Aman bana altın fiyatı ne olur diye sormayın...
Arkadaşımız Yıldız Taşdelen Erli’nın altının ilk yarıdaki üretim ve ithalatta hız kesme haberini bugün gazetemizde okuyup, “Güvenli yatırım limanı altın” konusunda iç piyasa açısından bilgi sahibi olmak istedim. Bir gün önce de dış haberler servis şefimiz Evrim Küçük’ ün araştırma haberini okuyarak uluslararası altın piyasasında nelerin etkili olduğunu öğrenmek istemiştim. Arada soran olursa “cahil” kalmayayım diye...
Daha önce Tokat uçağında bir “altın” sorusu üzerine, akıl yürütmeye dayalı, “zorunlu yanıtımın” doğru çıkışını sizlere aktarmıştım. Ama bu kez sözünü ettiğim “altının gidişatını öğrenmek istediğim” iki haber bana başlıktaki “altın fiyatını bana sormayın” dedirtti.. Onun için aradan çekilip iki haberin özetini kısaca aktarayım. Yükü üstümden atıp kararı size bırakayım: Evrim Küçük’ ün haberinde, Irak kaosu ve Ukrayna sorunu nedeniyle uluslararası piyasada altının onsunun yılın ilk yarısında 1392 dolara kadar çıktıktan sonra, bugünlerde 1333 dolar seviyesinde seyrettiği, ilk yarıda yüzde 10 kazandırdığı bilgisi yer alıyor. Uzmanlara göre yılın ikinci yarısında riskler azalacağı için altının ons fiyatının yılın başındaki 1150-1200 dolar seviyesine gerileyeceği tahmini yapılıyor.
Yıldız Taşdelen Erli’nin’nin iç piyasada altını ele alan haberinde ise geçen yılki Darphane grevinin ardından yoğun üretim yapıldığı, elde stok biriktiği, bu nedenle bu yılın ilk yarısında, Darphaneden üretim talebinde yüzde 62.5 düşüş olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra ithalatta da aynı dönemde yüzde 74.2 düşüş yaşandığı bilgisine yer veriliyor.
Yani, Ukrayna-Rusya krizi ve IŞİD sorunu gündemdeyken iç piyasada bu krizlere rağmen “Güvenli liman altın yönünde” bir canlılık yaşanmadığı gibi durgunluk gözlemlenmiş. İşte bu tablo, benim yatırım aracı olarak altınla ilgili bilgilerimle örtüşmüyor. Buna dayalı olarak ben de “Aman bana altın fiyatı ne olur diye sormayın...” demek durumunda