Altı ayda yüzde 1.11'i tutturmak mümkün mü?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Hangi altı ay, ne yüzde 1.11'i diye düşünmeniz normal. Hemen açıklayalım. Tüketici fiyatları geçen yılın ikinci ve üçüncü çeyreğini kapsayan altı ayda yalnızca yüzde 1.11 oranında artış kaydetti. Yani nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarındaki artışın toplamı yalnızca yüzde 1.11. İşte soru bu; 2010'un aynı aylarında toplamda yüzde 1.11'lik artışta kalma şansımız var mı?

Koro halinde "nerdeee" denildiğini duyar gibiyiz. Tüketici fiyatları geçen yıl nisanda yüzde 0.02 artmış, yani neredeyse değişmemişti. Mayısta yüzde 0.64, haziranda yüzde 0.11, temmuzda yüzde 0.25 artış olmuştu. Ağustosta ise yüzde 0.30'luk bir fiyat gerilemesi kaydedilmişti. Eylüldeki artış da yüzde 0.39 olarak ölçülmüştü. Bu oranların toplamında altı aydaki artış yüzde 1.11'de kalmıştı.

Ekonomik aktivitede geçen yıla göre bir canlanma olacağı aşikar. Bunun çok doğal bir yansıması olarak enflasyonda yükselme yaşanacak. Mart ayındaki yıllık enflasyonun, şubat ayındaki yıllık orana göre gerilemiş olması yanıltmamalı. Geçen yılın mart ayındaki yüzde 1.1'lik artış, yılın en yüksek üçüncü aylık artış oranıydı, yani geçen yılki baz yüksekti. Dolayısıyla bu yıl martta kaydedilen yüzde 0.58, görece düşük kaldı ve şubat sonunda yüzde 10.13'e çıkan yıllık oran, mart sonunda yüzde 9.56'ya geriledi.

Çift hane kaçınılmaz

Tüketici fiyatlarının nisandan itibaren yeniden çift haneye çıkması kaçınılmaz görünüyor. Ancak tabii önemli olan çift hane sınırının, yani yüzde 10'un ne kadar üstüne çıkılacağı. Oluşacak düzey, Merkez Bankası'nın kısa vadeli faiz kararı açısından da büyük önem taşıyor. Piyasa, Merkez Bankası'nın, halen yüzde 6.5 düzeyinde bulunan faizi yıl sonuna kadar 1 ya da 1.5 puan düzeyinde artıracağına dönük bir beklenti içinde. Gerçekleştiği takdirde, bu artışın ne zaman söz konusu olacağını ise temel olarak enflasyonun düzeyi belirleyecek.

Merkez Bankası sürekli olarak bu yıl enflasyonun dalgalı seyredeceğine vurgu yapıyor. Para Politikası Kurulu'nun 18 Mart'ta yapılan toplantısına ilişkin tutanaklarda da enflasyonun dalgalı seyredeceğine dikkat çekilerek şu görüşlere yer verilmişti:

"2009 yılında mart ayının ortasında yürürlüğe giren, daha sonra haziran ayında kısmen ve ekim ayında tamamen geri alınan geçici vergi indirimleri, 2010 yılında enflasyonda mart ve nisan aylarında yukarı yönlü, haziran ve ekim aylarında aşağı yönlü bir etki yapacaktır. İşlenmemiş gıda fiyatları ise 2009 yılının üçüncü çeyreğinde tarihsel olarak düşük düzeyde artmış, buna karşılık son çeyrekte yakın tarihin en yüksek artış oranını sergilemiştir. Söz konusu baz etkileri, 2010 yılı boyunca enflasyonda dalgalanmalara neden olarak ana eğilimin izlenmesini güçleştirecektir."

Hep dikkat çekilen ana eğilim ne peki? Enflasyonun düşük seyretmesi kastediliyor olsa gerek. Ama bu eğilimin dışına çıkılacağı çok önce kabul edildi. 2010 yılı için hükümet yüzde 5.3'lük bir hedefle yola çıkmıştı, bu hedefin anlamı kalmadı. Üç aylık artış yüzde 3.93'e ulaştı çünkü. Hükümet yüzde 5.3 hedeflerken, Merkez Bankası'nın hedefi yüzde 6.5'ti. Ancak Merkez Bankası, hedefi değiştirmeden tahminini değiştirebiliyordu ve bir süre önce, 2010 için yüzde 6.5'lik hedefe karşılık yüzde 5.4 olan tahmin, yüzde 6.9'a çıkarıldı. Merkez Bankası hedefi değiştirmiyor; tamam, ama tahmin yüzde 6.9'da kalacak mı, yoksa bir kez daha yukarı yönlü revize mi edilecek?

Yüzde 6.9'luk tahmin eğer değiştirilmiyorsa, bunun nedeni olsa olsa piyasaya olumsuz mesaj vermeme çabası olabilir. Yoksa, 2010 yılı enflasyonunun yüzde 7'nin altında tutulabileceğine inanan neredeyse hiç kalmadı artık.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar