Altın manipülasyonu
Soğuk Savaş döneminde, Almanya'yı Rusya korkusu sarmıştı. Almanlar, ülkelerinin istila edilip, altınlarına el konulacağını düşünüyordu. Bu korkuyla, altınlar o dönemde New York Fed'e gönderildi. Kaygılar uzun zaman önce bitti. Buna rağmen, altınların sonraki yıllarda niçin geri alınmadığı muammadır. Bir süre önce Almanya Ekonomi Bakanı, ''Altınlar niçin ABD'de?'' sorusuna, ''Alım-satım işlemlerini kolaylaştırmak için'' cevabını vermişti. En sonunda geçen hafta, Almanya ABD'de bulunan 300 ton altınını istedi. Amerika altınları yedi yılda vereceğini söyledi. Aslında bu işin zor olmaması gerekir. Askeri uçaklarla ve gemilerle, birkaç haftada bitebilir. Charles de Gaulle, 1960'larda Fransa'nın ABD'deki altınlarını hemen almıştı. Kolay oldu, çünkü o dönemde altınlar Fed'in kasasındaydı. Bugün için soru işaretleri bulunuyor.
Büyük merkez bankaları, ellerindeki altınları farklı kanallarla piyasaya verir. Bu tarz müdahaleler yapılır, zira merkez bankaları altın fiyatının hızlı yükselmesini istemez. Altın yükseldiğinde, kağıt paralara olan güven azalır. Merkez bankaları bu mevzuyla ilgili soruları yanıtlamaz. Altın fiyatının bu şekilde baskılanması, değerli metal piyasasının dinamiklerini bilen insanlar için sürpriz değildir. Bireysel yatırımcıların bu olaylardan haberi olmaz, çünkü medya üzerine gitmez. Nitekim Almanya-ABD olayı da manşetlerden hemen düştü. Bundesbank olayı soğutmak için, ''Altınlarımızın New York'ta bir süre daha kalmasında sakınca yok. New York fiziki altın işlemlerinin merkezidir.'' açıklamasını yaptı. Bırakın bugünü, New York son 80 yıldır fiziksel altın işlemlerinin merkezi değildir. Başkan Roosevelt 1930'larda altınlara el koyduktan sonra, New York merkez olmaktan çıktı. Fiziki işlem denince, akla Londra ve Zürih gelir.
Merkez bankalarının altın müdahaleleri, 1990'ların sonlarına doğru başladı. İngiltere'de dönemin Maliye Bakanı Gordon Brown(2007'de başbakan oldu), İngiltere'nin altınlarının yarısını 1999-2002 döneminde 250-300 dolar aralığından satmıştı. Altın fiyatı sonrasında 1900 doların üzerine kadar çıktı. Kötü bir yatırım kararı olarak da değerlendirilebilir. Ancak bir merkez bankası, kısa dönem yatırımcı gibi düşünmez. Altına ''rezervlerin çeşitlendirilmesi'' penceresinden bakar. Bu olaydaki ilginç nokta, altın satışının çok önceden duyurulmasıdır. Bu açıklamadan sonra altının spot fiyatı, son 20 yılın en düşük seviyesine inmiştir. Ayrıca, ihale gibi farklı bir yöntem kullanıldığı için, altınlar olması gerekenden daha düşük fiyattan gitmiştir. Operasyonun perde arkası enteresandır. İngiltere'de büyük işlemleri olan bir Amerikan bankası zor duruma düşüyor. Banka borçlandığı tonlarca altını satıp, başka bir varlığa yatırıyor. Altın fiyatı yükseliyor. Diğer varlığın fiyatı düşüyor. Banka iflas noktasına geliyor. Gordon Brown bu bankayı kurtarmak için, altınları satıyor. Satıştan sonra altın fiyatı çakılıyor. Banka altınları düşük fiyattan toplayıp hayata dönüyor. ABD'de o dönemde altın müdahalelerinden de sorumlu olan Döviz Kuru İstikrar Fonu'nun başındaki Larry Summers(Hazine eski Bakanı), swap operasyonları ve altın kiralama programları ile İngiltere'ye destek veriyor. Fiyat iyice düşüyor.
Büyük merkez bankalarının yaptığı altın müdahaleleri, uzun yıllardır devam ediyor. Bu konuda ABD, İngiltere ve İsviçre öne çıkıyor. Merkez bankaları kısa dönemlerde altındaki yükselişin hızını kesebiliyor. Uzun dönemde altın olması gereken yere gidiyor.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar