Amerikan yüzyılının sonu-tarihin başlangıcı...
Rusya'nın Gürcistan'ı yerle bir etmesi hakkında birçok yorum yapılabilir. Bizce bu olayın en önemli özelliği ABD yüzyılının sonuna gelmiş olabileceğimi ze işaret etmesidir.
Önce biraz geriye gidelim.
Buhranın ABD'deki etkilerinin devam ettiği 1930'ların sonlarında, bazı Amerikalılar ABD'de "her şeyin" yanlış olduğunu düşünüyordu. Örneğin şeodor Dreiser şunları söylüyordu: "Yoksulluk sokaklarda hak arıyor-elma satma hakkı! Zengin sınıflar tembellik içindeyken kitleler acı ve yoksulluk içinde... Lidersiz bir ülke; vizyonsuz bir halk; kaos ve yolsuzluk, hukuksuzluk ve anarşi diz boyu..."
1938'de ABD'de yayınlanan "Gelecek Yüzyıl Amerika'nın" başlıklı kitaplarında, Carroll Murphy ve Herbet Prochnow, bu görüşe karşı çıkmışlardı. Murphy ve Prochow'a göre, "Amerikan Modeli" doğruydu; ABD'nin büyük nüfusu, eğitim seviyesi, sahip olduğu teknoloji ve değerleri aracılığıyla gelecek yüzyılın hakimi olacaktı.
Haklı çıktılar. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle ABD'nin kutuplardan birisi olduğu çift kutuplu bir dünya, sonra da 1990'larda marksist sistemin pratikte çökmesiyle de kısa bir süre tek kutuplu bir dünya yaşadık. Bu dünya ABD'nin nominal olarak da olsa dünyanın hegemon gücü olduğu bir dönem oldu.
Şimdilerde, Murphy ve Prochnow'un kitabının yayınlanmasından 70 yıl sonra ABD ekonomisi yine bir krizin ortasında. Dahası Amerikan ordusu Afganistan'dan Irak'a yayılmış, ancak aynı zamanda da yenilmiş durumda. Afganistan ve Irak'ta yüzbinlerce Amerikan askeri bulunuyor ve sürecin başından itibaren yüzbinlerce Iraklı ve Afgan öldü, Bağdat ve Irak'ın altyapısı neredeyse ortadan kalktı; ancak ne Afganistan ne de Irak'ta hakimiyetin ABD'de olduğunu söylemek zor.
Bu duruma İbni Haldun (ve Paul Kennedy) fazla yayılma (over-stretching) olarak adlandırıyor. Yine İbni Haldun ve Kenedy'ye göre, "medeniyetler" ("devletler", "imparatorluklar" ya da "güçler" olarak okuyabilirsiniz) yükselir ve düşer. Düşüşler bazen yavaş bazen de hızlı olur. En yakın örnek: Üzerinde güneş batmayan Birleşik Krallık için son, Birinci Dünya Savaşı'nın ilk günü başladı ve İkinci Dünya Savaşı'nın son gününde sona erdi.
Bu açıdan Rusya'nın Gürcistan'a saldırısı hadisesi tarihte önemli bir kilometre taşı gibi gözüküyor. Ukrayna'nın aksine, Gürcistan küçük, güçsüz ancak özellikle petrol coğrafyası açısından önemli bir ülke ve Kafkaslar'da ABD'nin en yakın müttefiğidir. Shaskaavili, ABD'de George Washington Universitesi'nde masterini bitirdikten sonra kısa bir süre içinde Gürcistan'da Cumhurbaşkanlığı'na yükseldi. Diğer CIS ülkelerindeki yönetimlerin aksine doğrudan Rus hegemonyasına doğrudan karşı çıktı. Paralel olarak da, hayatında yıkılma sürecindeki Sovyet imparatorluğu arkaplanından hızla geçiş yaparak hayran kaldığı ABD'ye ülkesini siyasi olarak yaklaştırdı.
Böyle bir duruş, siyasi tarafını bir tarafa bırakın eski Sovyet coğrafyasında sembolik olarak dahi çok önemlidir. Sovyet sistemini yeniden canlandırmaya çalışan, ve petrol / meta fiyatlarının yardımını alan Putin ve Rus sistemi için bu tolere edilebilecek bir siyaset değildir. Rusya, eski Sovyet coğrafyasında, halkların ana dilleri olmasa da birinci dillerinin Rusça olduğu, yöneticilerinin de Moskova'dan "icazetli" olduğu ülkeler istiyor.
Dolayısıyla, Gürcistan'a saldırı doğrudan ABD'ye saldırı demektir. Rusya bu saldırıyla dişlerini göstermiştir. Bu andan sonra Rusya'nın geri çekilmesi pek de önemli değil. Gürcistan'ın ABD taraftarı dış siyasetinin Sovyet coğrafyasındaki sembolik önemi kadar, Rusya'nın saldırısının da sembolik önemi dünya açısından büyüktür.
Gürcistan'da Shaskaavili yönetimi görevde kalsa dahi, bu açık saldırıyla, müttefiğini koruyamayan ABD'nin dünyadaki süper güç / tek kutup olduğu dönem sona ermiştir. Gürcistan'ın Rusya tarafından yerle bir edilmesi sürecinde ABD'nin pozisyonu ilginç bir zayıflığı ortaya koymuştur. George Bush'un Çin'de ABD'li sporcularla samimi fotoğraflarının yayınlandığı günlerde başlayan ABD sözcüleri Rus saldırısı karşısında ürkek açıklamalar yaptılar. Başkanı tatilde olsa da, Rus dış politikası uzmanı olarak tanınan Rice'ın dışişleri bakanı olduğu bir ülkede bu ilk tepkinin tarzı, saldırının hiç beklenmediği ve ABD'de korku yarattığı şeklinde yorumlanabilir mi?
Bu ilk tepkinin ardından gelen Bush açıklamalarının sertliği bu zayıflığı örtmedi; Rusya'nın, ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiğini yerle bir ettiği gerçeği ve gerekirse bunu tekrar yapacağı şeklindeki görünümü devam ediyor. Her iki tarafın (ve Gürcistan'ın) en üst düzeylerde "sesleri titreyerek" yaptığı açıklamalar olayın taraflar açısından "gerçekliğini" ortaya koyuyor.
Irak'ın "temelsiz" işgali ABD'yi Gürcistan olayında zor duruma düşürüyor. Boston Çay Partisi ve İngilizler'e karşı "anti-emperyalist" bir savaş verdiği 18. yüzyıldan bugünlere gelindiğinde ABD'nin kaybettiği "değerleri" Irak'ın işgalinde takındığı tutumla negatif zirve yaptı. Bu şekilde değerlerini kaybetmesi, Afrika'nın köylerinin dahi çanak anten ve internet hizmetinin olduğu bir dünyada, ABD'nin, Rusya'nın Gürcistan'a saldırına karşı "değerler" temelinde güçlü bir pozisyon almasını (Amerikalılar'ın "high moral ground" dedikleri şey) güçleştiriyor. Avrupa yöneticilerinin Rusya'yı eleştirirken ABD'ye de pek yakın duramamaları bunun göstergesidir.
Fukuyama'nın tarihin sonu'nu ilan etmesinden bu yana 16 sene geçti. Tarih belki de yeni başlıyor...