Alternatifler bitti mi?
ABD'deki başkanlık seçiminden sürpriz bir sonuç çıkmamasına rağmen, piyasalardaki tedirginlik devam ediyor. Obama'nın seçilmesinden sonra, Bernanke'nin bir dönem daha görev alması kesinleşmiş gibi gözüküyor. Bir sağlık problemi yoksa, Bernanke'nin başkanlıktan ayrılması düşük bir ihtimal. Ayrılsa da, yerine benzer fikirlere sahip bir başkan gelir. Tahvil alım programlarını bitirecek, faiz artırım sinyali verecek birisi olmaz.
Belirsizlik yaratan, Amerika kaynaklı ''borç tavanı'' ve ''mali uçurum'' gibi konular var. Reyting kurumları, borç tavanı konusunda ABD'yi sürekli uyarıyor. Son uyarıyı, Türkiye'nin de gözdesi olan Fitch yaptı. Bu kurumlar, son derece hatalı analizler yapabiliyor. Para yaratıcı ülke ile para kullanıcı ülke arasındaki fark belirtilmeden, çok yüksek borcun geri ödememe riskini artırdığı söyleniyor. ABD, Yunanistan, İspanya aynı kategori içerisinde değerlendiriliyor. Bütçe açığının, ne kadar olumsuz bir kavram olduğu anlatılıyor.
S&P, ABD'nin notunu düşürdüğünde de aynı ifadeleri kullanmıştım. Borçları kendi para birimi cinsinden olan bir ülkenin, borcunu geri ödeyememe sorunu olmaz. Sadece ABD değil, İngiltere, Japonya gibi ülkelerin de borç geri ödemesinde bir sıkıntı çıkmaz. Bu ülkeler basar parayı, öder borcunu. Bir kredi derecelendirme kurumu, borç konusuna vurgu yaparak notu değerlendiriyorsa, yanılgıya düşüyordur. Para basmanın, hiper enflasyona yol açabileceği, bu nedenle notun indirilebileceği söylense daha mantıklı olur. Bundan bahsedilmiyor. Kaldı ki, tahvil alım programlarının son dört yılda enflasyon yaratmadığı da görülüyor. Küresel ekonomide eş zamanlı bir yavaşlama yaşanırken, hiper enflasyonu gündeme getirip daha komik durumlara düşmenin bir manası da yok.
Bütçe açığı, politik açıdan istenmez. Ülkenin, gelirinden daha fazla harcadığı düşünülür. Geri ödeme sorunu olmamasına rağmen, Amerika'da da bu durum yaşanıyor. Aslında bu konunun ideolojik boyutu da var. Yüksek bütçe açığı, daha büyük kamu sektörü olarak algılanıyor. Daha güçlü devlet, serbestliğin azalması olarak görülüyor. Kısaca, tartışma, devletin rolü ve büyüklüğü konusuna kadar uzanıyor.
ABD'de mali uçurum belli bir oranda yaşanacak. Mevcut vergi indirimlerinin uzatılmaması, sağlık hizmetleri vergisinin gelmesi, kesin gibi görünüyor. Bunların büyüme üzerinde olumsuz bir etkisi olur. Yorumcular; ''Son dakika da olsa, Amerikalı politikacılar anlaşır. Mali uçurum yaşanmaz.'' diyor. Winston Churchill'in; ''Amerikalılar alternatifleri tükettikten sonra, doğru olanı yapar.'' sözünden de feyzalarak, mali uçurum öncesinde alternatiflerin bitmediği söylenebilir. Bu noktada gözler Fed'e çevriliyor. Fed ucu açık tahvil alımı yapacağını eylülde açıklamasına rağmen, henüz bir hamle yapmadı. Mali uçurumdan önce, devreye girmek zorunda kalabilir. Yılsonunda bitecek olan ''operasyon twist'' programının uzatılıp uzatılmayacağı ile ilgili bir açıklama gelebilir. Eylülde açıklandığı gibi, aylık tahvil alımlarına başlayabilir.
Piyasaların yeni hikayelere ihtiyacı var. Kısa dönemde Amerika tarafında bir ışık yok. Avrupa kanadında, Yunanistan'a defaten verilecek bir para konuşuluyor. Bu durumda, bugüne kadar uygulanan, ''Garantileri al, karşılığında azar azar para ver'' stratejisi ile çelişen bir durum ortaya çıkıyor. Ayrıca, böyle bir kararın çıkması için, Almanya, Finlandiya ve Hollanda parlamentolarının onayı gerekiyor. Yunanistan, kolayca uzlaşılacak bir konu değil.