Altın yumurtlayan tavuğu, (turizmi) kesiyor muyuz?
Yılmaz SEZER
Ülkemizin; siyasi belirsizlik, yüksek faiz, yüksek kur, konkordato ilan eden firmalar ve iflas eden firmalar nedeniyle sıkıntılı bir ekonomik süreçten geçmekte olduğu hepimiz tarafından takip edilmektedir. Bu süreci kısaltmak, bitirmek ve etkilerini azaltmak için gereken tedbirleri almak iktidarın görevleri arasında bulunmaktadır. Aksi takdirde ekonomik krizinin etkilerinin genişleyeceği tedavisinin ve telafi edilmesinin çok daha ağır olacağı tartışılamaz.
Günümüz Türkiye’sinde yaşanılan ekonomik olumsuzluklardan her sektör kendine düşen payı almış buna bağlı olarak ta her sektörde tüketim ve buna bağlı olarak ta üretim bir hayli azalmıştır. Bize göre ekonomik daralmadan en az etkilenen iki sektör bulunmaktadır. Bunlardan birisi turizm sektörü diğeri ise İhracat Sektörüdür. Her iki sektöründe ekonomik krizden, dolaylı olarak az etkilenmelerin sebebi ise; yüksek kur nedeniyle turizmin ve ihraç edilen mal hizmetlerin değerinin geçen döneme göre %100’e yakın ucuzlamış olmasıdır. Yani aslında gerçek anlamda bir kârlılık olmayıp, TL’nin değer kaybetmesinden kaynaklı yaşanılan satışların artmasına bağlı sanal bir durumdur.
Turizm sektöründe yatak sayılarının hızla artmasına bağlı olarak (yeterli sermaye birikiminin olmaması nedeniyle) sektörde büyük bir çoğunluk kredi kullanarak yatırımlarını gerçekleştirmektedirler. Bu nedenle kullanılan yüksek tutarlı döviz kredileri nedeniyle sektörde bu süreçte yüksek kur nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşandığı unutulmamalıdır.
Bu kısa açıklamalardan sonra gelelim konumuza!
Ülkemizde, “Türkiye Turizm Tanıtım Geliştirme Ajansının” kurulması amacıyla verilen teklif Meclis’te görüşülmeye başlamış bulunmaktadır. Söz konusu ajansın kurulması ile ülkemizin ve turizm faaliyetlerinin daha kapsamlı olarak tanıtılmasının amaçlandığı düşünülmektedir. Demek ki, var olan Turizm Bakanlığı ülkemizin ve turizm faaliyetlerinin tanıtımında yeterli görülmemektedir. Ancak buna rağmen söz konusu ajansın yönetim kurulu başkanı yine Turizm Bakanı’nın olması öngörülmektedir! Söz konusu ajans Sayıştay denetimine ve Kamu İhale Kanunu’na tabi olmayacak, KGK tarafından yetkilendirilen bağımsız denetim firmaları tarafından denetime tabi tutulacaktır.
Ajans genel bütçe gelirlerinden pay alacaktır, ancak kendi topladığı gelirlerden de genel bütçeye pay aktaracaktır. Genel bütçeye yapacağı aktarımların daha yüksek olması gerekir ki, bir mantığı olsun diye düşünülmekteyiz.
Gelelim söz konusu Turizm Tanıtım Ajansı’nın gelirlerine, kanun teklifinde turizm payının; bileşik tesisler ile konaklama tesislerinde konaklayan yabancı ziyaretçilerden tahsil edilmek üzere:
a) 5 yıldızlı işletme belgeli tesislerden her gece için oda başına en çok iki euro elli cent karşılığı,
b) 4 yıldızlı işletme belgeli tesislerden her gece için oda başına en çok iki euro karşılığı,
c) 3 yıldızlı işletme belgeli tesislerden her gece için oda başına en çok bir euro elli cent karşılığı,
ç) 2 yıldızlı ve altı kategorideki işletme ve konaklama işletmesi faaliyetine yeterli belge sahibi tesislerden her gece için oda başına en çok bir euro karşılığı, olmak üzere alınacağı belirtilmiştir.
Yani Turizm Tanıtım Ajansı’nın bize göre tüm maliyeti otelciler tarafından karşılanacak, artan para da genel bütçeye aktarılacaktır...
Sonuçta ise otelcilerin maliyetleri doğrudan bu ödediği tutar kadar artacak ve elde ettiği kar bu oranda azalacaktır. Yani ajansın kurulması ve işletilmesi ile otelcilerin karlılık oranlarında bize göre ciddi bir düşüş yaratacaktır.
Hal böyle olunca da düşünmeden edemiyoruz, buradaki asıl amaç Türkiye’nin ve turizm faaliyetlerinin tanıtılması mı?
Yoksa diğer sektörlere göre (göreceli olarak) kârlılık oranı yüksek olan turizm sektörünü dolayı olarak vergilendirerek bütçeye yeni bir kaynak yaratmak mı?
Bize göre turizm sektörü ekonomik sıkıntının çözümü için önemli bir rol üstlenmektedir.
Otelciler bireysel ve kolektif çalışmaları ile (maliyetlerine tamamen kendileri katlanmak suretiyle) Türkiye’yi ve turizm faaliyetlerini yeterince tanıtmaya özen göstermektedirler. Zaten yeterli tanıtım faaliyeti göstermemeleri halinde “ işletmelerinin süreklilik arz etmeyeceğinin de” farkında olmamaları mümkün değildir. Ajansın kurulması ile otelcilerin maliyetinin sadece bir dönemi için değil kalıcı olarak her dönem için artacağı da unutulmamalıdır .Dolayısıyla sistem kendi kendine çalışırken yeni bir sistem kurmaya hem de bu sistemin tüm maliyetlerini otelcilerden karşılamaya yönelik bir uygulama yerinde olmayan bir uygulama olarak tarafımızdan değerlendirilmektedir...
Bu sene diğer sektörlere göre kârlılık oranı bir miktar yüksek diye, gelin altın yumurtlayan tavuğu (Turizmi) kesmeyelim!