Aman petrol canım petrol
Euro Bölgesi çekirdek enflasyonu %7,5’ten %7,3’e manşet enflasyonu tekrar %7’ye geldi. ABD çekirdek enflasyonu %5,5 iken TÜFE %4,9 oldu.
Arjantin’de faiz yine artarken üç haneli enflasyon hala yükseliyor.Çekirdek ve manşet enflasyonların yakınsaması ve yüksek kalması bu kadar zamandan sonra bize tek bir sonuç veriyor. Petrol, (doğal)gaz, elektrik yani enerji dışında aslında fiyatı düşen bir şey yok. Her iki tarafın istatistik kırılımına bakıldığında bu çok net görülüyor.
Başarı hikâyesi Fed ve ECB’den çok ABD Ulusal Petrol Rezervlerine (UPR) ait. Daha önce yazdığımız gibi enflasyon, UPR grafiklerindeki azalış birebir örtüşüyor. Bloomberg haberinde, Wall Street’te Fed’in %2 enflasyon hedefini tutturacağına dair şüphelerin arttığı yazıyordu.
Enflasyon olmaz, geçici, resesyon yok, bankacılık sistemimiz sağlam derken gelinen nokta bu. “Arjantin, İngiltere faiz artışında geç kaldı, reel faiz makası çok geniş değil, enflasyon onlarda tek hane, artış oranı aynı bile olsa sorun aynı sorun değil” cümlelerinin doğru çıkarımlar olmadığını geçen 14 ayda görmüş olduk.
Alkışlar eşliğinde önden yüklemeli faiz artışlarının en net katkısı, tahvil faizlerinden kaynaklı batan bankalar ve rekor zarar eden merkez bankaları. ABD tüketici kredileri rekor kırarken şirket kredileri burnunu hafif aşağı çevirdi.
Powell hemen faizi arttırmaya gerek olmayabilir dedi. Ortodoks politika filan kalmadı. Neoliberalizm ilk finansal krize, faiz artışı ilk şirket batışına, kapitalizm ilk banka batışına, merkez bankası bağımsızlığı ilk hazine borç tavanı krizine kadarmış.
Düşmeyen enflasyon açıklanmaya çalışılırken, “maliyet ve tedarik zinciri sorunları sebep fiyat artışları sonuç” diyen şirketlerden kaynaklı, kar çekişli enflasyon veya açgözlülük enflasyonu dünya gündeminde öne çıktı. Talep veya maaş (ücret) enflasyonu olsaydı faiz artışlarının etkisini daha hızlı ve net görmek gerekiyordu.
Avrupa’da kışın yumuşak geçmesi ve UPR şimdilik işe yaradı. 1974 Smithsonian sonrası “Serbest Dalgalı Kur Rejimi” ile petro-dolar dönemi başladı. Soğuk Savaş, küreselleşme, neoliberalizm, Washington ve Pekin Konsensüsü, gelişmekte olan piyasalar, sermaye akımları ve Mark yerine Euro, dot.com ile sürdü.
COVID-19 ile yerelleşme artarken, M2 ve merkez bankaları bilanço genişlemesi, Endüstri 4.0 ve tekrar Soğuk Savaş ile benzer bir döngüye girildi. Euro yerine bu sefer merkeziyetsiz finans ile kripto paralar geldi. Önümüzdeki ay sonunda resmen sona erecek LIBOR sonrasında “Serbest Dalgalı Faiz Rejimi” (bir İstanbul Ekolü hipotezidir) resmiyet kazanacak.
Tahvil faizleri ile merkez bankalarının politika faizlerindeki savrulmalar aslında bunun bir yansıması. ABD hazine bütçe (borç) tavanı sorunu var malum. Kim alacak bu tahvilleri, Fed? Ama biz onu değil de Fed sitesinde yer alan 2023 ve 2022 kendi operasyonel bütçesini tartışalım.
2022'de tüketici finansmanı için piyasayı araştırdık, 2023’te anketlere gerek yok demişler. Ama işsizlik, istihdam durumuna göre gelir değişimini araştırmadan nasıl maaş ücret fiyat sarmalı var yok karar verilecek?
2022'de 14.7 mio.$ tüketici araştırma bütçesinin bu sene 500 bin dolara düştüğünü geçelim, 2022 tahmin ve 2023 bütçesi maaş giderlerinde %7,6 ve 2 bütçe arasında Fed personeli maaşlarında sapma %4,2. Fed web sitesinde 400 doktoralı ekonomist yazarken bütçesinde ANP 362 araştırmacı gözüküyor.
CFO (Finans Ofisi) personeli artarken bütçe ile sitesindeki veriler %10 saparken enflasyonun tutmaması şaşırtıcı değil aslında. 2023 yılında 29 personel azalacak, öyle bütçelemişler. Personel azalırken, ortalama toplam maaş tutarı en az %4,2 artarken enflasyonunun bu oranın altına gideceğini nasıl düşünebiliriz?
Araştırmacı sayısı %10 sapıyorsa enflasyonda varyans da belli sayılır. Fakat en ilginç kalem bankaların battığı yılda teknolojiye yatırım için ayrılan bütçenin bina yenileme için ayrılan bütçeye oranında ortaya çıkıyor. Bina yatırımları teknolojinin neredeyse 6 katı. İhtişamdan tasarruf belli ki Fed için de geçerli değil. Finansal modelleme, FOMC teknolojilerine yatırım yok denecek kadar az. Muhteşem iletişim, başarılı merkez bankacılığı örneği değil mi tüm bu detaylar?