Altından Körfez kaynaklı tuhaf kokular yükselmeye devam ediyor
Önce Türkiye İstatistik Kurumu'nun dün açıkladığı haziran ayı dış ticaret verilerini özetleyelim. Haziran verilerinde bir olağanüstülük, sıra dışı bir artış ya da gerileme yok.
İhracat geçen yıla göre yüzde 2.3 arttı, ithalat yüzde 1.5 geriledi. Altı aylık dönemde de ihracat yüzde 8.2 , ithalat yüzde 8.7 artış gösterdi.
Ama hep vurgulanır ya, detaylar önemli, diye; yine aynı durum söz konusu. Biz de her zaman olduğu gibi merakla beklediğimiz altın ihracat ve ithalatına ilişkin verilere baktık.
Bir kere şunu vurgulayalım; ilk altı aylık dönem itibariyle altın ihracatı geçen yıla göre yüzde 23 azalırken, altın ithalatında yüzde 226'lık artış oldu.
Bunun sonucunda da geçen yıl altı ayda altın ticaretinde 2.6 milyar fazla vermişken bu yıl aynı dönemde 4.1 milyar dolar açık verir duruma düştük.
Bu durum, toplam dış ticareti de önemli ölçüde etkiledi kuşkusuz. Ocak-haziran döneminde geçen yıl 28.1 milyar dolar olan ticaret açığı, bu yıl 30.9 milyar dolara çıktı. Acaba altın ticareti olmasaydı dış ticaret verileri nasıl oluşurdu; hemen aktaralım. Bu kez ticaret açığı artmayacak, azalacaktı. Altın hariç verilere göre geçen yılın ilk yarısında 30.6 milyar dolar olan ticaret açığı, bu yıl 26.8 milyar dolara inecekti.
Altında BAE "egemenliği"!
Altın, son yıllarda Türkiye'nin dış ticaretinde en çok konuşulan kalemlerden biri.
Altın ticareti nelere yol açmadı ki...
Bizde siyasete ve bürokrasiye kadar uzanan ve bir takım sonuçlar doğurdu...
Bu ticaretin, muhatap ülke konumundaki İran'da da bir takım etkileri oldu...
Bazı eski bakanlarımızın önünde siper olmaya değer bulduğu, "vatandaşımız" diye sahip çıkmaya çalıştığımız bir İranlı'nın ABD'de hapse girmesine yol açtı...
En büyük kamu bankalarımızın birinin genel müdür yardımcısının yine ABD'de tutuklanmasına kadar uzanan bir süreç yaşandı...
Altında bu yıl da tuhaf dış ticaret verileriyle karşı karşıya kalıyoruz. Daha önce de birkaç kez yazdık; Türkiye ne oluyor da, nasıl oluyor da, Birleşik Arap Emirlikleri'ne yüklü miktarda ihracat yapıyor, sonra hemen hemen aynı miktarda altını bu ülkeden alıyor, diye... Ya da önce ithalat, sonra ithalat...
Tutarlar ortada... İlk altı ayda Birleşik Arap Emirlikleri'ne 3.4 milyar dolarlık altın ihraç edip bu ülkeden 2.9 milyar dolarlık da ithalat gerçekleştirmişiz.
Ürünün adı, ihracat kayıtlarında da, ithalat kayıtlarında da aynı; külçe altın. Çok detayda bir fark var mı, diye gümrük tarife istatistik pozisyonuna bakıyoruz, o da aynı... Ülke aynı... Hem alıyoruz, hem satıyoruz... Doğrusu biz bu durumu anlayabilmiş değiliz!
Birleşik Arap Emirlikleri'nden yapılan ithalat, bu ülkeye yaptığımız ihracattan mı, yoksa gerçekleştirdiğimiz ihracat, bu ülkeden olan ithalattan mı kaynaklanıyor?
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan gibi bir durumdayız yani...