Amara Yasası’na göre: Değişim, yapay zeka ve gelecek…
Teknolojinin değişim hızını anlamak için sıklıkla başvurduğumuz iki önemli yasa, Amara Kanunu ve Moore Yasası'dır. Bu yasalar yardımıyla gelecekteki olasılıkları yorumlamaya çalışırız. Öncelikle bu yasaları kısaca hatırlayalım:
Amara Kanunu'na göre, insanlar genellikle kısa vadeli gelecekte teknolojinin etkilerini abartır, ancak uzun vadeli gelecekte bu etkileri azımsarlar. Bu, teknolojik ve sosyal değişimlerin genellikle başlangıçta umulandan, sanılandan yavaş ilerleyip, daha sonra beklenenden daha büyük bir etki yaratması şeklinde açıklanabilir.
Mesela, kitap çıktığında insanlar bunun hemen yayılacağını ve artık kitaplarda yazdığı için yeni şeyler öğrenme ihtiyacının duracağını, insanların işlerini elinden alacağını uzgörmüşlerdi. Bilgisayar ve internet çıktığında da benzer iddialar, sanrılar oluşmuştu. Çünkü bilgi artık her yerdeydi o halde yeni şeyler öğrenme ve yaratıcılık isteği yok olacaktı. Herkes hemen işini kaybedecekti. Oysa her ikisinde de hem pek çok yeni iş ortaya çıktı hem de beklenen hızlı değişimler pek de o kadar hızlı gerçekleşmedi. Bu yeni icatların yaygınlaşması, yeni bilgi ve fikirlerin üretilmesi, yaratıcılığın artması ve yeni iş imkanlarının oluşması; kitap için 50-100 yıl, bilgisayar ve internet içinse yaklaşık 20 ila 10 yıl aldı.
Konuya doğrudan giriş yaptım ancak sonuç kısmına ve esas mesajıma geçmeden, kafalarımızı netleştirmek için her iki yasayı da açık ve anlaşılır bir şekilde hatırlatmak istiyorum.
Amara Kanunu: “Yeni bir teknoloji, performansının %50'sinin %90'ına ulaşmak için yaklaşık 20 yıl alır” diyen Amerikalı bilim insanı ve fütürist Roy Amara tarafından, 1970 yılında uzgörülmüştür. Şu anda ise bu süre bilimsel çevreler tarafından hala 10 yıl olarak telaffuz edilmektedir. Pratikte yaşananlar da bunu doğrulamaktadır. Ancak yapay zeka ile sürenin farklılaşabileceği de telaffuz edilmektedir. Çünkü artık %100 küresel düşünmek zorundayız. YZ'nın otomasyon, veri analizi, kişiselleştirme gibi pek çok alanda oluşacak büyük etkisini hesaba katmalıyız. Giderek artan karmaşıklığı, büyük ve her gün büyüyen veri toplama-işleme ihtiyaçlarını, altyapı hazırlıklarını, güvenlik tehlikelerini ve en önemlisi de müthiş yeşil enerji gereksinimini düşünmeliyiz.
Moore Yasası: “Entegre devrelerde yer alan transistör sayısının her 18-24 ayda (1.5, 2 yılda iki katına çıkar” diyen Amerikalı mucit ve girişimci Gordon Moore tarafından, 1965 yılında uzgörülmüştür. Özetle yasa “Bilgisayar işlemcileri ve elektronik cihazlar her 2 yılda bir, daha güçlü ve ucuz hale gelir” demektedir. Şu ana kadar da çıkan ilk jenerasyon bilgisayar işlemcileri, telefonlar ve arabalar için geçerli olmuştur. Ancak bilgisayar ve işlemci kullanan cihazlardaki minyatürizasyon artışı nedeniyle ve işlemci üretiminin doğası gereği ortaya çıkan fiziksel sınırlar ve artan enerji tüketimi nedeniyle Moore Yasası geçerliliğini yitirmeye başlamıştır. Hatta 2022’de Nvidia CEO'su Jensen Huang, Moore yasasının sona erdiğini ilan etmiş, Intel CEO'su Pat Gelsinger ise Moore Yasası’nın ölmediğini belirterek yarı iletken teknolojisinin devam eden ilerlemesine ve Moore Yasası tarafından belirlenen yolda ilerleme yeteneğine güvendiğini belirtmiştir. Pek çok düşünür ve bilim insanı ise nano ölçekte ve kuantum hassasiyetinde üretim gerekliliğinin belirsizliği arttırdığını, Moore yasasının artık geçerli olamayacağını belirtmektedir.
Her iki yasa da teknolojinin iş dünyasını ve yaşam koşullarını ne kadar zamanda “kökten” dönüştüreceğini, yaygınlaşacağını uzgörmemize yardım etmeye yarıyor.
Görüşüm: YZ teknolojilerinin yeni gelecekte yaygınlaşmasının ilk emarelerini 5-6 yıl sonra tamamen hissederiz. Yaygın değişim ise 10 yıl veya biraz daha fazla sürebilir. 15 yıl sonra, yani 2040’larda, dönüşüm tamamlanır ve tamamen yeni bir dünyada yaşıyor oluruz.