyla bakmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle de Fed’in ay sonundaki toplantıda yeni bir kesinti kararı almasını bekliyoruz. İçeriye döndüğümüzde ise TCMB’nin önümüzdeki hafta gerçekleştireceği PPK toplantısında, faiz kararı merakla bekleniyor. Biz TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın 24 Aralık 2013’te açıkladığı “2014 Yılında Para ve Kur Politikası” sunumunu ve Başbakan’ın 25 Aralık 2013 tarihli Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda faizle ilgili ifadelerini göz önünde bulundurduğumuzda seçimlerden önce TCMB’nin faiz silahına sarılma ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyoruz. Bu koşullar altında beklediğimiz gibi Fed’in tahvil alım programında azaltımına devam etmesi ve diğer taraftan TCMB’nin faiz artırımı yapmaması TL’nin dolar karşısında bir süre daha değer kaybetmesine neden olacaktır. Bu da Ocak ayı içinde yeni zirvelerin görülebileceği anlamına geliyor. Her iki merkez bankası da beklentilerimiz dahilinde hareket edecek olur ve diğer koşullarda anormal bir değişiklik olmaz ise oluşan tablonun BİST tarafında da olumsuz etkisi olacağını düşünüyoruz. Ancak son dönemde özellikle kısa vadede BİST ve TL’nin fiyatlanmasında siyasetin, merkez bankalarının kararından daha fazla etkili olduğunu da belirtmek gerekiyor. Bu nedenle siyaset cephesinden gelebilecek her türlü bilgiye açık olmak ve diğer verileri bu bilgilerle harmanlayarak bir sonuca ulaşmak gerekiyor.