Altın bankaları artık satmıyor

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Portföy yönetimi perspektifinden bakıldığında, hisse senedinden başka bir seçenek kalmamış gibi gözüküyor. Gayrimenkul fiyatları son üç yıldır artıyor. Birçok ülkede ‘‘balon’’ tartışmaları yapılıyor. Klasik bir portföyün olmazsa olmazı olan sabit getirili enstrümanlar (tahvil, bono), faiz artışları nedeniyle büyük kayıplar yaşıyor. Faizler önümüzdeki dönemde daha da yükselebilir. Son on yılın önemli yatırım araçlarından emtiaların durumu da iyi görünmüyor. Büyük ekonomilerdeki dezenflasyon baskısı devam ediyor.Enflasyonda bir hareket olmadığı için, emtiaların yükselme şansı azalıyor. Altın 12 yıl süren yükselişten sonra, 2013’ü ciddi bir düşüş ile kapatacakmış gibi gözüküyor. 

Yazdığımız finansal varlıklar arasında, en çok altının performansı merak ediliyor. Türk yatırımcısının da altın dışındaki emtialarla pek işi olmuyor. Açıkçası, altından şu aşamada bir ışık gelmiyor. Altın son aylarda yaptığı atakların tamamında başarısız oldu. Bunda da, finans piyasalarının en önemli aktörleri olan hedge fonların(serbest fonların) payı var. Her yükselişi, satış fırsatı olarak değerlendiriyorlar. Serbest fonların etkisi sadece altın için değil, bütün finansal varlıklar için geçerlidir. Emeklilik fonlarının, yatırım fonlarının etkisi de olabilir. Fakat serbest fonların etkisi apayrıdır. Kullandıkları bilgisayar programları ile fiyat hareketlerini hızlandırıyorlar. Bu sütunda altın ve gümüş piyasasındaki dinamikleri uzun zamandır yazıyorum. Altın, sadece teknik analize bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu piyasada; altın bankaları, merkez bankaları, opsiyon piyasasının büyük oyuncuları vardır.Örneğin; altın bankaları, fiyat zirveleri zorlarken yaptıkları yoğun satışlarla fiyatın baskılanmasında aktif rol oynamışlardır. Altın bankalarının internet ortamına sızan iç yazışmaları, değerli metal piyasalarında yaşananları bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Aslında düşüşlerden de para kazanılması, bir piyasanın derinliğini gösterir. Geçen hafta, ‘‘Düşüşlerden para kazanma kültürü Türkiye’de yerleşmemiştir.’’, cümlesini yazan birisi olarak, altın bankalarının düşen fiyatlardan para kazanmalarını takdir ediyorum. Ancak bu bankaları o agresif pozisyonları almaya iten neydi? Büyük merkez bankaları destek vermeseydi, devasa satış pozisyonları alınabilir miydi? Yaşananların sonucunda, altının cazibesi bitti. Fiyat deyim yerindeyse yerlerde sürünüyor.

Altın tarafında son dönemde ilginç bir görünüm var. 28 Ağustos’ta görülen 1435 dolardan beri, altın bankaları düşüşleri alım fırsatı olarak değerlendiriyorlar. Hedge fonlar yine satış yapıyorlar. Serbest fonların dışında, bu piyasanın temel açıdan en önemli grubu olan altın üreticileri de satış yapıyor. Ağustos ayında DÜNYA’da, ‘‘Düşen fiyattan bıkan üreticiler, maliyetlerini karşılamaya çalışıyorlar. Bu nedenle gelecekteki üretimlerini şimdiden satıyorlar.’’ demiştim. Fiyat daha da düşer korkusuyla, üreticiler vadeli işlem piyasalarında satış pozisyonu alıyorlardı. Aslında bu işe 1500 dolardan itibaren başladılar. O zaman hafif hafif başlayan bu pozisyonları biraz geç yakaladık. 1500 doların, altın üreticilerinin psikolojisi açıdan ne kadar önemli olduğunu da görmüş olduk.

Altın kiralama oranlarındaki değişimler, arz-talep dengesizliği, bu dönemde fiyat üzerinde pek etkili olmuyor. Temel oyuncular olan üreticiler önlerini göremiyorlar. Korunmak için satış pozisyonu alıyorlar. Hal böyleyken, diğer unsurların ne önemi var?

Altın bu hafta 1225 dolara kadar düştü. Biraz daha gevşerse, Asya bölgesindeki fiziki talebin gücünü de görebiliriz.  

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019