Amerikan sağlık harcamalarında kriz korkusu
Amerikan Citigroup uzmanlarının hazırladığı rapora göre, Amerikan sağlık harcamalarındaki gelişmeler, tıpkı "2007 konut krizi balonu" gibi bir balon oluşturuyor. O nedenle vakit kaybetmeden "Hem yetersiz hem pahalı" olan Amerikan sağlık sisteminde reformlar yapılarak, bu balonun oluşmasına karşı önlem almak gerekir.
Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde gazeteci arkadaşlarla güzel bir havada parkta yürüyüşe çıkmıştık. Bir süre sonra sohbetimiz etrafımızda yürüyen Amerikalıların şişmanlığı konusunda yoğunlaşmıştı.
Bir arkadaşımız, "Ben de kendimi şişman sanırdım bunları görünce normal ölçüdeymişim…" dedi. Bir diğer arkadaş ise, "Galiba bu Amerikalılar normal ölçüde olanları ya artist ya da başkan adayı yapıyorlar" diye bir yorum yapmıştı.
Dış Haberler servisi yönetmenimiz Evrim Küçük'ün Citigroup uzmanlarının değerlendirmesinin yer aldığı , "Amerika'nın yeni balonu sağlık sektörü" haberi bana yıllar öncenin Washington gezisinde yaşadıklarımızı ve 2007 yılı Amerikan konut sektörü balonunun bütün dünyayı nasıl vurduğunu hatırlattı.
Citigroup uzmanları Amerika'nın GSYH'nın yüzde 18.2'sine varan sağlık harcamalarının dünyada en yüksek oran olduğunu belirtiyorlar. Buna karşılık 34 OECD ülkesi ile karşılaştırıldığında Amerikalıların kişi başına diğer ülke insanlarına göre en az doktora gittiklerini, daha az ameliyat olduklarını, fakat iki kat tahlil yaptırdıkları belirtiyorlar. Amerika'da sağlık masraflarının hem çok yüksek hem de yetersiz olduğu bilgisi de raporda yer alıyor.
Amerika'da bireylerin sağlık harcamalarının yüzde 12'sini finanse ettikleri, geri kalanının devletin Medicare sistemi ile özel sigortalar tarafından karşılandığı, kamu/özel sektör ağırlığı taşıyor. Rapora göre, reformist önlemler alınmaz ve vatandaşlar pahalı sağlık harcamalarını yapmaktan kaçınırlar ve paylarını yüzde 10'a çekerlerse monut krizi benzeri bir kriz yaşanır iddiası ortaya konuluyor.
Peki ,"Bundan bize ne" diyebilir miyiz? 2007 Amerikan konut krizinin dünyadaki özellikle Avrupa'daki etkisini hatırlayınca "Bize ne" diyemeyiz...Çünkü biliyoruz ki Amerikan ekonomisindeki her olumsuzluk, hızla dünyanın diğer coğrafyalarına yayılıyor ve bundan biz de payımıza düşeni alıyoruz…
NOT: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı kutlanırken bu konuyla ilgili iki hatırlamam oldu. Bunlardan biri 1950'li yıllarda ilkokul öğrencisiyken 23 Nisan'larda Ankara Ulus meydanında Atatürk anıtı önünde yavrukurt kıyafetiyle, boğaz damarlarımı şişirerek okuduğum Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu vatan kimin" şiirini okumam. Bir diğeri TRT'nin 1970'li yılların ortasında 23 Nisan'ı dünyanın çeşitli ülkelerinin çocuklarıyla kutlama kararı için oluşturduğu komitede rahmetli Aziz Nesin tarafından görevlendirilmiştim. Komite de okunacak bildiriyi TYS yönetici olarak benim kaleme almamı istemişlerdi. Ben de "Biz çocuğuz akılız/ güzelliğiz yarınız/ Mutluluk ve barış var/ Bizim sunduğumuz yarınlarda" diye başlayan bir bildiri yazmıştım. Yıllar yılı bu bildiri küçük değişikliklerle tekrarlandı. 23 Nisan Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun…