Amerikalıya cennet Bangladeşliye cehennem memleket!

Suat TAŞPINAR
Suat TAŞPINAR AVRUPA'NIN DOĞUSU suat.taspinar@dunya.com

İsrafil’in ‘kıyamet sûru’ndan söz etmiyorum ama, keşke her ölümlünün sesine kulak vereceği biri çıksa ve tüm dünyadan işitilecek bir çığlık atsa. “Yahu sakin olun! Her neyle meşgulseniz bir dakika durun, soluklanın ve ben ne yapıyorum, biz nereye gidiyoruz diye sorun kendinize!” dese. Biliyorum, boş beleş bir temenni bu.

Aklıselim, sağduyu vb. şu an dünyada geçer akçe değil ve elimizde sadece Trump ile türevleri var; o kadar… Tarihin tekerleğinin çok hızlı döndüğü, bindiğimiz alametin selametten çok kıyamet istikametine direksiyon kırdığı günlerdeyiz. Toplumlarda ortak payda, ülkü tükeniyor. Gücü yeten kendi ‘bireysel kurtuluşunun’ peşinde kan ter içinde koşturuyor. Ama manipüle çoğunluk, hemen her coğrafyada siyasilerin değirmenine su taşıyor. İşte böyle, sallan yuvarlan dönüyor dünya.

Göç yolları

Ve bu tablodan en çok “göç yolları” çıkıyor. Yaşadıkları topraklarda ekmek, huzur, güven ya da gelecek umudu bulamayanlar, “daha iyi” olduğunu düşündükleri coğrafyalara göç telaşında. Ama ‘cazip’ Batı şaşırtmayan, istikrarlı tavrıyla kale gibi duruyor: İhtiyaç duyduğu kalifiye göçmenleri çekip alıyor, ihtiyaç fazlası saydıklarını, popülizmin seçim sopasıyla kovalamaya başlıyor. Trumplı günlerin ilk icraatında olduğu gibi... Alman seçimleri arifesinde artan göçmen karşıtı uygulamalar gibi.

Kaçak olmayı tercih ediyorlar

Bu arada üçüncü dünyadan Batı’ya kapağı atmaya çalışanlar bazen ‘Zaytung haberi’ne rahmet okutuyor. Hırvatistan’daki skandal buna örnek: İş gücü açığını Asya’dan kapatma çabasıyla 12 bin 400 Bangladeşliye oturma-çalışma izni vermiş. Ama bunların 8 bini lütfedip gelmemiş bile!

Medya şöyle açıklıyor: “Daha kolay vize ve çalışma izni veren Hırvatistan’a başvuruyorlar, ama daha iyi maaş ve hayat şartları var diye Almanya’ya kaçıyorlar. Yoksul Hırvatistan’da legal olacaklarına, zengin Almanya’da kaçak olmayı tercih ediyorlar!” “Balkan coğrafyası her şeyin hem imkânsız hem de mümkün olduğu yerdir” diyen Hırvatlar, şu anda hem iş bulmanın zor olduğu, hem de işverenlerin işçi bulabilmek için mücadele ettiği bir ülkeye dönüşmenin sırrına kafa yoruyor. İş gücünü hem ihraç hem ithal eden ülkede, gidenlerin, dönenlerin, arada bocalayanların öyküleri de farklı farklı.

IT’ci olarak ‘çocuklarının geleceği’ uğruna Kanada’ya göçen komşumuz, iki yıl sonra geri döndü. “Hayrola?” dedim. “Bize göre değilmiş” dedi. “Neden?” diye sordum, anlattı: “Kanada, insanca maaş, sosyal hayat, hak-hukuk, gelecek dahil, memleketinde umut bulamayan yetenekli üçüncü dünya vatandaşları için ideal. Onların sırtında yükselen bir göçmen ülkesi. Yokluktan oraya gidip insanca hayat kuruyorlar. Ama belli bir ekonomik-kültürel birikimi, dünya görmüşlüğü, alternatifi olan Avrupalının dayanabileceği bir yer değil. İklimi, yavanlığı, renksizliği bize uymadı; döndük.”

Kime göre, neye göre…

Bunları yazarken Hırvat TV’sinde, Trump yüzünden ABD’yi terk ederek Dalmaçya kıyılarına yerleşen bir çiftin haberi veriliyor. “ABD yaşanılır yer değil” diyor yaşlı kadın,” Burası cennet.” Kime göre, neye göre; tartışılır. Hele de Bangladeşli emekçiler bile burayı cehennem sayıp cennetin peşinde Almanya yollarına düşmüşken!

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar