Altın burunlu cücenin’ taklit ürününü kim yaptı?
Nasıl tabir ediyoruz, taklit mi, kopya ürün mü... Yoksa tam da Amerikalıların uzata uzata söylediği ‘fake’in bizdeki kaba saba karşılığı ‘çakma’ mı? Biz yine de taklit demeyi tercih ederek başlayalım...
Bundan iki yıl önce, emsalleri Şikago, Hong Kong ile birlikte dünyanın en büyük zücaciye fuarları Frankfurt Ambiente'yi ziyaret etme şansına sahip olmuştuk. Fuarın girişinde dev 'Made in Turkey' görselleri asılıydı. Ziyaretçileri taşıyan shuttle'larda öyle boyanmıştı. 85 ülkeden 4 bin 500 katılımcının ve 150 bin ziyaretçinin katıldığı Ambiente'de adeta 'Made in Turkey' rüzgarı esmişti.
Ziyaretimize ev sahipliği yapan dönemin İstanbul Demir ve Demirdışı Madenler İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, fuardaki bağlantıları değerlendirerek, “Çin mix konteyner yapamıyor, bir de algıları kötü. Biz avantajlı konuma geçtik. Bu nedenle önceden 'Deneyin, fark edin' sloganıyla fuarda yer alırken şimdi 'Made in Turkey' vurgusu yaptık. İtalya'nın önüne geçen tasarımlarımız var. Türkler artık bu işi yapabiliyor" demişti.
Ambiente 2015 geçen hafta başladı. Yarın da sona eriyor. Fuar kapsamında bir çok etkinlik düzenleniyor. Bunlardan en çarpıcısı ise taklit ürünlere karşı düzenlenen Plagiarius Ödülleri. Ödüllerin sembolü altın burunlu siyah bir cüce. Almanca’daki ‘eine goldene nase verdienen’ yani ‘altın burun kazanmak’ deyimine gönderme yapıyor. Deyimin burada kullanılan anlamı; hakkı olmayan bir işten çok para kazanmak. 1977’den bu yana düzenlenen ödüllerin başlangıç hikayesi ise başka bir yazının konusu olabilecek nitelikte. Aktion Plagiarius e. V. Derneği’nin bu ödülleri düzenlenmesinin 5 amacı var: Taklidin zararları konusunda halka duyarlılık kazandırmak, taklit kurbanların sesi olmak, koruma kanunlarının önemiyle ilgili bilinç yaratmak, yaratıcı yatırımların değerinin yükselmesine katkı sağlamak ve ‘adını ver utandır’ yöntemiyle kopyacıları korkutmak.
Son iki yıldaki ödüllere baktığımızda taklide uğramasından dolayı Türkiye’den ödül alan bir firma yok. Ancak geçen sene peynir rendesiyle, bu yıl da sebze doğrama robotuyla İsviçreli bir firmanın ürünlerini taklit eden Türk firmaları onlara ödül kazandırmış durumda! Arzu eden ödüllerin web sayfası http://plagiarius.de/index.php?ID=1 ’den ayrıntılara ulaşabilir.
41 taklit mağdurunun yarıştığı yarışmada bu yıl üç büyük ödül, bir özel ödül ve 7 tane de mansiyon verildi.
Yarışma ile ilgili düzenlenen bilgilendirme metnindeyse çarpıcı rakamlar var... Avrupa gümrüklerinde 2013’te 760 milyon euro değerinde 36 milyon parça kopya mal yakalanmış. Yüzde 70’si de online satışlardan ve kargo aracılığıyla tespit edilmiş. Kopyaların yüzde 79’u Çin ve Honk Kong’tan geliyor. Onları BAE, Türkiye ve çok sayıda Doğu Avrupa ülkesi takip ediyor. Ancak altı çizilen önemli bir nokta da; Avrupa Gümrük İstatistikleri’nin sorunun küçük bir parçasını göstermesi. Çünkü ülke içi kopya oranı da yüksek. Mesela Almanya ve Çin gibi ülkelerin kendi içlerinde kopyalanan ürünleri de var. Bunları tespit etmek daha zor. İthalatçı batılı firmaların kopyacılıktan ucuz ürün üretmelerine fayda sağladığı için kar etmesi de işaret edilen noktalardan biri.
Sözün özü; Ambiente’yi birlikte gezdiğimiz Tahsin Öztiryaki’nin ifadesiyle ‘İtalya’nın önüne geçen tasarımlarımız var’ hatta taklit edilen çok sayıda ürünümüz de... Mesele hem bunları duyurmak hem de benzer bir caydırma sistemini Türkiye’de hayata geçirmek. İki yıl önceki fuara Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası’nın önderlik ettiği UR-GE projesi ile gelen 10 çelik mutfak eşyacısının da söylediği gibi: "Tasarımın önemini fark ettik ama uygulamada çok yolumuz var.”