Amerikan başkanlık seçiminin sonucunu endişe ile bekleyeceğiz
Bizler yaşanan zor günlerin yarattığı telaşa gömülmüşken, dünyanın başka yerlerinde gerçekleşen gelişmeler üzerinde yeterince durmaya vakit bulamıyoruz. Halbuki bazılarının nasıl sonuçlanacağı bizleri yakından ilgilendiriyor. Sizlerin de izlemiş olacağınız gibi, geçtiğimiz hafta Birleşik Devletlerde başkan adayı belirleme süreci resmen sonuçlandı. Donald Trump’ın adaylığı zaten kesinleşmişti, artık Hillary Clinton adaylığı da resmileşti. Bu iki kişinin aday olacağı zaten belliydi, dolayısıyla bu aday ilan edilme işi boş bir merasimden ibaret değil midir diyebilirsiniz. Sanmıyorum. İzninizle açıklayayım.
Amerika’da başkan adaylığına giden yolun ne kadar meşakkatli olduğunu hep birlikte izledik. Eyalet düzeyinde parti kongrelerini veya önseçimleri kazanmak için adaylar, muhtelif yerel ve ulusal çıkar ve dava gruplarıyla koalisyonlar oluşturmak zorundadırlar. Diğer yandan, rakiplerinin dile getirdiği, kamuoyunu etkileyen tutum ve önerileri de bir ölçüde kendi düşüncelerine katmaya gayret ederler. Bu süreç adayların hemen her konuda tutumlarını sürekli ayarlamalarını gerektirir. Başkan adaylarının belirlendiği kongrelerde son dengelerin nasıl kurulduğu, kimin tercihlerine ne kadar yer verildiği belli olur. Dolayısıyla, parti kongreleri, seçilecek adayın neler yapacağı, hangi politikaları izleyeceği konusundaki ilk ciddi ipuçlarını verir. Buna ek olarak, kazanan adayın ekibinde kimlerin yer alacağını göstermesi bakımından da önem taşır.
Başkan adayının belirlendiği kongrelerde partilerin içindeki farklı siyasi eğilimleri ve güç kaynaklarını temsil eden, bir bölümü de başkanlık yarışına girmiş ve başaramayıp adaylıktan çekilmiş kişiler konuşmalar yapar, birlik ve beraberlik mesajları verip, başkan adayı olan kişiyi destekleyerek seçim mücadelesinin yarattığı ayrılıkları ve kırgınlıkları gidermeye gayret ederler. Bu bakımdan son kongreler ilginç olaylara sahne olmuş; başta Texas Senatörü Ted Cruz olmak üzere bazı isimler Trump’ı desteklemediklerini ifade etmişlerdir. Demokrat aday Bernie Sanders ise taraftarlarını gerçekçi olmaya ve Clinton’u desteklemeye davet etmişse de, ancak sınırlı başarı sağlamıştır. Cumhuriyetçiler içindeki gerilimlerin Trump aleyhine işlemesi, partinin geleceğinde de etkili olması muhtemeldir.
Kimin Amerikan başkanı olacağı bütün dünyayı ilgilendiriyor. Geçmişe göre gücü kırılmış olsa bile, yine de dünya siyasetini şekillendiren en önemli ülke Amerika. Çoğu kimse seçimi Clinton’un kazanmasını bekliyor. Bilgisizliği, basit düşünce tarzı, yalan söylemekten çekinmemesi, pot kırmaya yatkınlığı, ani asabiyetlere kapılması nedeniyle Trump’un seçileceğine kimse inanmak istemiyor; seçilmesinin felaket olacağına inanıyor. Fakat kimse başlangıçta Trump’ın aday olmasını da beklemiyordu. Hepimizi etkileyecek bir Amerikan seçiminin son aşamasına girdi; sonucunu endişe ile beklemeye devam edeceğiz.